ABD 2012
Bugün ABD’de yapılmakta olan seçimde sadece başkan seçilmiyor. 435 üyeli Temsilciler Meclisi’nin tümü, 100 üyeli Senato’nun üçte biri yenileniyor. Kullanılan oylar yürütmenin ve yasamanın yanı sıra, ABD idari sisteminin eşit güçteki üçüncü ayağı olan yüksek mahkemenin üye seçimini de etkileyecek.
ABD’de başkan yürütmenin dizginlerine tam olarak hakim olsa da yasama organı istemezse başarısı çok sınırlı olur. Çünkü, her türlü projeye kaynak sağlanması meclisin yetkisindedir. Başkan önceliklerine göre yıllık bütçeyi hazırlar, ama bütçenin kanunlaşması meclisin işidir. Başkan yeni bir yasa önerebilir, ama kanunu yapacak olan meclistir.
Kongre denilen meclisteki iki partinin üyeleri her zaman parti disiplini içinde oy vermezler. Kendi seçmenleriyle ilgili bir konuda gerektiğinde farklı partiden vekillerle beraber hareket ederler. Bu bağımsız davranış geleneğinin altında temsilcilerin ve senatörlerin koltuklarını parti liderlerine değil, seçmenlerine borçlu olmaları yatar.
Partizan meclis
Ne yazık ki bu durum partizanlığın olmaması için her zaman yeterli olmuyor. Son 2 yılda gördüğümüz en uzlaşmaz meclis buna bir örnek. İlk kez bir siyahinin başkan seçilmesine karşı oluşan ırkçı tepki ve orta sınıfı derinden etkileyen ekonomik durgunluk, popülist aşırı sağ gruplar tarafından kullanıldı.
İki yıl önce yapılan seçimlerde demokratlar büyük bir hezimete uğradılar. Temsilciler Meclisi’ndeki 63 üyeliği Cumhuriyetçilere kaptırarak azınlığa düştüler. Çoğunluğunu “ölürüm de uzlaşmam” diyen dogmatik, köktendinci vekillerin oluşturduğu yeni grup Cumhuriyetçi Parti’yi aşırı muhafazakar bir çizgiye çekti.
Demokratlar bu seçimde kayıplarını telafi etmek istiyorlar. Konuyla ilgili olan hiç kimse Demokratların Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu alabileceği kanısında değil; fazladan 5, belki 10 temsilcilik kazanabilecekleri öngörülüyor. Cumhuriyetçi çoğunluk geriletilebilirse partizanlığın bir ölçüde azalabileceğini düşünenler var. Böyle bir sonucun kongre üyelerince halktan gelen bir mesaj olarak algılanıp yumuşamaya yol açabileceğinden söz ediliyor.
Bazı yorumcular ise yeni meclisin daha da partizan ve uzlaşmaz olacağı görüşünde. Emekli olan birçok senatör ve temsilcinin partilerinin ılımlı kanadından olduğunu hatırlatıyorlar. Buna karşılık yeni gelenlerin çoğunun, özellikle Cumhuriyetçilerin ideolojik katılıkları olan uzlaşmamayı erdem sayan kişiler olduğunu, bu nedenle kötümser olduklarını söylüyorlar.
Senato iki tarafa da gidebilir
Senato seçimlerinde de kıyasıya bir mücadele sürüyor. Akil adamların meseleleri uzun uzun tartıştıktan sonra serinkanlılıkla karara bağlamaları gereken üst meclis son yıllarda hiç de böyle fonksiyon görmüyor. Partizan kutuplaşmanın etkisi orada da görülüyor.
Üç senatörlük farkla çoğunluğu elinde tutan Demokratlar için bu seçim çok önemli. Seçilecek olan 33 senatörün 23’ü şu anda demokratların elinde. Bunlardan dördünü kaybedecek olurlarsa Cumhuriyetçiler kongrenin iki kanadında da çoğunluğa sahip olacakları için yasa çıkarma ve bütçeyi kontrol etmede çok daha güçlü olacaklar. Bu ihtimal çok yüksek olmasa da, iki tarafa da gidebilecek 10 senatörlük olduğu düşünülecek olursa, çok da düşük değil.
Önümüzdeki 4 yıl içinde muhtemelen birkaç yüksek mahkeme üyesi emekli olup görevlerinden ayrılacak. Yerlerine başkanın atayacağı ve senatonun onaylayacağı yargıçlar gececek. Yüksek mahkeme, Amerika’nın toplumsal yaşamında olduğu kadar Amerikalıların günlük yaşamında da Beyaz Saray ve Kongre kadar etkili. O nedenle bugün gerçekleşmekte olan seçimlerin önemi büyük.
Yerel seçimler
Ulusal düzeydekilerin yanı sıra birçok eyalette yerel seçimler yapılıyor. Vali, hakim, eyalet parlamenterleri ve daha birçok pozisyon için binlerce aday yarışıyor. Bunun yanı sıra irili ufaklı birçok yerleşim merkezinde günlük hayatı ilgilendiren referandumlar yapılıyor: “Lise için kesilen vergi arttırılsın mı?” gibi çok yerel bir konudan, “Açıkta silah taşımak serbest olsun mu?” gibi tüm eyaleti ilgilendiren yüzlerce referandumda oy kullanacak seçmenler.
Seçim demokrasinin olmazsa olmazı, ama tek başına yeterli değil. Sorunları siyah beyaz görmeme, karşı düşüncede olanı ötekileştirmeme, uzlaşmayı erdem sayma gibi öğelerden oluşan demokrasi kültürü seçim kadar önemli. Umalım ki, bugün yapılan seçimler ABD’de aşınmaya başlayan demokrasiyi güçlendirsin.