Enteresan bir toplumda yaşıyoruz. Misal, kurallarımız... Kendi aralarında ikiye ayrılıyorlar. Zorla uygulananlar ve zorla bize uydurulup uygulanması pek kısmet olmayanlar...
İkinci sıradakilerin, “Dostlar alışverişte görsün”, “Adet yerini bulsun”, “Oldu olacak bu da olsun” diye çıkarıldığı, daha doğrusu bir yerlerden ithal edildiği malum...
Bazılarından kimsenin haberi bile yok. Büyük bölümü ise biliniyor. Ama “Bize göre değil bu” denilerek, jet hızıyla sergilenen akıllara zarar toplum refleksiyle kenara itiliveriyor.
Öyle ki, (yasak delmenin hazzından mı dersin, yoksa kurallara boyun eğmemek genlerimizin bir mirası mı dersin) o kuralları koyanlar bile “Amaaan” diyebiliyor.
Örnekleri çok. Mesela yere tükürmek yasak, cezası da var. 69 lira. Ama yerlere bak, ceza kime gör!
O çirkin davranışı büyük bir homurtuyla ve gayet normalmiş edasıyla tekrarlamaktan geri durmayanlarla karşılaşmamak imkansız. Yere de tükürürüm, yasağa da der gibiler sanki...
Daha fazla midemizi bulandırmadam hayati bir konuya, trafiğe geçelim.
Kağıt üzerindeki kurallara göre trafiğin kralı yayalar... Kurallarımız, yayalara saygı temeli üzerine oturtulmuş. Yayalar, onlara ayrılan geçite daha adımlarını atar atmaz araçların zınk diye durması gerekiyor. Dönüşlerde de öncelik onların.
Ama bizde bu kural tersinden işliyor. Canını seven, sürücülere yol vermek için karşılarında eğilip iki büklüm olmadığı kalıyor. Çünkü, “Kuralda var, yaya benim, geçit benim, geçerim” diyenlerin üzerinden araba geçiyor.
Kimsenin pek takmadığı o kuralı, genelde ehliyeti yeni alanlar uygulamaya kalkıyor. Sen misin yol veren! Usta sürücülerin kulakları sağır eden korna sesleri yankılanınca anlıyorlar işledikleri kabahatin büyüklüğünü!
Bunları neden yazdım, şimdi sıra bunu açıklamada...
Geçtiğimiz günlerde ellerinde fotoğraf makinesi, kamera, bir de şehir haritası İzmir’in göbeğinde dolaşan yaşlı turist çiftin yaşadıkları ilham oldu bana...
Yaya geçidini görünce yola atlamışlardı. O çizgilerin göstermelik olduğunu nereden bilsinlerdi? Ülkelerinde, böyle durumlarda sürücüler hemen dururdu, olması gereken buydu. Burada da öyle olacağını düşünmüşlerdi.
Gerçekle yüzleşmeleri daha ilk adımlarında oldu. Bir araç, ayaklarının tozunu alarak sıyırıp geçti.
Korkudan taş kesilmişlerdi. Hepsi bu değildi, kabus henüz bitmemişti. Yol vermek için frene basmayan sürücü, yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu anlatmak için birkaç metre uzakta durmuştu!
Hışımla açtığı camdan başını uzatmış, ağzına geleni söylüyordu. Güzel Türkçemizin derin anlamlar içeren o özlü sözleriyle süslüyordu öfke dolu cümlelerini.
Allah’tan turist çift anlamamıştı o sözleri, ancak yaşadıkları bizi yakından tanımalarına yetmişti.
Turizm kurbanı olmaktan son anda kurtulan o turist çifte buradan bir kez daha “Hoş geldiniz” derken, bazı beylerin hakkını yememek gerektiğini yazmadan geçemeyeceğim...
Eksik olmasınlar, sadece gözlerine güzel gelen hanımlara yol veriyorlar.
Bir de yere tükürmeseler!
İzmir’in kavşakları deli eder adamı..!
Bundan beş yıl önceydi. “İzmir’in kavşakları, deli eder adamı” diye yazmıştım. Haksız sayılmazdım. Adım başı ışık, adım başı kavşak eksik değildi.
Hele o yuvarlaklar yok muydu o yuvarlaklar... Çevresinde döneceğim derken, araçlar birbirine girip dolambaca dönünce insan canından bezerdi. (Hoş hala aynı...)
Çözüm, alt ve üstgeçitlerle yolları birbirinden ayırmak, kesintisiz trafik akışı sağlamaktı. İstanbul, Ankara, Bursa böyle yapmıştı, yapmaya da devam ediyordu.
Neyse ki sesimiz duyuldu. Büyükşehir Belediyesi, saç-baş yolduran trafiği, Gaziemir’de ve Çiğli’de altgeçitlerle biraz olsun rahatlattı. Ama devamı unutuldu. Bornova’da Ege Üniversitesi Hastanesi’nin önü, hemen yakınındaki metro istasyonu civarı hala kördüğüm... Ambulansların acı acı çalan sirenleri oralarda susmak bilmiyor. Ölümle yaşam arasında gidip gelen hastalar, telafisi olmayan zamanlarını, hastanenin dibinde saplanıp kaldıkları trafikte kaybediyor.
O kördüğüm, ambulanslara yol vermiyor, hayatları söndürüyor. Yazık oluyor, çok ama çok ayıp oluyor.
Orası için çözüm bulması gereken yetkililer, bir türlü ilerleyemeyen ambulanslardaki hastaların yerine koyarsa kendini, belki o zaman daha iyi anlarlar anlatmak istediğimi.
OKUR HATTI
Halk ekmek ne zaman yaygınlaştırılacak?
OKUR HATTI’nı arayan İzmirliler, Büyükşehir Belediyesi’nin halk ekmek uygulamasını yaygınlaştırmasını istiyor. Ucuz ekmek satışının Karşıyaka ve Bornova dışında da yapılması gerektiğine dikkat çekiliyor. “Bu destekten kentteki tüm dar gelirliler yararlanabilmeli. Bu imkan herkese eşit koşullarda sağlanmalı. Bu da ancak ucuz ekmek satışının diğer ilçelerde de başlatılmasıyla olur” deniliyor.
Piknikçilerin attığı poşetler kirletiyor
Buca Gölet’e gidenler yol kenarındaki ağaçlık alana baktığında çirkin görüntüyle karşılaşıyor. Ağaçların dibinde birikmiş yüzlerce naylon poşet duruyor. Buraya pikniğe gelenlerin eseri bu manzara, her defasında bana büyük üzüntü yaşatıyor. Yerlere çöp atanlardan çevremiz için duyarlılık bekliyorum. Yetkililerden de bu bölgenin temizlenmesini istiyorum. Güneş Kızılöz
Otobüs seferleri az sıkıntı yaşanıyor
Gaziemir Emlak Bankası Konutları’nda oturanlar ulaşım sorunu yaşıyor. ESHOT’un 510 numaralı Gaziemir-Narlıdere otobüsünün seferleri yetersiz. Özellikle sabah ve akşam saatlerinde büyük sıkıntıyla karşılaşılıyor. Çalışanlar işe, öğrenciler okula geç kalıyor. Büyükşehir Belediyesi, ulaşım çilesine son vermeli. Çözüm bulunmasını istiyoruz. Bircan Şahin