Hangimiz şehrin gürültüsüne, karmaşasına isyan etmiyoruz? Araçların korna sesleri, bağırış çağırış hangimizin kulağında zonklamıyor? Kurulmuş makine gibi oradan oraya koşuşturup duranların arasında başı dönmeyen var mı? Ya da sıkışan trafiğin ortasında çakılıp kalıp da “Oh ne güzel oldu” deyip, üstüne bir de egzoz gazlarıyla ciğerlerine bayram ettiren...
Büyükşehirde yaşam sizi bazen de olsa boğmaz mı? Hızla akıp giden bu filmi yavaşlatmayı hiç düşünmez misiniz? Sık sık eskiyi hatırlamamız ve hatırlatmamız, kentlerin bu kadar büyümeden önceki haline duyulan özlem değil de ne? Her biri bizleri bunaltan sorundan farksız bu soruları uzat uzatabildiğin kadar... Bildiğim şu, çoğu kişi hafta sonları da olsa sığınacak sakin bir liman arıyor.
Yükselen trend özümüzün önünde serpildiğini farkedemediğimiz çocuklarımız gibi yaşadığımız şehirler de hızla büyüyor bize sormadan... Hızına yetişmekte zorlandığımız, nefes nefese bırakan bu filmi yavaşlatmak isteyen de var. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer...
İzmir’in EXPO 2015 adaylığı sürecinde üstlendiği kritik görevle Soyer’i yakından tanıdık. Yüzünün dünyaya dönük olduğunu, araştırmaya ve bilinmeyeni bulmaya merakını o dönem anladık. Bu özelliğini belediye başkanlığı koltuğuna oturduktan sonra ortaya koydu. Türkiye’nin ilk yavaş/sessiz şehri olmak için merkezi İngiltere’deki Yavaş Şehirler Birliği’nin kapısını çaldı.
Kendisinden öğrendik. Meğer dünyada yükselen trendmiş. Refah seviyesi yükseldikçe yalnızlaşan, teknoloji ve parayla saadet bulamayıp sakinliğin, huzurun hasretini çeken Avrupalılar bu akımı yaratmış. Daha sonra Japonya’da ve Avustralya’da da yaygınlaşmış.
Gürültüsüz, trafik çilesi olmayan, ulaşımda daha çok yürüyüşün ve bisikletin tercih edildiği, yerel ve geleneksel değerleri öne çıkaran, temiz enerji kaynaklarını kullanan kentler aranıp bulunmuş. Bazı şehirler de bu kriterlere ayak uydurmuş. Şimdi İzmir’in, akvaryum gibi denizde şifalı sıcak suları kaynayan, Teos Antik Kenti ve mandalinasıyla bilinen bu şirin ilçesi yavaşlayacak. Ancak bu yavaşlama, geriletmeyecek. Aksine ilerletecek. Huzur ve mutluluk arayan yabancıları çekecek, kazandıracak. Başarı yavaş yavaş gelecek. Bıktırmadan, üzmeden, sevgiyle...
Tunç Soyer bugün, turizmcilere, bürokratlara ve vatandaşlara konuyu tüm yönleriyle anlatacak. Sonra da Yavaş Şehirler Birliği’nin denetimi için hazırlıklar hızlandırılacak. Haydi hayırlısı...
Daha mürekkep kurumadan...
İzmirliler OKUR HATTI aracılığıyla ormanları bekleyen tehlikeye dikkat çekti. Özellikle yol kenarlarındaki kuru otların çıradan farksız olduğu belirtildi. Araçlardan atılan sigara izmaritlerinin tutuşturduğu otların ağaçları çıra gibi yaktığı ifade edildi. Bu uyarının yapıldığı gün Foça tutuştu. Alevler yazlıkları da sardı. Tatile gelenler faciyla burun buruna geldi. Neyse ki kimse zarar görmedi. Ama doğa... Alevler cenneti cehenneme çevirdi. Bilanço çok acı. Büyük bölümü zeytinlik 160 hektar karardı. İlk belirlemelere göre kuru otların tutuşması bu felaketi hazırladı.
Dünyada keyif bizde eziyet!
Modern hayatın sığınılacak limanı olarak gösterilen yavaş şehir uygulamasının baş tacı ulaşım aracı bisiklet... Motorlu taşıtlardan kaynaklanan trafik sıkışıklığının, hava ve gürültü kirliliğinin çözümü iki tekerlek üzerinde pedala basmaktan geçiyor. Hem de keyifli ve sağlık veriyor. Gelişmiş ülkelerde kullanımı teşvik ediliyor. İzmir Bisiklet Derneği yöneticileri ise bu keyfin bizde eziyetten farksız olduğunu söylüyor. Altyapının uygun olmadığı belirtiliyor, “Sadece sahillerde bisiklet yolu var. Parkyeri ise neredeyse yok” deniliyor. Başkanlardan yardım isteniyor. İzmir’deki tüm belediye başkanları bu mesajı almalı.
Yeterli parkyeri yok, ceza ise çok
İzmir’in pek çok semtinde olduğu gibi Hatay ve Yeşilyurt’ta da otopark sıkıntısı yaşanıyor. Araçları bırakacak yer bulmakta zorlanıyoruz. Bulduğumuzda ise sevincimiz bir süre sonra yerini kızgınlığa bırakıyor. Çünkü çoğu kez trafik cezası kesiliyor. Ceza üstüne ceza ödemekten bıktık usandık. Ne yapacağımızı şaşırdık. Altyapının yetersiz olmasının faturasını ne yazık ki sürücüler ödüyor. Çözüm bulunması gerekiyor. Prof. Dr. Gönül Budak
Altgeçitten sonra üstgeçit darbesi
Anadolu Caddesi, altgeçit çalışmaları nedeniyle aylarca trafiğe kapalı kaldı, bu sürede esnaf darbe yedi. Yol açıldıktan sonra sevinirken, bu kez de üstgeçit yapımına başlandı. Ortalık yine toz ve pislik içinde. İşyeri sahipleri yine çaresiz durumda. Cadde kapatılmışken üstgeçit inşa edilemez miydi? Küçükçiğli Santral Mevkii’ndeki esnafın hali perişan. Başkan Aziz Kocaoğlu’nu çektiğimiz çileyi görmeye davet ediyoruz. Perihan Yüksekkaya
Sokak köpekleri kabus yaşatıyor
İzmir’in pek çok yerinde başıboş hayvan sorunu yaşanıyor. Hıfzıssıhha’da ise bu sıkıntı kabusa döndü. 52/1 Sokak ve çevresi sahipsiz köpek dolu. Adım başında karşınıza çıkıyorlar. Sürüler halindeki bu hayvanlar görüntüleriyle bile korkutmaya yetiyor. Çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere çoğu kişi saldırıya uğramaktan endişe duyuyor. Yaşamı olumsuz etkileyen, insanları huzursuz eden soruna artık çözüm bulunması gerekiyor. Gülen Alyürek