Karşıdan karşıya geçeceksiniz. Yaya geçidinin başında, yeşil ışığın yanmasını bekliyorsunuz. Ve sonunda size geç işareti geliyor. Ben demiyorum, kurallar öyle diyor.
Tam adımınızı attığınızda o da ne, son sürat bir araç ne olduğunu bile anlamadan ayakkabınızın tozunu alıveriyor.
İkinci adımı atmış olsaydınız haliyle gerisini hatırlamanız imkansız. Neyse ki şimdilik kefeni yırttık, şükür ki ayaktayız, devam edelim.
Acelesi olan, kurallara kulak asmayan o arkadaşın yüzüne iyi bakın. Pişkin pişkin gülen, ağzı kulaklarındayken, “Nasıl da geçtim ama” diyen ifadeyi göreceksiniz. Bu sırıtma aynı zamanda, kırmızıda duran diğer sürücülere de, “Siz daha çok beklersiniz” anlamı taşıyor. Suça ortak etme, yalnız kalmama psikolojisi olsa gerek.
Nasıl da gururlu ve mutlu. Her halinden belli, önemli bir iş başarmış. Kurallara uymadık, saygı zaten hak getire, daha ne olsun!
İşin ilginç ve düşündürücü yanı, yasak delmenin o garip hazzından dolayı olsa herhalde, bu kişilerin sayısı mantar gibi artıyor.
Bu gidiş iyi değil, ancak vaziyet de bu. Her ışığın başına polis koysan, belki önüne geçilir. Gerçi İzmir’de daha önce her trafik lambasına kamera konulacağı açıklanmıştı. Çok sevinmiştim, “Hadi o zaman da geçin” demiştim kendi kendime... Ama, zaman geçti, onlar geçmeye devam ediyor, kameralar hala ortada yok. Hepsi bir kenara... Şimdi ben, işine geldiğinde hemen de renkkörü oluveren, başkasının canını hiçe sayıp kırmızıyı yeşil gibi gören o arkadaşa sesleniyorum.
Bir gün yeşil yandığında, “Yol benim kardeşim” deyip de sağına soluna bakmadan bodozlama atladın. Kör talih ya bu, tıpkı senin gibi biri de kırmızıda durmadı, alışkanlıktan ayağı fren yerine gaza gitti. Ne olacak?
İşte asıl ben o zamanki yüz ifadeni merak ediyorum.
Sanki görüyor gibiyim, biraz mor, biraz kızarık...
Dilerim ne senin, ne de başkasının canı yanar.
Ama bu önce sana bağlı.
Kırmızı yandığında duruver, bu kadar mı zor?
Geçiyorsun da eline ne geçiyor?
Uzmanı açıkladı: Bazdan korkmayınCep telefonu sinyali yansıtan cihazların sağlığı tehdit ettiği yönündeki endişeler, GSM operatörlerinin düşündürücü taktiğiyle daha da artmıştı. Yeni kurulan baz istasyonlarının reklam panosu, elektronik saat, aydınlatma direği görünümünde olması, “Sağlığı tehdit etmiyor olsa neden gizlensin” yorumlarına yol açmıştı.
Bu yüzden tepkiler de, açılan davalar da son günlerde tırmanmıştı. Bu iletişim kolaylığından yararlanmak isteyen ama çevresinde baz istasyonu görmek istemeyenler, uzmanlardan işin aslını duymayı bekliyordu. İşte o açıklama geldi. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Ege Bölge Müdür Yardımcısı Hasan Ovak’a göre baz istasyonlarıyla ilgili kaygılar yersiz. Ovak, korkulduğu gibi insan vücudunda büyük zararlara ve kansere yol açmadığını söylüyor, çarpıcı örnekler de veriyor:
Fırın, ütü daha tehlikeli
“Günlük yaşamda sıkça kullandığımız fırın, ütü, saç kurutma makinesi gibi ev eşyaları daha fazla radyasyon yayıyor...” Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Özgür Öz de baz istasyonu sayısının artmasının radyasyon şiddetini artırmadığını, aksine azalttığını ifade ediyor, “Yapılan olumsuz spekülasyonlar, çeşitli firmaların rant sağlaması amacındadır” diyor.
OKUR HATTIÇığırtkan sorunu çözümsüz mü kaldı?Kemeraltı Çarşısı’nda çığırtkan sorununa çözüm bulunacağı açıklanmıştı. Ancak umutlarımız yerini yine hayal kırıklığına bıraktı. Özellikle kot satışı yapılan işyerlerine çığırtkanlarla müşteri çekilmeye çalışılıyor. Herkes rahatsız ediliyor. Bir yandan gürültü bir yandan da tacize varan zorlamalar oluyor. Tarihi çarşıya gölge düşüren bu kişilere ve onları çalıştıranlara neden engel olunamıyor? Kemeraltı esnafı olarak yetkililerden bir kez daha sesleniyor ve yardım istiyoruz. Yenileme çalışmalarıyla
büyüleyen güzelliğe kavuşan tarihi Kemeraltı Çarşısı hizmet anlayışıyla da çekim merkezi haline gelmeli. Bunun için de öncelikle çığırtkanlar uzaklaştırılmalı.
Kemeraltı esnafıPazar Sokak’taki işgal geçit vermiyorAlsancak’ta kaldırım ve yol işgalinin en çok görüldüğü yerlerden biri de Pazar Sokak... Burası oldukça dar, çoğu yerde kaldırım yok denecek gibi... Buna bir de işgal eklenince adım atacak yer kalmıyor. Duyarsız esnaf kadar bazı sürücüler de park ettikleri araçlarıyla geçit vermiyor. Özellikle yaşlılar ve çocuklar olumsuz etkileniyor.
Seval MemişsevilSeyyar gürültüsü herkesi bıktırdı
İzmir’de belediyelerin işportacılara karşı mücadelesini takip ediyoruz. Seyyar satıcılar sadece kayıt dışı satışla haksız rekabet yaratmıyor. Gürültü kirliliğiyle de rahatsız ediyor. Ses sistemli araçlarla anons yapa yapa sokak sokak gezen bu kişiler herkesi bıktırdı. Onların yüzünden evlerimizde bile rahat edemiyoruz. Biri gitmeden diğeri geliyor. Bu soruna da çözüm bulunsun.
Burhanettin Dede