Üzerinden beş gün geçti. Geçti geçmesine ama ya o etkisi... Etkisi geçmek bilmiyor... Ne bayramdı öyle? Adı gibi şeker tadında geçsin derken, geriye kalplerde acısı sızısı kaldı. Televizyonu açan, gazete sayfalarını çeviren yıkıldı. Her yerde kaza vardı. Korkulan olmuş, yollar kan gölüne dönmüştü. Asfaltın rengi kırmızıydı!
Bu son olsun derken, haberler yağmur gibi yağdı, sonu gelmek bilmedi. Her ölüm haberi gülle gibi çarptı, adamakıllı sarstı.
Tadımız fena kaçtı
Afiyetle yensin diye özenle hazırlanan tatlılar boğazda düğümlendi. Tadımız fena kaçtı.
Bayramda ocaklarına ateş düşenlerin haline ise yürek dayanmadı. TV’den yükselen gözyaşları, ağıtlar evlerde yankılandı. O feryatlar sineye saplanan oktan farksızdı. Sevgilinin, anne-babanın, kardeşin ya da bir dostun ardından çaresiz yakarışlar, üzüntünün o karanlık tüneline aldı götürdü insanı, kahretti. Gözlerden süzülen yaşlar, görenleri de ağlattı. Bayramın insanı kıpır kıpır eden o heyecanı, yerini tarifsiz kedere bırakmıştı.
Oysa bayram sevinciyle, yakınlarına kavuşma özlemiyle yola çıkılmıştı. Her şey anlaşılmaz bir hızda bitivermiş, geriye ne bayram kalmıştı ne de tadı!
Arefeyle birlikte dört günün acı bilançosu: 98 ölü, 493 de yaralı. Bu acı sadece bayramla mı kaldı?
Hemen ertesi gün...
Manisa’da yakınlarını ziyaretten dönen iki aileyi taşıyan otomobile, kontrolsüz şekilde yola çıkan kamyon çarptı. Dört yaşındaki Elif Dumanlı ve 45 yaşındaki Gülsüm Dumanlı can verdi. Altı kişi de yaralandı.
Manisa’nın Sarıgöl ilçesine bağlı Yeniköy’de Mehmet Çalık’ın direksiyon hakimiyetini kaybettiği traktör şarampole yuvarlandı. Sürücü yaralandı, eşi Aziye Çalık için ise artık çok geçti, hastaneye götürülürken son nefesini verdi.
Uşak’ta ciple otomobil çarpıştı. Mustafa, Nilgün ve Ramazan Çavuş’la Tanju Tekin öldü. Aralarında iki yaşındaki Ali Arda’nın da olduğu beş kişi yaralandı.
Ülgütol’a güle güle derken...
Hatırlayın... Gece ufacıcık bir tıkırtıda kan ter içinde yataktan fırlıyorduk. Kadınlar, çantaları için yerlerde saçlarından sürükleniyordu. Vaziyet perişandı.
Kapkaççı dehşetinden sokağa çıkmak istemeyen kadınlara, “Çantanızı yoldan tarafta taşımayın. Mümkünse savunma teknikleri öğrenin ya da yanınızda göz yaşartıcı sprey bulundurun” gibi tuhaf tavsiyeler veriliyordu o zamanlar...
Çocuğumuz, eşimiz biraz geç kaldığında kalbimiz yerinden çıkacak gibi çarpmaya başlıyordu. Hırsızlık olayları çığ gibiydi. “Soyulmadık bir karakollar kaldı” diye manşet atıyorduk. Korkuyorduk... O karabasandan bir türlü kurtulamıyorduk... Kabusun tam ortasında, kan ter içindeydik. Çok değil, üç-beş yıl öncesiydi...
Herkesin gölgesinden bile çekindiği o günlerde, şimdi İstanbul Emniyet Müdürü olan Hüseyin Çapkın’ın Bursa’dan İzmir’e atanmasıyla çok şey değişti. Suç hızla azaldı, kapkaç tarihe karıştı. Bu başarının mimarlarından, belki de gizli kahramanlarından biri de Yener Ülgütol’du...
Kılıktan kılığa giren, suçluları yakalamak için senaryoları aratmayan planlar uygulayan huzur timlerinin başında o vardı. İçişleri Bakanlığı’nın tüm Türkiye’ye örnek gösterdiği o uygulama, İzmir’i fokur fokur kaynayan suç kazanından sakin bir limana çevirmişti. Başarılı Emniyet Müdürü Ülgütol, A takımında yer aldığı Hüseyin Çapkın’ın belli ki ısrarlarına dayanamadı, İstanbul’un yolunu tuttu. Bugün yeni görevine başlayan Ülgütol’a güle güle derken; büyük emeği olduğu huzur timlerinin onun izinden gideceğine, suçluların kabusu olmaya devam edeceğine inanmak istiyorum...
OKUR HATTI
Konak Belediyesi ilk adımı attı
Çöp kamyonlarının kötü görüntüsü ve kokusu, tepki çekiyordu. Bu araçlardan pis suların da aktığı belirtiliyor, önlem alınması isteniyordu. OKUR HATTI’nı arayanlar, “Bir yandan temizlerken, diğer yandan kirletiyorlar” diyordu. İzmirlilerin bu şikayetine son verecek örnek adım Konak Belediyesi tarafından atıldı. Kamyonların sefere çıkmadan önce deterjanlı suyla yıkandığı, parfüm sıkıldığı belirtildi. Başkan Hakan Tartan, “Konak’ta kamyonlarının koktuğu yönünde yakınmalar gelmeyecek” dedi.
Ekiplerin hatasının faturası vatandaşa mı?
Kızılay Mahallesi 478 Sokak’ta su kaçağı vardı. İZSU’ya haber verdim, patlayan boruya müdahale edilmesini istedim. Ekipler geç de olsa geldi. Ancak bu sorun giderilirken, kanalizasyon hattına zarar verildi. Borudaki tıkanıklık yüzünden zemin katlardaki dairelerde pis su yükseldi, zarara yol açtı. Tekrar İZSU’yu aradım. Onarım masrafının su faturalarına yansıtılacağı yanıtını aldım. İZSU’dan kaynaklanan sorunun faturası neden vatandaşa kesiliyor? İsmail Bekleri
Arsa çöplüğe döndü belediye ilgisiz!
Bostanlı 6421 Sokak’ta 25 numaralı binanın yanındaki boş arsa çirkinlik ve mikrop yuvasından farksız. Çünkü duyarsız kişiler buraya sürekli çöp ve moloz döküyor. Görüntü giderek daha da dayanılmaz hale geliyor. Çözüm için Karşıyaka Belediyesi’ni defalarca aramamıza rağmen ne yazık ki şimdiye kadar hiçbir sonuç alamadık. OKUR HATTI aracılığıyla sesimizi bir kez daha duyurmak istiyoruz. Bu ilgisizliğe artık son verilsin! Çevre sakinleri