İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) uzmanlarının ellerinde bavullar ve dosyalar ülke ülke gezdiğini, bu yıl gidecek daha çok yerleri olduğunu bir önceki yazıda ifade etmiştim. İzmir’in gelişmesi, daha yaşanılır ve güzel bir kent olması için çıkılan bu yolda neler yapıldığını anlatmıştım. Buraya kadar her şey güzel. Bir de sıkıntılar var ki, öyle böyle değil... Yurtdışında ajanslar, iş dünyası temsilcileri ve yatırımcılarla görüşülürken, konu dönüp dolaşıp belirsizliklere geliyor!
Yabancıları buraya çekecek dosyada sadece 18 organize sanayi bölgesi, 2 de serbest bölgenin bulunması yetmiyor. İZKA, liman arkasında planlanan “Üçüncü İzmir”i; yıllar sonra umut ışığının yandığı, turizme ayrılan İnciraltı’yı da yabancılarla paylaşmak istiyor. Bir de yüksek teknoloji bölgesi var. Buralar tanıtılıyor, büyük de ilgi görüyor. Ancak istenmeyen sürprizler uykuları kaçırıyor. Nasıl kaçırmasın ki..?
Zengin Araplar ilgili ama...
Alsancak Limanı’yla Turan arasındaki bölgeyi New York’taki Manhattan gibi gökdelenlerle donatmayı amaçlayan “Yeni Kent Merkezi-Üçüncü İzmir” projesi Körfez sermayesinin iştahını kabartıyor. Petrolden kazandıkları parayı, dünyanın en cazip yerlerinde emlak yatırımlarına harcamak isteyen zengin Araplar, İstanbul’dan sonra İzmir için de “Neden olmasın” diyor. Gel gelelim projenin önündeki pürüzler bitmek bilmiyor. Zemin etütleri yapılmadığı gerekçesiyle en son verilen yürütmeyi durdurma kararı hayallerin bir kez daha bilinmeyen bir tarihe ertelenmesine yol açtı.
Kara bulutlar İnciraltı’nın üzerinden de hiç dağılmadı. Yıllarca nasıl değerlendirileceği muamma olarak kalan bu geniş alan sonunda turizme ayrıldı. Doğal ve termal zenginlikler değerlendirilerek, İzmir’in sağlık turizminde dünyanın sayılı merkezlerinden biri haline geleceği ümidi hepimizi sardı. Ama bir dava daha açıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın planı, Şehir Plancıları ve Mimarlar odaları tarafından şehircilik ve planlama ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle yargıya taşındı. Görülen o ki, İnciraltı’nda da bizi uzun bir hukuki süreç bekliyor.
Fransızları küstürdük mü
İZKA’nın yatırımcı bulmak için çıktığı umut yolculuğunda heyecanlı yürekleri karamsarlığa iten bir de yüksek teknoloji bölgesi (teknokent) konusu var. İzmir’i ileri teknoloji araştırmalarında dünyada sayılı yerler arasına taşıması hedeflenen “teknokent” için aslında epeyce yol alınmıştı. Bu alanda deneyime sahip az sayıdaki uluslararası kuruluşlardan Fransız CICOM International Şirketi, Urla’daki İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Kampusü’nde planlanan yere yapmak için teklifte bulunmuş, ilk imzalar da atılmıştı. Bu işin öncülüğünü üstlenen isimlerden Ege Genç İşadamları Derneği Başkanı Cemal Elmasoğlu, CICOM’a ‘hayır’ denilirse olabilecekleri, “Böyle bir durum İzmir’in yabancı sermaye pazarındaki imajı açısından tam bir felaket olur. Kentimiz en az on yıl daha kaybeder” sözleriyle dile getiriyordu. Aynı zamanda İZKA Yönetim Kurulu Üyesi Elmasoğlu’nun korktuğu başına geldi. Teknokent’in kurulacağı arazinin üs kullanım hakkına sahip İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nin (İZTEKGEB) genel kurulunda Fransızlar’a ortaklık teklifindeki eksikler nedeniyle vize yerine üç ay süre verildi. İZKA’nın nanoteknoloji, uzay bilimleri gibi yüksek teknoji kuruluşlarını çekmeyi planlandığı, beyin göçünü tersine çevirecek 4 milyar dolarlık bilişim vadisinde de belirsizlik hakim.
‘Giderlerse iyi olmaz’
Cemal Elmasoğlu, CICOM yetkililerinin eksiklerin genel kurul öncesinde neden kendilerine bildirilmediğini sorduğunu ifade etti. Bu kötü sürprizin Fransızlar’ı kırmadığını söylemenin mümkün olmadığına dikkat çeken Elmasoğlu, bakın neler anlattı: “CICOM tam 15 yıldır hiçbir şey yapılmayan bir yer için iki yıldır mücadele ediyor. Karşımızda sıradan bir firma yok. Milli Savunma Bakanlığı, İstanbul’da Ticaret Odası’yla birlikte yaptıkları teknoparkın danışmanlığını CICOM’a verdi. Dünyada 17 teknopark kurdular, deneyimleri ortada. Kentin geleceği açısından çok önemli projeden vazgeçmemeleri için günün bir-iki saatini onlarla görüşmeye ayırıyorum. Eğer giderlerse, olup bitenin uluslararası pazarlarda hoş karşılanacağını kimse beklememeli. CICOM’un burada yaşadığı hayal kırıklığını, diğer yabancı yatırımcılar dikkate alır, İzmir’le ilgili planlarını gözden geçirir. İzmir için, ülkemiz için, çocuklarımızın geleceği için birşeyler yapmaya çalışıyoruz, ‘İzmir bilişimle kalkınmalı’ diyoruz. 25 bin kişiye istihdam sağlayacak bu projeye sahip çıkılmalı. CICOM ya da varsa başka bir kuruluş teknokenti en kısa sürede hayata geçirmeli.”
Cemal Elmasoğlu’nun sözleri böyle. Teknokentte işlerin yoluna girmesi için Yüksek Teknoloji Enstitüsü yönetimiyle ortak akılda uzlaşılması gerekiyor. Dilerim bu gerçekleşir, hem bu projede hem de diğerlerinde kısırdöngü son bulur ve geleceğin önü açılır...
Sorumsuz sürücüler yolu geçilmez yapıyor
Alsancak Cumhuriyet Bulvarı sık sık tıkanıyor. Çünkü araçlar yolun her iki tarafına da park ediliyor. Zaten dar olan yol, sorumsuz sürücüler yüzünden iyice geçilmez hale geliyor. Bu durumdan en çok burada oturanlar veya işyeri bulunanlar şikayet ediyor. Trafiğin eziyete döndüğü, art arda sıralanan araçlardan yükselen korna seslerinin hiç eksik olmadığı belirtiliyor. Bu soruna çözüm bulunması isteniyor.
Sahildeki kirlilik giderek artıyor
Urla Çeşmealtı’nda sahil çöpten geçilmiyor. Çevre kirliliği her geçen gün daha da artıyor, çirkin görüntüler dayanılmaz hale geliyor. Ayrıca gece pazarının ardından esnafın bıraktığı tezgahlar ve bakımsız brandalar çok çirkin görüntü oluşturuyor. Çevre sakinleri olarak imza toplayıp belediyeye bildirmemize rağmen iki sorunda da şu ana kadar herhangi bir sonuç alamadık, bekliyoruz. Nurcan Tezol
Palmiyelerin kara suyu kirletiyor
Bostanlı Cengiz Topel Caddesi’ndeki palmiyelerin altı bugünlerde simsiyah. Çünkü bu ağaçların meyvelerinden kara su akıyor. Ortaya çirkin görüntü çıkıyor. Oysa meyveler olgunlaşmadan budama yapılması gerekiyor. Belediye yetkilileri bu yıl nedense budamaya gereken önemi göstermedi. Kentin farklı yerlerinde de yaşanan bu soruna engel olunsun, kirlilik temizlik çalışmasıyla kaldırılsın. Çevre sakinleri
Seyyar satıcılar herkesi bıktırdı
Bornova’nın Atatürk ve Evka 4 mahallerinde megafonlu seyyar satıcılar cirit atıyor. Günün her saatinde gürültü eksik olmuyor. Özellikle akşamları sayıları daha da artan bu kişiler herkesi rahatsız ediyor. Zaman zaman belediyeden yardım istememize rağmen şimdiye kadar çözüm bulunamadı. Çevrelerine gürültü saçan satıcılar engellensin, bizler de evlerimizde rahat edelim. Tülin Yaşar