“Corelli’nin Mandolini” filminde İkinci Dünya Savaşı’nda silah yerine müzik aleti tutan bir askerin öyküsü anlatılır. İşgal ettikleri Yunan adasında gönlüğü kaptırdığı kız ona şöyle der: “Kahramanlar savaşıyor, çarpışıp ölüyor. Sen ise mandolin çalıp şarkı söylüyorsun...”
Aslında söylemek istediği, “Sen nasıl bir askersindir?” Ama o, kurşun atmaktan sakınan, notaların evrensel diliyle konuşan bir komutandır... İnsanoğlunun en kirli icadı silahı sadece belinde taşıyan, müzik aletini ise savaşın ortasında bile yanından ayırmayan Yüzbaşı Antonio Corelli’dir o...
Bu sıradışı asker, gözünü hırs bürümüş, yok etmeye kararlı olanların peşinden gitmemektedir. Milyonlarca insanın bir hiç uğruna ölmesine alet olmamak için şarkılarla konuşur. Savaşta bile aşık olunabileceğini, güzel şeyler yaşanabileceğini bize gösterir. Çünkü hayat güzeldir...
Hafta sonu kapanan İzmir Fuarı’ndan bir fotoğraf bunları yazmaya itti beni. Bu köşede daha çok kentle ilgili konuları ele alıyorum. Ama bu sorun karşısında, yazmadan edemez, “kentle ilgisi yok” diyemezdim. Çünkü bu sorun hepimizi tehdit ediyor.
Hiç mi ders almıyoruz
O fotoğrafın derinliklerine indikçe dehşete düşüren korkutucu yanına gelelim şimdi... Yer Kültürpark, İzmir Fuarı klasiğine dönen stantlardan biri. Tezgahta boy boy tabancalar. Her biri başka bir markada ve çapta... Kimi altın işlemeli, kimi gümüş. Her yıl olduğu gibi yine en çok ilgi çeken bölümlerden... Öfkesini de sevincini de tabancayı ateşleyerek sergileyen bu toplumun çektiği acılar hiç akıllarda bile değil... Merakla bakıyor, her bir yanını hayran gözlerle inceliyorlar. Kimileri nişan almadan edemiyor. Bunu yaparken bir taraftan da gururla sevdiklerine poz veriyor, hatıra fotoğrafı çektiriyor.
İşin en üzücü yanı ise bu stantların ailece gezilmesi. Bir yanda anne ve babalar, diğer yanda çocuklar. O yaşlarda sadece kalem tutması gereken o küçük eller silaha bulaşıyor. Anne ve babalar da, “Bak bak oğlumuz ne güzel de silah tutuyor” der gibi bakıyor. Tuhaf bir mutluluk yaşanıyor. Ne yazık ki İzmir Fuarı’ndan bu fotoğraf her sene geliyor ve gençlerle çocuklar da o karede eksik olmuyor. Yaşanan acıların son bulması için bireysel silahlanmaya hayır diyenler eylem yapadursun, bu üzücü görüntü hep sergileniyor!
Ayıp son buluyor, güzel şeyler oluyor
Modern okullar inşa ettik, onları düşünmedik. Karşıdan karşıya geçilsin diye altgeçitler, üstgeçitler kurduk, onlar hiç aklımıza bile gelmedi. Kaldırımlar yaptık, geniş geniş ama ne akıllarda ne projelerde olabildi onlar... Şimdiye kadar engellilere çok ayıp ettik.
Yaşadıkları sıkıntıları bu köşeden defalarca dile getirmeye çalıştım. Yolun karşısına geçmek için geldiği üstgeçitin dik merdivenlerine çaresizce bakan tekerlekli sandalyelinin feryadını da yazdım... Birileri yardım etmeyince otobüse binemeyenlerin sıkıntısını da...
Artık hatırlanıyorlar
Ne tuvaletini kullanabildiği ne sırasına oturabildiği engelli öğrencilerin haline de dikkat çektim, anne ve babalarının, “Bu yüzden okumak istemiyorlar” yakarışlarına da yer verdim...
Amacım zaten zor olan yaşamlarını daha da zorlaştıran bu engellerin kaldırılmasıydı... Bu sesin duyulduğunu, örnek işlere imza atıldığını görünce onlar kadar sevinçliyim. Neler mi gerçekleştiriliyor...?
Büyükşehir Belediyesi, yeni üstgeçitleri artık asansörlü, yürüyen merdivenli yapıyor, engellilere uygun olmayan otobüsler almıyor. Milli Eğitim Müdürlüğü de İzmir’deki okulların girişlerine rampa takıyor, engelli asansörleri yerleştiriyor. Tuvaletler ve sınıflar da onlara göre tekrar düzenleniyor. Engelli çocukları okuldan uzaklaştıran o engeller birer birer kaldırılıyor.
İlçe belediyeleri de rampasız kaldırım bırakmıyor. Hem kamu hem de özel kuruluşlar artık engellileri hatırlıyor.
Devrilen durakla kimse ilgilenmiyor
Çiğli Şaraphane Durağı’nın tabelası bir süre önce devrildi. Büyükşehir Belediyesi’ni aradık, yardım istedik. Kimse ilgilenmeyince, kendimiz çözüm bulduk. Telle elektrik direğine bağladık. Şimdi eğri büğrü duruyor. Buraya kapalı durak yapılsın. Hem bu sorun ortadan kalksın hem de otobüs beklerken yaz sıcağında güneşten kavrulmaktan, kışın yağmurda ıslanmaktan kurtulalım.
OKUR HATTI
Asırlık ağaçlar sahipsiz bırakıldı
Alsancak 1389 Sokak’ta her biri en az 100 yaşındaki çam ağaçları içler acısı durumda. Çünkü belediyeler bakım yapmıyor. Bazıları kurumaya yüz tuttu. Defalarca Hemşehri İletişim Merkezi’ne başvurduk, ama sonuç alamadık. Bu asırlık ağaçlar budanmalı ve ilaçlanmalı. Yoksa yeşile yazık olacak. Yetkilileri göreve davet ediyoruz. Ferit Salim
Piknik yapıyorlar kirletip gidiyorlar
Karşıyaka Yeni Girne’de bulunan Soğukkuyu Parkı hafta sonları mesire yerlerine dönüyor. Mangallar yakılıyor, ortalık dumana boğuluyor. Şehrin ortasında piknik yapanlardan geriye çöp yığınları kalıyor. Görevlilerin engel olmasını, yeşil alanların mesire yerine çevrilmesinin önüne geçilmesini istiyoruz. Mürvet Demir