Seferihisar’da 10 Ağustos’ta çıkan yangın bin 90 hektarı kararttı. Alevlerin geçtiği yerlerin çoğu, daha önce de yanan ve 2002-2004 yılları arasında tekrar ağaçlandırılan bölgelerdi.Önce tohum toprağa düşüyor. Hayat bulan çekirdek günler sonra filizleniyor, işte doğum anı... Yeşil göğün mavisiyle buluşuyor. Doğanın insana huzur veren o en güzel renkleri harmanlanıyor. Aradan 2 sene geçiyor. Ormanlarımızın süsü kızıl çam, dikilecek hale ancak bu kadar sürede geliyor. Tüm heybetiyle kök salacağı, göğe kucak açmaya devam edeceği yer seçiliyor. Narin fidan, alacağı canı çevresine saçacağı toprağa bırakılıyor. Tam 10 yıl çocuk gibi bakılıyor, korunuyor. Kardeşce ve özgürce yaşayacağı ormanda artık tek başına kalıyor.
Büyüyor yavaşça... Yetişkin bir ağaç olması için önünde uzun seneler var. 80 yaşına bastığında ancak büyümüş kabul ediliyor. Dile kolay, 80 yıl...
Zaman ilerledikçe daha da görkem kazanıyor. İğneli yapraklarını rüzgarın kollarına bırakıyor... Uzun köklerini asırlar boyu hüküm süreceği yere çakıyor. Çevresine efsunlu reçine kokuları yayıyor. Dallarını kuşlara açıyor... Yaşam kaynağı güneşin ışıklarıyla bir diğer hayat kaynağı oksijeni üretiyor. Güzelliğiyle doğayı taçlandırıyor...
Korkulan ise geç kalmıyor! Kıymet bilmezler hemen geliyor, kıvılcımı çakıyor, yeşile kıyıyor. Neredeyse insan ömründen uzun sürede yetişen güzelim kızıl çamlar kor ateşte cayır cayır yanıyor. Yıllar süren emek bir çırpıda küle dönüyor. Yeşil, kararıyor. Geride yürek burkan manzara kalıyor. Ormandaki özgürlük ve kardeşlik bozuluyor....
En büyük kayıp burada13 Temmuz 2004’te bu köşede işte böyle yazmıştım. “Ey kara zihniyet artık duy bizi, yakma yeşilimizi. Bu kara yazgı değişsin” demiştim. O kara zihniyet ne bizi duydu ne de bildiği okumaktan geri kaldı. Cehaletin, düşüncesizliğin fitilini ateşlediği alevler, yeşilimizi elimizden almaya devam etti. Aradan geçen her yaz yangınlar yüreğimizi de yakıp geçti.
Bu sene ise İzmir ağır yara aldı. Yaz mevsiminde ülke genelinde toplam dört bin 200 hektar karardı. İnsanı kahreden bu kaybın önemli bölümü ne yazık ki İzmir’de... Foça’da 200 hektar, Bornova’da 250 hektar ve Seferihisar’da bin 90 hektar. Diğer yerlerdekiler de eklenince tam bin 580 hektar... Hazirandan bu yana iller arasında en büyük kayıp İzmir’de.
Orman Bölge Müdürü İbrahim Çiftçi, aldıkları önlemlere ve yaptıkları uyarılara rağmen küle dönen yeşilin yasını tutanların başında geliyor. Çiftçi, Seferihisar’daki yangının ilk incelemelere göre sigara izmaritinden kaynaklandığını, attığı izmaritle ağaçlara kıydığı öne sürülen kişinin adalete teslim edildiğini söyledi.
Bir kıvılcım yetiyorİbrahim Çiftçi, bir ihmalin, küçücük kıvılcımın yılların emeğini, doğanın güzel süsü ormanları elimizden almaya yettiğini ifade etti, bir kez daha uyardı: “Riskli günler devam ediyor. Açık alanlarda kesinlikle ateş yakılmamalı, orman sahalarında sigara içilmemeli. Vatandaş, ‘Söndürürüm’ deyip ateş yakıyor ama bazen tam olarak söndürülemiyor. Bir bakıyoruz ki oradan sıçrayan kıvılcım büyük bir orman yangınına dönüşmüş, yere atılan izmarit alevleri ateşlemiş...”
Orman Bölge Müdürü, yangınlara neden olanlar yüzünden, kendi elleriyle doğanın dengesini bozmak zorunda kalacaklarını da vurguladı. “Bu yörenin doğal ağacı kızılçam. Ancak yangına dayanıklı değil. Kızılçam yerine daha dirençli olan selvi, okaliptüs, meşe ve ekonomik değeri büyük olan fıstık çamı dikeceğiz. Dere içlerini de zakkumlarla yeşillendireceğiz” dedi.
Orman Bölge Müdürü bir kez daha işte böyle uyarıyor. Biz de tekrar hatırlatıyoruz: Bu kara yazgı artık değişsin...
Orada bir anıt var... Hem de yanıbaşımızda
9 Eylül 1922... Başkomutan Mustafa Kemal’in, “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri” emriyle işgalcilerin peşine düşen Türk Ordusu, o zaman Akdeniz olarak adlandırılan Ege kıyılarında, tam üç yıl sonra İzmir’de...
Süvariler sevinç gözyaşlarıyla karşılanıyor. İzmir matem havasından sıyrılmış, bayram yerine dönmüş. Valiliğe ve Kadifekale’ye tekrar bayrağımız asılıyor. İşte o gün zaferle sonuçlanan Kurtuluş Destanı tüm dünyaya ilan ediliyor.
Bu sevinci yaşatan, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini kanlarıyla atan kahramanlar arasında Akşehirli Bekir Oğlu Mehmet Çavuş, Antalyalı Ömer Oğlu İbrahim Hakkı Çavuş, Nevşehirli Ahmet Oğlu Seyit Ahmet ve İzmirli Bekir Oğlu Veyis de var. Onlar, o tarihi günde hayatlarını kaybetti, Başkomutanlarının emriyle çıktıkları kurtuluş yolunda, bu büyük zafer için canlarını feda etti.
Şehit düştükleri yerde İstiklal Şehitliği var... Halkapınar’da, eski DGM binasının hemen yanında. Önünden her gün yüzlerce araç geçiyor ama acaba kaç kişi farkında? Necmettin Halil Onan’ın “Dur yolcu” diyerek başladığı şiiri de yazılı orada, ancak ne duran var ne gören!
Unuttuğumuz o kahramanlara borçlu olduğumuz zaferi çarşamba günü 87’nci kez kutlayacağız. Üstelik bu yıl 09.09.09 tarihi diziniyle daha da coşkulu geçecek. Şimdi diyorum ki, oracıkta yatan kahraman Mehmetçikleri de hatırlayalım, bir daha unutmamak üzere...
OKUR HATTIMusluktan akan suya dikkat!Seferihisar Doğanbey’e bağlı Payamlı Mahallesi’ndeki Yıldıztur Sitesi sakinleri, musluklardan akan pis kokulu su yüzünden ne yapacaklarını şaşırdı. İZSU’ya iletmelerine rağmen sonuç alamadıklarını söylüyorlar. Site sakinleri adına konuşan Nurten Yücel ve Nermin Çemberci, bulaşıcı hastalıkların çıkmasından endişe ettiklerini söylüyor, şöyle konuşuyor: “Sağlığımız tehdit altında. Suyun görüntü ve kokusu hepimizi tedirgin ediyor. Zorunlu olarak kullanıyoruz. Çocuklarımızın hasta olmasından korkuyoruz. Bizleri mikroplu suya mahkum etmesinler.”
Köpekler korkutuyorİzmir’de sokak köpeklerinin korku saçtığı yerlerden biri de Basmane... Kentin göbeğindeki bu semtte
başıboş hayvan kaynıyor. Sabah işlerine giderken, akşam evlerine dönerken sürüler halindeki köpeklerle karşılaşanlar ne yapacaklarını bilemiyor, büyük korku yaşıyor. Önlem alınması gerekiyor.
Ömer ÇobanLambalar yanmıyorYeşilyurt Türbe Caddesi’nde uzun süredir sokak lambaları yanmıyor. Akşamları göz gözü görmüyor, yürümekcesaret istiyor. TEDAŞ’ı aradık. “Güvenliğimiz tehlikede” dedik, yardım istedik. Ancak aradan geçen sürede bu sorunla kimse ilgilenmedi. Yanmayan lambalara ne zaman müdahale edilecek?
Abdullah Ürüm