Kiracılık zordur. Koca 30 gün kiracılara bir gün gibi gelir. Bir bakarlar ki kira ödeme vakti kapılarına dayanmış. Tam da o sırada dudakları tıpkı bir ay önce olduğu gibi aynı cümleyi mırıldanır: Bir ay ne de çabuk geçti... Çaresizliğin ifadesidir bu!
Ya kira artış dönemleri..? Onlar, o an gelmesin derken, günler haftaları, haftalar ayları hızla kovalar. Bir bakarlar ki bu defa koskoca bir yıl geçmiş... Ev sahibiyle sıkı pazarlık yapılır, ancak kiraya zamdan başka çare yoktur. Ne deseler de, bol rakamlı enflasyon tarih olsa, maaşlara zam yapılmasa da nafiledir!
“Evden çık” sürprizi de her an kapıdadır. Neden çok... Ya ev satılmıştır ya Almanya’dan ev sahibinin oğlu gelmiştir! Sebebini sorma, çık...
Ev sahipleri kızmasın ama kiracılık zordur.
Oradan oraya taşınan eşyalarla birlikte yorgun bedenler de eskir, ömürler tükenir.
Ege-Koop’un Sonar’a yaptırdığı son araştırmaya göre İzmirlilerin yüzde 34.8’i kiracı... Yüzde 18.6 da yakınının evinde oturuyor. Yani her iki kişiden birinin evi yok.
Kiracılığa mahkum kalan, düşük geliriyle ay sonunu zor getiren dar, hatta orta gelirliler, bir gün ev sahibi olabileceklerini hayal bile edemiyor.
Oysa İzmir’de 10 yıl öncesine kadar durum bambaşkaydı. O zaman sadece TOKİ yoktu, Büyükşehir Belediyesi de vardı.
10 yılda 30 bin ucuz konutBurhan Özfatura, 1984-1989 yılları arasındaki Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Ege-Koop Başkanlığı’nı da yürütmüş, Egekent 1’in temelini atmıştı. Özfatura, Büyükşehir’deki 10 yıllık başkanlık sürecinde hem Egekent 1 hem de EVKA projeleriyle tam 30 bin konut yapılmasını sağlamıştı.
Bu projeler gerçekleştirilirken, sadece fakir İzmirliler kiracılıktan kurtarılmamıştı. Çarpık yapılaşmanın önüne geçilmiş, ekonomi de canlandırılmıştı.
Özlemle anılan o günlerin mimarı Burhan Özfatura, “Biz o evleri yapmasaydık, oralar da gecekonduydu. O projelerin kente ve kentliye büyük yararı dokundu” diyor.
Burhan Bey, EVKA’lar sayesinde İzmir’de 1994 krizinin hissedilmediğine de işaret ediyor, şöyle konuşuyor: “Bir yandan binlerce aileyi kiracılıktan kurtarırken, ekonomiyi de hareketlendirdik. İnşaat sektöründeki canlılık, tüm kenti olumlu etkiledi. İstihdam ve talep artınca, İzmir krizi görmedi.”
Büyükşehir öncü olmalıÖzfatura, Büyükşehir’in öncülük yapmaya, toplu yapılaşmanın önünü açmaya devam etmesi gerektiğini söylüyor, bu konuda TOKİ’yle işbirliğine gidilebileceğini vurguluyor, bakın neler anlatıyor:
“Çarpık yapılaşan bir yere altyapı götürmek, yeni bir yerleşim yerine göre üç kat daha pahalı. Bu nedenle bu işten belediye de kazançlı çıkıyor. Çirkin yapılaşmanın önüne geçilip, sosyal bir sorun olan evsizlik önlenirken, ekonominin canlanması, belediye hizmetlerinin daha hızlı ve daha az maliyetle gerçekleştirilmesi sağlanıyor. Ucuz konut arzıyla kiralar da stabil hale geliyor. TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’la dostluğum uzun yıllar öncesine dayanıyor. Benim kefaletime ihtiyacı yok ama ben kendisine kefilim. Eğer belediyelerden ilk adım gelirse, TOKİ devreye girer. TOKİ kesinlikle siyasi bir kurum olarak görülmesin. Belediyeler önemi bu kadar büyük olan bu konuyu sahiplensin, TOKİ’yle daha sıkı işbirliğine gitsin. Üstelik İzmir’in şansı da var. Buradaki güçlü firmalarla toplu konut projeleri hızlı yürütülebiliyor. Geçmişte, ekibimizle ve bu kuruluşlarla bunu gerçekleştirdik.”
Katılım iyi ama ya katkı!İzmir Kalkınma Koordinasyon Kurulu toplantıları basına kapalı yapılıyor. İçerde ne olup bittiği, açıklandığı kadarıyla biliniyor. Diğerleri ise kurul sırrı.
Megamüze, İzmir-İstanbul Otoyolu gibi önemli konuların konuşulduğunu biliyoruz. Her perdenin merak edilen arkası olduğuna göre buranın acaba bilinmeyenleri ne? Mesela tansiyon yükseliyor mu? Rektörlerin, sivil toplum örgütleri temsilcilerinin, iş dünyasının önde gelen isimlerinin, “kalkınmış, mutlu bir İzmir” hedefiyle oturdukları masada neler yaşanıyor?
Bu kurulun üyelerinden, İzmir’in sevilen bir simasıyla sohbet ederken, merakım biraz olsun azaldı. Son eklenenlerle listenin uzadığı, üye sayısının 80’i bulduğu kurulda toplantılar olumlu havada geçiyormuş. Katılım da oldukça iyiymiş. Ama iş katkıya geldiğinde işte orada not biraz kırık.
Kentin sorunları için her fırsatta görüşlerini dile getiren, eleştiride bulunmaktan sakınmayan ve projeler üreten birkaç tanınmış ismin dışında pek ses çıkmıyormuş.
Sloganındaki gibi ‘İzmir için el ele’ verilen bu kurulda amaçlanan çok sesliliğe henüz ulaşılamamış. Nedeni ayrı bir yazı konusu ama farklılıkların zenginliğiyle kalkınmanın sağlanabileceğini hatırlatmak lazım.
Sözün kısası, kalkınma için katkı aranıyor. İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş’ın kruvaziyer limanı, Alsancak Garı önünde trafiğin yeraltına alınıp dev meydan kazandırılması projeleri gibi yenilerinin gündeme getirilmesi gerekiyor.
Daha yaşanabilir, daha kalkınmış İzmir için...
OKUR HATTIBu asansör hiçbir işe yaramıyor!Bornova Özkanlar ve civarında oturan engelliler, metroya binemiyor. Çünkü Bölge İstasyonu’na ulaşmak mümkün değil, arada Ankara Caddesi var. İstasyona ulaşımı sağlayan üstgeçit var ama tekerlekli sandalyelilerin, benim gibi görme engellilerin merdivenleri çıkması imkansız. Üstgeçidin Özkanlar tarafına asansör yapılması gerektiğine pek çok kez dikkat çekildi. Her seferinde yetkililerden, “Asansör var” yanıtı verildi. Ancak o asansör yolun diğer tarafında ve kimsenin kullanamayacağı bir yerde. Neredeyse hiç kullanılmadığını belediye yetkilileri de çok iyi biliyor. Gaziemir’e, Çiğli’ye asansörlü üstgeçitler yapılırken, Bölge Metro İstasyonu’na ulaşımı sağlayacak asansör engellilere neden çok görülüyor?
Recep Sönmez