Özgür Kaynar

Özgür Kaynar

ozgur.kaynar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Diğer kentlerde durum bambaşka

Alsancak’la Turan arasını New York Manhattan gibi gökdelenler bölgesi yapacak planla, Basmane’de 11 yıldır temel çukurunda kalan Dünya Ticaret Merkezi de valilik tarafından yargıya taşındı.

Diğer kentlerde durum bambaşka



CHP İl Başkanı Nalbantoğlu, İzmir dışındaki büyükşehirlerde valiliğin belediyeye açtığı imar planı davası olmadığını savundu. Milletvekili Ersin de Başbakan Erdoğan’a, “İzmir cezalandırılıyor mu” diye sordu


Çarpıcı sonuçlara ulaşıldı
İZMİR Valiliği’nin Büyükşehir Belediye Meclisi’nden geçen imar planlamaları için son dört yılda açtığı 159 davanın yankısı sürüyor. CHP İl Başkanlığı, konuyu mercek altına aldı. Diğer kentlerde benzer durum olup olmadığı araştırıldı. İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu, “Henüz son dört yılda İstanbul’da, Ankara’da, Adana’da ve Konya’da açılmış bir tane bile dava bulamadık” dedi.

‘Arkasında hükümet var’
NALBANTOĞLU, Vali Cahit Kıraç’ın dava açmak zorunda bırakıldığını, perde arkasında hükümetin olduğunu öne sürdü, şöyle konuştu: “Ne yatırım yapıyorlar ne de izin veriyorlar. Belediyelerin önünü açsınlar, engel olmasınlar. İzmir halkının gönlünü kazanmaya çalışsınlar. İzmir kendine yapılan iyiliği de, kötülüğü de unutmaz. İzmir’le zıtlaşmaktan artık vazgeçsinler.”

‘Siyasi boyut kazandı’
MİLLİYET EGE’de yer alan bu konuyu CHP Milletvekili Ahmet Ersin de TBMM’ye taşıdı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Ersin, “İzmir cezalandırılıyor mu” diye söze başladı, zehir zemberek devam etti: “Belediye planlama yapamaz, proje yürütemez hale geldi. Kentin gelişmesi engelleniyor. Sorun hukuki olmaktan çıktı, siyasi boyut aldı.”

‘Neden engelleniyor?’
AHMET Ersin, raporlarıyla davalara yol açan Bayındırlık İl Müdürlüğü’nün belediyeyi güç durumda bırakmak amacıyla siyasi tavır içinde olduğu iddiasını hatırlattı. Ersin, Başbakan’a sordu: “İzmir Büyükşehir Belediyesi neden engelleniyor? Son dört yılda, Ankara ve İstanbul valilikleri, her iki kentin büyükşehir belediyelerinin düzenlemeleri için iptal davası açtı mı?”


İzmir Valiliği’nin Büyükşehir Belediye Meclisi’nden geçen imar planlamalarına yönelik son dört yılda tam 159 dava açmasının yankıları giderek büyüyor. Bu köşeden, Başkan Aziz Kocaoğlu’nun, “Bizi üzüyor” dediği, Vali Cahit Kıraç’ın da, “Biz de memnun değiliz. Keşke dava açmak zorunda kalmasak, ancak görevimizi yapmak zorundayız” diyerek yanıt verdiği bu konu konuşuluyor.
Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğü’nün raporlarına göre başlatılan hukuki girişimleri CHP yönetimi mercek altına aldı. İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu, “Diğer kentlerde böyle bir durum yok” yorumlarının gerçek olup olmadığını araştırdı. Nalbantoğlu, oldukça düşündürücü sonuçlara ulaştıklarını söyledi, “Henüz İstanbul’da, Ankara’da, Adana’da ve Konya’da açılmış bir tane bile dava bulamadık. Diğer kentleri araştırmaya devam ediyoruz. Sonuna kadar bu işin üzerine gideceğiz, perde arkasını aralayacağız” sözleriyle sert çıktı.

“Kasıtlı olarak yapılıyor”
Ardı ardına gelen, Büyükşehir’i kilitleyen davaların peşine düşen Rıfat Nalbantoğlu, CHP yönetimindeki belediyelerin planlı bir engellemeyle karşı karşıya olduklarını düşünüyor. Rekor sayıdaki davayı da bunun ispatı olarak gösteriyor. Bu arada Nalbantoğlu da tıpkı Büyükşehir yetkilileri gibi bu işte Vali Cahit Kıraç’ı ayrı bir yerde tutuyor. Kıraç’ın önüne gelen, teknik detaylar içeren Bayındırlık raporlarıyla dava açmak zorunda bırakıldığını ifade ediyor. CHP İl Başkanı, eleştiri oklarını hükümete yöneltiyor, AKP’nin elini İzmir’den çekmesini istiyor. Nalbantoğlu, bakın neler söylüyor:
“Ne yatırım yapıyorlar ne de yapılmasına izin veriyorlar. İzmir’e yatırım yapmak isteyenlerin, belediyelerin önünü açsınlar, engel olmasınlar. İzmir halkının gönlünü kazanmaya çalışsınlar. İzmir kendine yapılan iyiliği de, kötülüğü de unutmaz. İzmir’le zıtlaşmaktan artık vazgeçsinler...”

Ersin, Başbakan’a soruyor
Rıfat Nalbantoğlu işte böyle konuşurken, CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin de bu köşede günlerdir ayrıntılı olarak ele aldığım bu konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Ersin, sözlerine, “İzmir cezalandırılıyor mu” diye başlıyor. Ersin, zehir zemberek devam ediyor: “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kentin gelişimi için yaptığı çalışmalar, imar planı düzenlemeleri ve ilçe belediyeleriyle imzalanan protokollere karşı yağmur gibi iptal davaları açılıyor. Valiliğin son dört yıldaki 159 davası yüzünden belediye planlama yapamaz, proje yürütemez hale geldi. Bu davaların yıllarca sürmesi, hedeflenen işlerin önemli ölçüde aksamasına neden oluyor, kentin gelişmesini engelliyor. Sorun hukuki olmaktan çıktı, siyasi boyut aldı. Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğü’nün belediyeyi güç durumda bırakmak amacıyla siyasi tavır içinde olduğu iddiaları kulaktan kulağa dolaşıyor.”

“Neden engel çıkarılıyor?”
Ahmet Ersin, bu açıklamasının ardından Başbakan Erdoğan’dan şu soruların yanıtını istiyor:
“İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kentin gelişmesi için yaptığı çalışmalar neden engelleniyor? Son dört yılda, Ankara ve İstanbul valilikleri, her iki kentin büyükşehir belediyelerinin imar planı düzenlemeleri ve ilçe belediyeleriyle yaptığı protokollere karşı kaç iptal davası açtı? Aynı sürede Adana, Konya ve Kayseri’de valiliklerin açtığı iptal davası var mı, varsa sayısı ne?”
Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi’ni tam 159 kez mahkemelik yapan davaların adliye koridorları dışına taşan yansıması böyle... Şimdi, merakla Başbakan Erdoğan’ın yanıtı bekleniyor. Onu da bu köşeden okuma fırsatı bulacaksınız...


Baz uyanıklığı halkı kızdırıyor
Diğer kentlerde durum bambaşka

Ege’nin dört bir yanından her gün baz istasyonu eylemi haberleri geliyor. OKUR HATTI’na da şikayet yağıyor. Tepkiler haksız sayılmaz. Çünkü, cep telefonu sinyali yansıtan bu cihazların sağlığı tehdit ettiği yönündeki endişeler, GSM operatörlerinin son zamanlardaki düşündürücü taktiğiyle daha da arttı.
Yeni kurulan baz istasyonları gizleniyor. Bazıları reklam panosu, bazıları elektronik saat, bazıları aydınlatma direği görünümünde. Dikkatli bakıldığında aslında öyle olmadığı anlaşılıyor. Bu da vatandaşın kafasını daha da karıştırıyor. “Sağlığı tehdit etmiyor olsa neden gizlensin” yorumları yapılıyor. İşin bir de diğer yönü var. Cep telefonları hayatımızın olmazsa olmazları arasında. Çevresinde baz istasyonu görmek istemeyenler de teknolojinin bu nimetinden yararlanıyor, sağladığı iletişim kolaylığının keyfini sürüyor. Öyle görünüyor ki itirazlar da bitmeyecek, baz istasyonları da yanı başımızdan eksik olmayacak. Ama uzmanlar bu işin aslını açık yüreklilikle halka mutlaka anlatmalı, gerçekler ortaya konulmalı. Eğer bu yapılmazsa işte o zaman vay halimize...

İşte kaza gerçeği
Diğer kentlerde durum bambaşka

Ege yollarında yaz aylarıyla yoğunlaşan trafikle birlikte kazalar da arttı. Ne üzücü ki çoğunda can kaybı yaşandı. OKUR HATTI’nı arayanlar, ekiplerin daha sıkı tedbir almasını istiyor. Ancak hepimiz çok iyi biliyoruz ki can yakan, geride gözyaşı bırakan kazalar sürücü hatalarından kaynaklanıyor. Bu acı gerçek ister istemez gözleri sürücü kurslarına çeviriyor. İşte böyle bir dönemde, sürücü yetiştiren bu eğitim kurumlarındaki akıl almaz rekabet insanı kara kara düşündürüyor, trafik kazalarının neden azalmak bilmediğini anlamamıza yetiyor.

Şipşak TIR ehliyeti
İzmirli 38 yıllık direksiyon eğitmeni Emin Sular, geçtiğimiz günlerde ilginç bir eylemle bunu protesto etti. Sular, cansız mankene ehliyet verdi, “İstenirse o bile alabilir, ama nasıl araç kullanır bilinmez” dedi. Bu sözler insanın kanını donduruyor. Bitmedi, daha devamı var. Emin Sular, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece beş dersle ağır vasıta ehliyeti veriliyor, TIR kullanabilmek o kadar kolay ve basit mi? Bu ülkede 100 lira kurs ücretiyle, adaylar elleri direksiyona değmeden ehliyet sahibi oluyor. Eğitimle hiç ilgisi olmayan kişiler sürücü kursu açarsa olacağı bu...”
Emin Sular böyle konuşurken, şehiriçinde ve şehirdışında hız limitlerinin artırılması TBMM gündemine taşınmak isteniyor. Sözün bittiği yer bu olsa gerek. Daha ne denebilir ki..? Anlaşılan hiç ders almayacağız!

Eski vergi dairesi tinerci yuvası oldu
Bornova Mustafa Kemal Caddesi’ndeki vergi dairesi bir süre önce boşaltıldı. Depreme dayanıksız olduğu, yıkılıp yeniden yapılacağı açıklanan bina, kentin ortasında çirkinlik abidesine döndü. Camları kırık pencerelerden içeri giren tinerciler de burayı mesken tuttu. Gece, yakından bile geçmek cesaret istiyor. Yetkililer, güvenliği tehdit eden bu konuda mutlaka önlem almalı.
Muzaffer Tunç

Çalışma yapılırken ağaçlar zarar görüyor
İzmir’de yol ve kaldırım çalışmaları sırasında ne yazık ki ağaçlara gereken özen gösterilmiyor. Ekipler dikkatsizlikleriyle ağaçların gövdelerine ve köklerine zarar veriyor. Bu yüzden bazıları kuruyor, yeşile yazık oluyor. Bunun en çarpıcı örneği Bornova 113 Sokak’ta yaşanıyor. Burada, pek çok ağaç zarar gördü. Belediyeler bu çalışmalar sırasında yeşili de dikkate almalı.
Beyser Pişkin