ABD filmlerini aslında hiç ciddiye almamalı. Ama gel gör ki o filmler tüm dünyaya ulaşıyor.
Daha kötüsü de zihinlere kazınıyor, inanılmaz etki bırakıyor.
Sonra ayıkla ayıklayabilirsen pirincin taşını... Geceyarısı Ekspresi’nin izleri silinemeden, Türkiye aleyhtarı yapımların arkası kesilmiyor.
Yeterince araştırmadan bilgi kirliliği yaratarak zihinleri bulandıran filmlere “The Pacific” eklenince bize de görev düştü.
Steven Spielberg ve Tom Hanks imzalı dizide, “İzmir’i Türkler yaktı, Yunanlar canını zor kurtardı” diye ahkam kesildi.
Sesimiz onlar kadar gür çıkmasa da gerçekleri duyurmak boynumuzun borcu.
Ve en doğrusu da doğruları yaşayanlardan dinlemek...
Sancar Maruflu o şansı elde edenlerden... Tarih araştırmacısı Maruflu, bu konuda Latife Hanım’la uzun uzun konuşmuş...
1922’de İzmir’in kurtuluşundan 4 gün sonra 13 Eylül’de başlayan felaketle ilgili Latife Hanım’ın anlattığı müthiş sırrı yıllar sonra ilk kez paylaştı.
Yangını karargah olarak kullandığı Uşakizade Köşkü’nde takip eden Mustafa Kemal’in yanında olup biten her şeye tanıklık eden Latife Hanım’dan işte büyük İzmir yangını gerçeği...
Eylül 1922... Ege Denizi’ne doğru hızla ilerleyen Türk askerlerinin ayak sesleri İzmir’de giderek daha güçlü duyuluyor.
Kentin tekrar Türk egemenliğine gireceğini anlayan Ermeni çeteciler, hain plan için düğmeye basıyor.
Hedefte Mustafa Kemal var...
İzmir’in o zamanki ana girişi Kapılar’da kentin kurtuluş gününde Gazi’ye bombalı suikast planlanıyor.
Mustafa Kemal’in sağkolu, muhafız kıtası komutanı Topal Osman, bu kanlı hazırlığı son anda öğreniyor.
Ayavukla Kilisesi’nde örgütlenen Ermeni çeteciler, suikasti yapamayınca öfkeden deliriyor. Diğer plan için düğmeye basılıyor. Bugün Kültürpark’ın olduğu bölgede 5 ayrı yerden yangın çıkarılıyor.
Rumlar, bir gün İzmir’e mutlaka geri döneceklerine inandıkları için karşı çıkıyor. Ama onlar bile gözlerini kin bürümüş çetecileri durduramıyor.
Rüzgarın etkisiyle hızla yayılan alevlerin önüne geçilemiyor. 15 Eylül’ü 16 Eylül’e bağlayan gece adeta bir mucize yaşanıyor, yağmur yağıyor.
Konak’a kadar dayanan yangın yağmur sayesinde sönüyor.
İzmir yangınının kıvılcımını çakan 9 Eylül suikast girişimi, Gazi’nin talimatıyla sır olarak kalıyor.
İşin üzücü yanı ise...
Soykırım yalanını dünyaya yutturmanın peşindeki Ermeniler, fitilini ateşledikleri İzmir yangınını da bugün bu amaç için kullanıyor...
Hizmet adamı hassasiyeti
Gazi Ayşe, İzmir’in yetiştirdiği kadın kahramanlardandı... İlk kurşunu atan, istiklal için elinde silah, at üstünde destan yazanlardandı.
Eşinden sonra iki oğlunu da gözleri önünde şehit vermiş, vatan uğruna bir başına kalmıştı.
Vücuduna son kurşun, İzmir’in kurtuluş gününde isabet etmiş, şans eseri yaralı atlatmıştı.
Ama tanınmıyor, mezarının yeri bile bilinmiyordu.
“Çok şey borçlu olduğumuz Gazi Ayşe’yi tanıyalım, vefa borcumuzu da ödeyelim” diye yazdım.
Geçen yıl 9 Eylül’den hemen sonraydı...
İnanılmaz tepki gelmişti. Hatta bazı mahkumlar duygulanıp cezaevinden mektup gönderdi.
Çok etkilenenlerden biri de Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’dı...
Gazeteci ağabeyim Tartan, o yazıyı CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a ulaştırmış, Gazi Ayşe’nin adının Eşrefpaşa’da yaptıkları kız öğrenci yurdunda yaşatılmasını önermişti.
CHP Lideri Baykal’ın katıldığı törenle de İzmir’in kadın kahramanının ismi o yurda verilmişti.
Aradan aylar geçti. Bunları neden mi yazdım?
Bugünlerde başkanların birinci yıl değerlendirmeleri konuşuluyor ya...
Hatırlatmanın tam sırası diye düşündüm.
Hakan Tartan’a teşekkür ediyorum...
Bir belediye başkanında olması gereken hassasiyetten dolayı...
Bir kez daha teşekkür ediyorum...
Bakanlıktan belediye başkanlığına hizmet adamlığını seçen gazeteci büyüğüm olduğu için...