Gazeteci büyüğüm Ahmet Aydın Akansu, kendisi gibi sıkı çevreci olan, yakın dostu Mustafa Lavas’ı böyle görüntüledi. Akansu’nun da zaman zaman eşlik ettiği Lavas, sabah erkenden yola koyuluyor, çöp toplaya toplaya kilometrelerce gidiyor. Kendisini görenleri uyarmadan da edemiyor: “Çevremiz hepimizin evi. Evimizi nasıl temiz tutuyorsak, çevremizi de temiz tutalım.”Yere çöp atanlara iyi bakın. Kimileri, meydan okur gibidir. Sanki inadına yaparlar. Ağızları kapalıyken bile, gövde gösterisi için kullandıkları kendilerince cüsseli o bedenlerinin zavallı dilleriyle, “Atarım kardeşim” dediklerini duyarsınız.
Bazıları için ise çevreyi kirletmek gayet normaldir. Bu durum, hep yapılan birşeydir onlar için. Çünkü nasıl olsa birileri temizliyordur. Olur da, “Ne yapıyorsun” diyen çıkarsa, “Ne olmuş”, “Ne var” cevapları hazırdır dillerinin bir köşesinde.
Ama kimileri var ki işte onlar çok komiktir. Pisledikleri yere pek bakmadıklarını görürsünüz. Elleri yere doğru pervasızca giderken, gözleri başka yerlerdedir.
Kafa, oraya buraya çöp atmayan bilinçli adam kafasıdır. Ancak hemen aşağıdaki eller ise o kafanın yalancısıdır.
Neyse ki üçüncü sıradakilerin daha çok olduğunu bilmek insanın içine biraz olsun umut serper. Kirletirler kirletmesine ama yaptıklarının yanlış olduğunun farkındadırlar.
İlk iki sıradakileri Allah’a havale ederken; utanma duygusunu kaybetmemiş, çevresine ve diğer kişilere karşı duyarlılık belirtileri gösterebilenlere bu yazım...
Gazetelerin yazı işlerine neredeyse her hafta çevre temizliği haberleri gelir. Genelde küçükler işbaşındadır. Ya bir koy ya bir piknik yeri temizlenir. Ellerde poşetlerle gezilir, kısa sürede torbalar dolusu atık toplanır. Doğa düşmanlarının izleri silinirken, bizler de, “Küçüklerden büyüklere ders” diye yazarız. Arif olan anlasın diye...
Yerlerdeki çöpleri yorulmak bilmeden toplarken, atanların ayıbını yüzlerine vuran iflah olmaz çevrecilerden biri de Mustafa Lavas...
71 yaşındaki Lavas, 35 yıldır yaşamını Almanya’da sürdürüyor. Yaz aylarını ise Aliağa’nın saklı cenneti olan Pınarcık’ta geçiriyor. Dinlenmeye geldiği o birkaç ayda daha da yoruluyor.
Çünkü, tatilcilerin, piknikçilerin o cennet koylara, ormanlara bıraktığı çöpleri gördükçe yerinde duramıyor. Sabah erkenden yola koyuluyor. Elinde bir poşet, kilometrelerce dolaşıyor.
Geçtiği yerler tertemiz oluyor. Her güne, “Umarım bana fazla iş düşmez” diye başlıyor. Ancak daha ilk adımlarında yanıldığını anlıyor. Torbası bir önceki güne göre daha çok doluyor.
Ama o bıkmadan usanmadan sorumsuzların eseri çöpleri toplamaya devam ediyor. “Belki utanırlar, atmaktan vazgeçerler” diye düşünüyor, örnek olmaya çalışıyor.
Yol arkadaşı sevimli köpeği Candost’un zehirlenerek öldürülmesinden sonra ise eskisi gibi pek ümitli konuşmuyor. “İnsanlarda sevgi bitmiş. Hayvanlara karşı da, doğaya karşı da çok acımasız olabiliyorlar. Doğayı kirletenlerin acaba çocukları yok mu? Onlara nasıl bir dünya bırakacaklarını düşünmüyorlar mı” diyerek üzüntüsünü dile getiriyor.
Tabiat anayı ağlatmayın
Onun bu sözlerine bakıp da bir kenara çekileceğini zannetmeyin. Candost’un acısıyla böyle sitemkar. Aynı zamanda ressam olan Mustafa Lavas’ın içindeki doğa sevgisi, ona izin vermez. Gördüğü her çöpü toplamaya devam edeceği kesin.
Biz yine başa dönelim... Yere çöp atarken atmıyormuş gibi görünmeye çalışanların yüzlerine iyi bakın. Sakın kendinizi görüyor olmayın!
Lütfen kirletmeyin, tabiat anayı ağlatmayın.
“Fahri müfettişlere” devam Adım atmadığı Konya’da fahri trafik müfettişinden ceza yiyen adamın feryadı çok konuşuldu.
Olmayan kamyonetiyle Çiğli’de trafiği birbirine kattığı için müfettişten ceza alan gazeteci ağabeyim Talat Kırcan’ın başına gelenler kara kara düşündürürken güldürdü.
Müfettiş cezasıyla sarsılan trafik amirini ise hiç sormayın. Plaka yanlış yazılınca böyle tuhaf sonuçlar ortaya çıkabiliyor, cezayı hak edenin ruhu duymazken, ilgisi olmayanlar çıra gibi yakılıyor.
Geçen haftaki “Yamansın Fahri Bey” yazımın ardından bir kez daha gündeme gelen fahri trafik müfettişliği sistemi hakkında merak edilenleri yazmak şart oldu.
Türkiye genelinde sayıları 12 bin 646. İzmir’de ise bin 127... Büyük bölümü emekli kamu görevlisi. Emekli hakim, savcı, komutan, polis ve öğretmenlerin ağırlığı göze çarpıyor.
Öyle herkes müfettiş olamıyor.
OKUR HATTIEngellilerin gözü aydınBornova Özkanlar’da oturan engelliler, “Ankara Caddesi’ni geçip Bölge Metro İstasyonu’na nasıl ulaşacağız” diye soruyordu. İstasyona ulaşımı sağlayan üstgeçide asansör yapılması gerektiği belirtiliyordu. OKUR HATTI’nda yer alan bu istek üzerine Büyükşehir Belediyesi’nden açıklama geldi. Proje çalışması başlatıldığı, hazırlıkların yakında tamamlanacağı bildirildi. “Yapım ihalesi için çalışmalar sürüyor. En kısa sürede ihale gerçekleştirilecek, asansör hizmete sunulacak” denildi.
Kapalı pazaryerinde sigara serbest mi?Sigara yasağı kapalı pazaryerlerini kapsamıyor mu? Bornova Çamdibi’ndeki pazarda esnaf da, alışverişe gelen vatandaş da ağzındaki sigarasını rahat rahat tüttürüyor! Hem buranın bağlı olduğu belediyenin hem de İl Sağlık Müdürlüğü yetkililerinin bu konuda açıklama yapması, halkı aydılatması gerekiyor. Eğer yasak pazaryerlerini de kapsıyorsa, gereği mutlaka yerine getirilmeli!
Hayati Ünlüönen Kaldırım yapılırken yeşilimizden olduk!Halilrıfatp aşa Caddesi’nde kaldırım çalışması yapılıyor. Ancak belediye ekipleri yeşili yok edip geçiyor. Kahve Durağı’ndan 337 Sokak girişine kadarki bölümde, çevre halkının emekleriyle dikilip yaşatılan sarmaşık ağaçları köklendi. Her yer betonla kaplanırken, yeni fidanlar dikebileceğimiz küçücük bir delik bile bırakılmadı. Bu konuda daha duyarlı olunması gerekmiyor mu?
Çevre sakinleri