Dilimize yapıştı. “İzmir ne turizmde ne de sermaye akışında hak ettiği yerde değil” diye konuşup duruyoruz. Bu kentin potansiyelini görüp bir de şu anki duruma bakınca insan ister istemez bunları söylüyor.
Ama şunu da biliyoruz ki, İzmir’de bu talihsizliği kıracak güzel şeyler de oluyor. Geçen hafta İzmir Tanıtma Vakfı (İZTAV), Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) ile Destination İzmir Grubu, güçlerini birleştirdi. Daha önce ayrı ayrı yapılan tanıtım çalışmalarının artık Vali Yardımcısı Haluk Tunçsu’nun öncülüğünde tek bir merkezden koordine edilmesi amaçlandı. Kısacası tanıtımda güçbirliği yapıldı, şimdiden heyecan yaratan bir sinerji ortaya çıkarıldı.
Tanıtımda atılım yapılıyor
Bu gelişmeyi öğrenince, bu işin lokomotifliğini üstlenen İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) aklımıza geldi. İzmir’i yurtdışına açmak için çağın tüm imkanlarını kullanan İZKA’nın öncülüğünde çok daha iyisi yapılabilirdi. Bu konunun da adresi Vali Cahit Kıraç’tan başkası değildi. Aynı zamanda İZKA’nın başkanı olan Kıraç’la zihnimizi kurcalayan bu konuyu görüşmek için bir araya geldim. Bu arada, turizmi, ticaret hacmi ve sanayisiyle İzmir’i bir dünya kenti yapacak çalışmaları öğrenmemek, çözüm bekleyen sorunları konuşmamak da olmazdı.
Vali Bey, çok heyecanlıydı. Çünkü, İzmir’i dünyaya açacak çok önemli bir hazırlığın sonuna gelmişlerdi. Olgunlaşmasını bekledikleri için daha önce kamuoyuyla paylaşmadıkları, “İzmir İli Tanıtım Stratejisi Eylem Planı”nı artık halka açıklama vaktiydi.
Cahit Kıraç, ilk kez bilgi verdiği bu planın uluslararası çapta bir çalışma olduğunu söyledi. Önümüzdeki günlerde ihalesini düzenleyeceklerini, yabancı tanıtım ajanslarından da yardım alacaklarını ifade etti. Önemini, üzerine basa basa şöyle dile getirdi: “İzmir’in turizmde ve sanayide geldiği nokta yeterli değil. Oysa İzmir şanslı bir bölgede. Zengin doğal kaynaklara, güzelliklere sahip. Bu avantajları değerlendirmemiz gerekiyor. Bunu da bu planla gerçekleştireceğiz. Büyükşehir Belediyesi’nin ve İZKA yönetimindeki tüm kurumların ortağı olduğu bu projede kentimizle ilgili her şey bilimsel olarak incelenecek. Tanıtımın nasıl yapılması, hangi araçların kullanılması gerektiği belirlenecek. İzmir dünyaya açılacak...”
Vali Kıraç, yerli ve yabancı profesyonellerin ortaya koyacağı planın, tanıtımda öncülük yapacağına dikkat çekti. İZTAV, ETİK ve Destination İzmir Grubu’nun yer aldığı oluşuma ve benzer tanıtım çalışmalarında bulunan kurumlarla kuruluşlara da yön vereceğini vurguladı.
İzmirlilere bu müjdeyi veren Vali Kıraç, ayakbastı ücreti sorunu, Üçkuyular’a düşünülen kruvaziyer limanı hakkında da önemli bilgiler verdi. Dev yolcu gemileriyle gelen yabancıların ayak bastı ücretlerini yıllardır ödeyen İzmir Ticaret Odası’nın (İTO) başkanı Ekrem Demirtaş, “Artık ödeyemeyebiliriz” demişti. Yüzen sarayların İzmir’e dümen kırmasını sağlayan bu desteği İTO’dan İZKA’nın üstlenmesi gündeme gelmişti. Vali Cahit Kıraç, sorunun çözülmemesi halinde nasıl bir sonuç çıkacağının farkında, bu ödemeyi Kalkınma Ajansı’nın yapması için hazırlıkları yakından takip ediyor. Kıraç, “Hukuki olarak inceleme sürüyor. Eğer bir engel yoksa İZKA ödeyebilir. Ancak pek uygun gibi görünmüyor. Çünkü bir kamu kurumu, bir başka kamu kurumuna ödeme yapacak. Asıl çözüm, kişi başına 2 dolar olan bu ücretin tamamen kaldırılması ya da indirilmesi. Daha önce 10 dolarmış, 2 dolara çekilmiş. Yetki, limanın işletmecisi olan TCDD’nin yönetiminde. Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım’a konuyu iki defa aktardım, takipçi ve ısrarcıyız.”
Cenova’yı örnek gösterdi
Ayakbastı sıkıntısında bunları söyleyen Vali Cahit Kıraç, kruvaziyer turizmde asıl beklenti olan yeni liman isteğine de değindi. Üçkuyular’a dünya kruvaziyer devi İtalyan Costa’nın İTO’yla birlikte planladığı kruvaziyer limanını desteklediğini anlattı, İtalya’nın Cenova şehrini örnek gösterdi. “400 bin nüfuslu Cenova, limanı sayesinde yılda 3-3.5 milyon turist çekiyor. Turizmde nasıl bir güce sahip olduklarını yerinde gördüm. İzmir de bunu yapabilir. Bunun için yeni bir liman gerekiyor. Yılda 50 binle başlayan denizden gelen turist sayısı, 2008’de 320 bine çıktı. Bu sene 400 bin turiste ulaşmayı bekliyoruz. Bir milyona, hatta 10 milyona çıkmaması için sebep yok. Üçkuyular uygun gibi görünüyor. Ancak tartışılmalı, en doğru yer belirlenmeli. Ardından imar planlaması gerçekleştirilmeli. Bu liman sadece turist sayısını artırmayacak, şu an günde sekiz saat olan gemilerin bekleme süresini uzatacak, gece konaklamasını sağlayacak. İzmir belki de şu anki uğrak yeri konumdan çıkacak, yolcu gemilerinin sefer başlama ve bitiş noktası olacak.”
Bu sözlerden anlaşılıyor ki Vali Cahit Kıraç, hem kentin tanıtımı hem de daha çok yabancı yatırımcı ve turist getirilmesinin sıkı takipçisi. Bu çabaların sonucunda güzel şeyler olacağını görmek için kahin olmaya gerek yok. Belli ki İzmir’i geçmişten farklı, aydınlık bir gelecek bekliyor.
YAKARTOP GİBİ
Seçimden bu yana en hareketli ilçelerden biri de kuşkusuz Buca... CHP’li muhalif üyelerle Başkan Ercan Tatı arasında esen soğuk rüzgarlar giderek daha da şiddetleniyor. Bu defa da Atatürk Maskı kriz oldu.
AKP’li eski belediye başkanı Cemil Şeboy döneminde yapımına başlanan, yaklaşık dört milyon TL’lik maliyetiyle dava konusu bile olan eser adeta yakartop gibi... Kimse bırakın tutmayı, yaklaşmak bile istemiyor. Fuardan sonra burayı da açacağı açıklanan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal bile jet hızıyla programından çıkarttı, uzak durmayı tercih etti.
Yeni açılış tarihi 9 Eylül’de de CHP’li muhalifler olmayacak, boykot edecek. Herkesin üzerinden attığı bu projeyi kucağında bulan Başkan Tatı da isteksiz. Tatı, “Ben de ilk günden bu yana karşıyım, gereğinden fazla para harcandığını düşünüyorum. Ama hizmette devamlılık esastır. Açma görevi bize düştü” diyor.
Böyle mi olmalıydı?
Ulu Önder’in işlendiği bir eserin düştüğü bu durum üzüntü verici. Keşke, boykotlarla, çeşitli iddialarla birlikte anılmasaydı. Açılışı isteksizce değil de büyük coşkuyla yapılsaydı. Yakışanı buydu, ama artık çok geç.
Bu arada İzmirliler bambaşka bir pencereden bakıyor. Fazla para harcandığı iddiası bir yana, onlar, trafiğin hızla aktığı Yeşildere Caddesi’nde sürücülerin dikkatini dağıttığına işaret ediyor. Trafik kazalarına yol açabileceği uyarısı yapılıyor.
OKUR HATTI
Evleri beşik gibi sallanıyor
Küçük Çiğli Santral Durağı yakınında oturanlar sıkıntılı, yardım istiyor. OKUR HATTI’nı arayan çevre sakinleri, 870 Sokak’ta altı ay önce elektrik hatlarının yeraltına alındığını, yeniden asfalt döküldüğünü anlattı. Ancak bir süre sonra asfaltın çöktüğü belirtildi. Bunun ardından da kabus dolu günlerin başladığı belirtildi. Dertli vatandaşlardan İdris Aydemir, “Zemin iyi oturmadığı için her ağır vasıta geçişinde evlerimiz beşik gibi sallanıyor. Her sabah deprem oluyor sanıp yataktan fırlıyoruz. Bu soruna çözüm bulunmasını istiyoruz” dedi. Fotoğraf: BERİVAN ARSLAN
Atıkların geri dönüşümü unutuldu!
Karşıyaka Atakent’te oturuyorum. Belediye büyük bir atılımla geri dönüştürülebilir atıkların tekrar kazanılması için proje hazırlamıştı. Bu atıkların toplanması işi taşeron firmaya verilmişti. Ancak heyecanla başlanan bu uygulama daha ilk günlerden aksadı. Atıkları istendiği şekilde ayırıp toplamamıza rağmen gelen giden olmuyor. Görevliler, bildirilen programın dışında hareket ediyor. Böyle olunca bizler de çöpe atmak zorunda kalıyoruz. Oysa halkın kolayca ulaşabileceği noktalara geri dönüşüm konteynerleri konulsa bu sorun çözülecek. Bu yapılmadığı için ekonomiye tekrar kazandırılması mümkün atıklar ne yazık ki çöpe gidiyor, yazık oluyor. Ahmet Buğra Tokmakoğlu