Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

■ Önce sıcak gelişmeyi yazayım. Rusya’nın Türkiye’deki Büyükelçisi ve önemli bir isim olan İstanbul Başkonsolosu şu an Moskova’dalar. Önümüzdeki bir ay içerisinde Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un Ankara’ya yapacağı resmi ziyarete çalışıyorlar. Bu ziyaret Türkiye-Suriye ilişkilerindeki iyileşme arzusunu fiili görüşme haline getirmek açısından oldukça önemli olacak. Moskova bu hazırlığı yaparken Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da Erdoğan-Esad buluşmasıyla ilgili tüm taraflarla görüşmelerini sürdürüyor. Yazdan güze geçerken bu konu oldukça hareketlenecek. 

Haberin Devamı

■ Ülkelerin stratejik çıkarları söz konusu olduğunda “Kim geri adım attı?” tartışmalarını gereksiz bulurum ama yazayım: 9 Temmuz 2023’te, Rusya Devlet Başkanı’nın Suriye özel temsilcisi Aleksandr Lavrentyev, Suriye-Türkiye ilişkilerinde karşılaşılan engelleri çözmek için bir yol haritası üzerinde çalışmış, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile Moskova’da, Rusya Devlet Başkanı Putin’in de katılacağı bir toplantıda buluşmasını önermişti. Esad, Sky News Arabia’ya verdiği bir röportajda, Türk birliklerinin Suriye topraklarında bulunduğu sırada Erdoğan ile müzakere etmeyeceğini söyledi. Aynı Esad, 26 Haziran 2024’te, aynı Rus temsilciye, egemenliğe saygı duyulduğu sürece Şam’ın Türkiye ile iyi ilişkilerin iyileştirilmesini amaçlayan tüm girişimlere açık olduğunu söyledi. Yaklaşık bir yıllık bir zaman diliminde konunun geldiği yer burası. 

■ Bu noktada soru işaretlerimiz yok değil. Esad’ı iktidarda tutan Rusya, istese ve bastırsa bu görüşme daha önce olabilir miydi sorusunun cevabı elbette evet. Moskova’ya bu konuda soru işaretiyle bakmaya neden olacak başka noktalar da var. Mesela Ukrayna savaşı öncesi ABD ve Rus genelkurmay başkanları Helsinki’de 5,5 saatlik bir Suriye toplantısı yapmışlardı. Dünyanın birçok yerinde çekişmeleri Suriye konusunda ortak bir politika arama çabalarına engel olmamıştı. Moskova’nın terör örgütünün seçim yapma çabalarına sessiz kalışı da dikkatlerden kaçmamıştı. Rusya da diğer ülkeler gibi oyunun kendi istediği gibi şekillenmesini istiyor. Şu an diyalog herkesin işine yarayacak gibi duruyorsa, bunda bir sıkıntı yok. 

Haberin Devamı

Lavrov geliyor ve Esad meselesinde gözden kaçanlar…

2009’da Halep Sarayı’nda Esad ile röportajdan. Esad o dönem diplomatlarına uluslararası oylamalarda “Türkiye ile paralel hareket edin” talimatı vermişti.

■ Türkiye’nin Suriye’den beklediği aslında Irak’tan bekledikleriyle aynı. Topraklarına sahip çıkması ve terör örgütünün otonom bölgeler yaratmasına izin vermemesi. Bağdat bunu anladı ve Türkiye ile ilişkiler gelişiyor, bölgeye zenginlik getirecek projeler üzerinde çalışılıyor. Suriye Devlet Başkanı Esad da şimdi bu gerçeği kavramış gözüküyor. Burada herkesin kazanabileceği formüller var. 

■ Türkiye’nin bu politikasına CHP Genel Başkanı Özel’in katkı vermek istemesi de güzel bir davranış. Esad haliyle önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmek isteyecektir, burada da bir beis yok. Devlet politikası olması gereken konuların iç politika malzemesi yapıldığı bir düzlemden çıkılması tüm Türkiye’ye fayda sağlayacaktır.

Haberin Devamı

■ Türkiye’ye fayda deyince DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan’ın, geçen hafta CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i eleştiren ama gündemde kaybolan açıklamasına da değinmek lazım. Özel’in “Esad’ı Erdoğan ile masaya oturmaya ikna edebilirim” sözlerinden rahatsız olan DEM’in eş başkanı “Bu arabuluculukla Kürt karşıtı bir siyaseti mi örgütlemeye çalışıyorsun?” diye sormuş. Türkiye’nin lehine olacak her gelişmede DEM’den aykırı bir ses çıkmasına alışkınız. Sadece Suriye’de değil, Libya’ya gidip Türkiye düşmanı Hafter ile görüşme çabalarında da görmüştük bu tavrı. Alışkın olmadığımız mesele DEM’in Türkiye’nin ana muhalefet partisinin politikalarına yön verme çabası.

CHP, Türkiye’de yaşayan tüm etnik grupların oylarına talip olan bir parti. CHP, Türkiye’nin bir partisi ve Özel’in genel başkan koltuğuna oturmasıyla da birlikte devlet politikası olan konularda sorumlu bir muhalefet anlayışı çiziyor. DEM’in Kılıçdaroğlu CHP’sinden aklında kalan devlet politikasında bile birlikte muhalefet ederiz anlayışından kurtulması bakalım ne kadar zaman alacak? Bu arada CHP’nin politikalarına yön verme çabasına giren DEM’lilerin, Kandil’deki terör ağalarının dayatmalarına karşı hiç seslerini çıkaramadıklarını da unutmuyoruz. 

■ DEM, 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sahip olduğu oyların belirleyici olduğunu, CHP’nin kendisinden bağımsız politika üretemeyeceğini, İmamoğlu’nun da 2028 seçimlerini düşünerek partiyi DEM ile paralel bir siyaset anlayışını zorlayacağını düşünüyor. 

Bu tamamen yanlış bir hesap. Türkiye’de terör örgütüyle tam mücadeleyi destekleyen oyların yüzdesi DEM’in oylarından kat ve kat fazla. Aksi olsa, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, 2028 adaylık pozisyonunu diri tutmazdı. Yavaş, DEM’den gelmeyecek oylardan daha fazla bir oyun terör örgütüne sıcak bakmayan cephede olduğunun farkında. İmamoğlu da kurnaz bir siyasetçi olarak Dimyat’a pirince nasıl gideceğine mutlaka bakıyordur. Bakırhan’ın açıklamaları, İmamoğlu’nun işini kolaylaştıran değil zorlaştıran açıklamalar. 

■ Ankara-Şam yakınlaşmasına aykırı tek sesin DEM’den çıkıyor olması bile, yaşanan sürecin Türkiye açısından doğru olduğunun somut bir kanıtı. DEM Eş Genel Başkanı Bakırhan, açıklamasıyla, hepimizin bildiği bir gerçeğin altını çizmiş oldu...