Ekrem İmamoğlu’nun Roma’ya gazeteci götürme-ağırlama meselesi giderek büyüyen bir tartışma haline geldi.
Kimse konuya 2028 Cumhurbaşkanı Adaylığı tartışmaları çerçevesinden bakmıyor nedense.
Şifreleri çözmek için geziye katılan ve spor gazeteciliği yapmayan isimlerin siyasi pozisyonlarına bakmak lazım. Mesela bu isimlerden birisi, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, kamuoyunda destek bulan “Hem müzakere hem mücadele edeceğiz” siyasetine karşı olduğunu, bunu tehlikeli bulduğunu defalarca dile getirmiş birisi.
★ ★ ★
Geziye katılan bir diğer siyaset yazarı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 2028’de Cumhurbaşkanı Adayı olabileceği yorumlarının başladığı dönemde oldukça ilginç bir yazı kaleme aldı. Yazının bir yerinde iktidara destek verenlerin adayının Özgür Özel olduğunu yazdı.
Aynı yazının ilerleyen bölümleri daha da ilginçti:
Mesela halkın aslında 2028 Adayı’nı şimdiden belirlediğini, o kişinin Karadeniz’den Güneydoğu’ya kadar tüm Türkiye’den oy alabilecek bir isim olduğunu vurguladı. Bu cümlede ne var diyecekseniz, söyleyeyim, 2028’in potansiyel adaylarından, milliyetçi köklere sahip Mansur Yavaş’a da otur oturduğun yerde göndermesi var. Usta işi bir yazıydı, yazıda Özgür Özel’e övgüde bulunup, CHP’nin ikili bir sistemle, yani bir parti genel başkanı ve bir cumhurbaşkanı adayıyla seçime gitmesi gerektiği vurgulanıyordu. Komik olan söz konusu yazıda farklı düşüncede olanları “CHP mühendisliği” yapmakla suçlayan ama mühendislik yapmayı da ihmal etmeyen tavırdı.
İlgi alanı siyaset olan diğer gazetecilerin de genel olarak pozisyonları pek farklı değil.
Ekrem İmamoğlu siyasi hedefleri olan birisi, o yüzden ilgi alanı siyaset olan medya mensuplarıyla yakın ilişki içerisinde olması normal.
Üstelik bu yeni bir durum da değil, daha 2023 seçimlerinden önce muhalif medyada kim İmamoğlu’nu kim Kılıçdaroğlu’nu destekliyor diye köşe yazıları kaleme alınmıştı.
★ ★ ★
Normal ya da doğru olmayan durum, Roma gezisinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gezileriyle karşılaştırılması.
Birincisi ülke liderlerinin dış gezilerinde mutlaka gazeteciler olur ve o gazeteciler G-20 ya da NATO Zirveleri gibi zirveleri takip ederken, başta akreditasyon olmak üzere çok sayıda zorluğu bu sayede aşarlar.
ABD Başkanı Biden, Roma ya da Bali’deki G-20 Zirvelerine, Fransa Cumhurbaşkanı Macron, NATO Zirvelerine, Yunanistan Başbakanı Miçotakis son Ankara gezisine uçaklarında gazetecilerle geldiler.
Mukayesede ikinci yanlışı da yazayım: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gezisine katılan medya mensupları otel-yemek ücretlerini kendileri ödüyor.
Gelelim bir diğer garabete: Kılıçdaroğlu, ABD gezisine kendisine yakın bulduğu gazetecileri davet etmişti, İmamoğlu da Roma’ya kendisine yakın bulduğu siyaset yazarlarını davet etti.
Şaşırtıcı değil, ABD Başkanı Biden’ın, Cumhuriyetçi Fox News Beyaz Saray muhabiri Peter Doocy’i uçağına aldığına hiç şahit olmadım.
★ ★ ★
Türkiye, ehliyeti olmayan bir gazete yöneticisinin Meksika’ya dört çeker araç testine götürüldüğünü de görmüş bir ülke.
Bu gerçeği hatırlayınca bugün yaşanan tartışmalar çok da anlamlı gelmiyor bana.
Üzerinde durulması gereken nokta, 2028 Cumhurbaşkanı Adaylığı meselesinde bu tarz gezilerin bir araç olarak kullanılıp kullanılmayacağı ve kamu kaynaklarının tasarruf tedbirleri çerçevesinde kullanılıp kullanılmadığı olmalı.
O noktaya varmamız zor zira herkes meseleye ait olduğu kampa göre bakıyor, medyada tarafsızlık ve etik üzerine kalem oynatanlar hiçbir parti kontenjanından kamu görevi üstlenmemiş gibi davranıyorlar...