ABD’de yaşanan her suikast ve suikast girişimi Türkiye’de çok konuşulur.
Buna karşın Türkiye’de yaşanan ve ardındaki karanlık ilişkiler ayan beyan belli olan suikast girişimleri hiç konuşulmaz.
ABD’nin bugüne kadar 4 başkanı görev başında, bir başkan aday adayı da (Bob Kennedy) kampanya sürecinde öldürüldü.
Bir başkan (Reagan) ve eski bir başkan ve yeni başkan adayı olarak Trump, suikastlardan yaralı olarak kurtuldu.
Filmlerde kahramanlıkları anlatılan Gizli Servis’e gelince, Gizli Servis aslında kalpazanlıkla mücadele amacıyla kurulmuş bir organizasyon ve başkanları koruma görevini suikast sonucu ölen 3. Başkan’dan sonra, 1900’lerin hemen başında aldılar.
Bugün 8 bin civarında personeli bulunan Gizli Servis, eski başkanlar ve onların 16 yaşından küçük çocukları da dahil 34 kişiyi koruyor ama sonuç ortada işte.
Filmlerdeki hikayelere bakmayın siz, 2. Dünya Savaşı döneminde Başkan Roosevelt’i korumak için ünlü mafya lideri Al Capone’ın camları zırhlı aracını kullanmaya başlayan bir Gizli Servis sözünü ettiğimiz. Yani ABD’de mafya babaları uzunca bir süre başkanlardan daha iyi korunmuş.
Bugünün zırhlı devasa Cadillac makam araçları bizi yanıltmasın, 1963’te Kennedy’nin öldürüldüğü suikasttaki makam aracında da zırh yoktu.
Gizli Servis, ancak suikasttan sonra Ford marka o aracın tamamen zırhla kaplanmasını sağladı.
★★★
ABD’de başkanlara düzenlenen suikast ve suikast girişimlerinin failleri ya hemen ya da sonra mutlaka öldürülmüş bu da her suikastla ilgili çok sayıda komplo teorisinin ortaya atılmasını neden olmuştur.
Oysa Türkiye’de 1977’de, Çiğli Havalimanı’nda CHP Genel Başkanı Ecevit’e düzenlenen suikast karanlığın parmak izleri bıraktığı bir iştir.
Düşünün seçimlere sadece bir hafta kala düzenlendi bu suikast.
Bir polis memurunun tabancasından çıkan mermi, Bülent Ecevit’e değil, hemen yanındaki Mehmet İsvan’ın bacağına isabet etti.
İlk resmî açıklamada mermiden değil bir patlangaçtan söz ediliyordu ama İzmir Devlet Hastanesi’ndeki ameliyatın ardından çıkarılan mermi çekirdeğini almak için polisler baskı yapıyor, doktorlar da mermiyi teslim etmiyorlardı.
Merminin içerisinde bulunan kimyasalın sırrı uzun süre çözülemedi ama Türkiye’de iyileşemeyen Mehmet İsvan, aylarca İsviçre’de tedavi gördü.
Menemen Savcısı’nın şahsi inisiyatifiyle başlattığı soruşturmada, ateşlenen silahın Türkiye’ye çok az sayıda ithal edildiği ve Ecevit suikastında kullanılan silahın Özel Harp Dairesi’ne kayıtlı olduğu ortaya çıkarıldı.
Peki ne oldu derseniz, soruşturma daha ileriye gidemedi, sanık polis memuru ve bir komiser kısa sürede beraat etti.
★★★
ABD eski başkanı ve başkan adayı Trump’ın uğradığı suikast bu kadar karmaşık ve kirli ilişkiler ağıyla sarılı değil.
Bu bireysel suikast girişimi akla bir başka Ecevit suikastını getiriyor.
1976’da New York Waldorf Astoria Oteli’ndeki bir konferans çıkışında, bir Rum silahını Ecevit’e doğrultmuştu ama koruma ekibi suikastı engellemişti.
Bireysel suikastları çözmek kolaydır, arkası karanlık olan suikastlarda suikastçı genellikle ortadan kaldırılır.
Türkiye’deki en arkası karanlık suikastın faili canlı yakalandı ama yine bir şey olmadı.
Uzun lafın kısası liderlere düzenlenen suikastlar her zaman tartışılır ve işlerin peşi bırakılmaz ama Türkiye’de o dönem bırakıldı ya da bıraktırıldı.
O büyük fırsat kaçmasa belki de 12 Eylül darbesine giden yol açılmadan kapanabilirdi...