CHP’de kim genel başkan olacak tartışması yapılıyor seçimden beri. Kişiyi seçecek bir kurultaydan önce ilk yapılması gereken, CHP’nin tarafını seçmesi. Mesela “Yetmez ama evet” diyenlerin partiyi dönüştürme çabalarına izin verecek mi, yoksa Atatürkçü çizgisine geri mi dönecek?
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu parti Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin haklarını koruyan Mavi Vatan’a karşı olur mu? Kıbrıs’ta Türkiye’nin Londra-Zürih anlaşmalarından kaynaklanan garantörlük haklarını kullanmasından vazgeçer mi? Atatürk’ün kurduğu parti dünyayı NATO gözüyle mi okur, yoksa tam bağımsız Türkiye gözüyle mi tavır belirler?
Adında halk olan bir partinin en zengin semtlerde birinci, yoksul semtlerde sonuncu olması kabul edilemez. 1965 yılında CHP’ye Genel Sekreter olan Bülent Ecevit’in ilk yaptığı işlerden biri smokinli Cumhuriyet Bayramı balolarını yasaklayıp, Çevre Sokak’taki Genel Merkez binasında çay saatleri düzenlemek olmuştu. Gecekonduda yaşayan insanların CHP Genel Merkezi’ne ilk girişi böyle başlamıştı. CHP seçkinci tavrından vazgeçecek mi, geçmeyecek mi, buna karar vermeli
CHP, dar gelirli kesimlere Londra’dan bulunan kredilerin mi yoksa vergiyi gelir dağılımdaki eşitsizliği giderme aracı olarak kullanacağının müjdesini mi vermeli? Avrupa Birliği’nde gelirden alınan vergi yüzde 65, dolaylı vergi yüzde 35. Türkiye’de tablo bunun tam tersi.
CHP, neoliberal politikaların izleyicisi olup, patates-soğan fiyatıyla iktidara gelmeyi mi umacak, yoksa farklı şeyler mi söyleyecek?
Küresel salgın sırasında gördük ki gıdada tedarik zincirinin kırılmaması gerekiyor ve bu bir ulusal güvenlik meselesi. Tarım nüfusu bu kadara aşağılara düşünce topraklar ve meralar boş kalır. Rusya-Ukrayna savaşında gördük ki Hindistan’dan tahıl ihracatını yasakladığında parası olan ülkeler bile buğday bulmakta güçlük çekti. İnsanlar emirle köye dönmez ama köylere şehirde bulunan hastane-okul gibi donatılar eklenirse bir ters göç başlayabilir. Bu, deprem bekleyen İstanbul’un nüfusunun azaltılması için de fayda sağlar. CHP’nin arşivinde 1973 yılında yayımlanan Köy-Kent Projesi duruyordur. CHP’nin tarım politikasına karar vermesi, tarım ile bilimi birleştirme konusunda adım atıp atmayacağına karar vermesi gerekir.
Türkiye’de özel okullaşma oranı her sene daha da artıyor. CHP, eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacak ya da bunun için uğraşacak mı, ona da karar vermeli. Sadece öğretim verilen okullara eğitim nasıl döner, öğretmen kalitesi nasıl yükseltilir, en çok sorunumuz olan alanda CHP farklı ne söyleyecek?
Sadece genel başkan değiştirmek, bu olmadı, şimdi de bunu deneyelim demekle ya da Atatürkçülerin oyları cepte biz “yetmez ama evetçilerle” bir başka ideolojinin peşinden gidelim, küreselci olalım diyerek de iktidar olunmuyor. CHP, “genel başkan kim olmalı”dan önce ideolojisinin ne olduğuna karar vermeli. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu CHP ile Irak ve Suriye politikalarında neredeyse ABD çizgisine gelen Kılıçdaroğlu CHP’si aynı CHP değil. O yüzden CHP genel başkan seçmek yerine önce yönünü belirlemeli.
Rakamlar ve Sağlık’taki soygun
Koroner BT anjiyografi, kalp sağlığı açısından önemli bir görüntüleme yöntemi.
Hemen her yerde aynı marka makine ve her yerde aynı ilaç kullanılıyor.
İstanbul’da özel bir hastanenin 28 bin liraya yaptığı bu işlemi, 5 kilometre çap içerisinde yer alan bir başka görüntüleme merkezi 8 bin 500 liraya, 10 kilometre çap içerisinde yer alan bir başka görüntüleme merkezi 4 bin 500 liraya yapıyor.
Türkiye’de sağlık sigortası primleri uçup gitti diye şikâyet ediyoruz ama özel hastanelerin bindiği dalı kestiklerini de görmezden gelemeyiz.
Kirada ve okul ücretlerinde uygulanan zam tavanı olmasa da, en azından, aynı makine ya da aynı ilaçla yapılan görüntüleme gibi işlemlerde bir tavan fiyat belirlenmesinde fayda var.
PKK ölüm timi kurdu
Barzani’ye yakın bir istihbarat sitesinde gördüm başlıktaki bilgiyi.
Terör örgütü, sosyal medyada kendisini eleştiren, Gare ve çevresinde kalmasını istemeyen ve örgütten ayrılanları infaz etmek için bir tim oluşturmuş.
“Özel kuvvetler” dedikleri gruptan militanları oluşturduğu bu ölüm timi direkt Murat Karayılan’a bağlanmış ve infazları da onun talimatıyla yapacakmış.
İşin bizi alakadar eden kısmını yazayım, terör örgütü askeri alanda yediği darbelerin ardından umudunu seçimlere bağlamıştı ama orada da işler umdukları gibi gitmedi. Şimdi çıkış yolu olarak HDP’yi Türk soluyla iş birliğinden vazgeçmiş, çevre hassasiyetleri, vs. değil sadece Kürt siyaseti yapan bir partiye döndürmeye çalışıyorlar. Aynı anda sahadaki başarısızlığı da geçmişte örneklerini gördüğümüz şekilde, “ihanet” sürecine bağlayıp, silah zoruyla Kandil otoritesini sağlamlaştıracaklar.
Sonuç olarak, terör örgütü zor durumdan çıkmak adına bir kez daha Kürt kökenli insanların kanını dökecek.