Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Son bir haftadır PKK’nın propaganda sitelerini, Irak’ın kuzeyinde Barzani Ailesi’ne yakın olan siteleri ve parasını ilgili ülkelerin dışişleri bakanlıklarının verdiği Amerika’nın Sesi, Almanya’nın Sesi, BBC Türkçe gibi kaynakları takip ediyorum.

Önce Avrupa’da yaşayan ve terörün sona ermesi umuduna karşı açıklama yapanlara bakalım:

Doç. Dr. Ekrem Önen’den başlayayım: 1982’de yani daha PKK ilk terör eylemini gerçekleştirmeden önce Sovyetler Birliği’ne gitmiş birisi.

Uzun zamandır İsveç Kültür Bakanlığı’nda çalışıyor.

Haberin Devamı

Karabağ Savaşı’nda Şuşa gibi bugün Azerbaycan sınırlarında olan yerlerin “Kızıl Kürdistan” toprağı olduğunu söyleyip, Kürtler için tarihi fırsat doğdu açıklamalarıyla dikkatimi çekmişti.

Yeni sürece dair Barzani Yönetimi’nin yayın organı Rudaw TV’de konuştu: “Türkiye kontrolünde olmayan PKK’yi ortadan kaldırmak istiyor. PKK’yı Abdullah Öcalan’ın kontrolü altına almak istiyorlar” dedi. Bu İsveç devlet memuru doçentin konuşmasında ciddi bir çelişki var.

Bir yandan “Batı bastırdığı için Türkiye bu noktaya geldi” deyip sonra da süreci Türkiye’nin bir oyunu gibi sunmak tutarlı değil.

★★★

Almanya’nın Sesi Türkçe Servisi, Türkiye ile problemi olduğunu herkesin bildiği bir yapıdır, tekrar anlatmama gerek yok.

Batı’nın kucağında savaş tamtamları çalmak…

Sürece dair DW Türkçe Servisi’nin görüşlerine başvurduğu isimlerden birisi Rawest Araştırma Direktörü Roj Girasun olmuş.

Burada bir parantez açayım, Rawest, PKK’ya yakın medya kuruluşları tarafından oldukça ağır eleştiriler yöneltilen bir yapı.

Yeni Yaşam Gazetesi’nde bu sene yayımlanan ve “Rawest nerede duruyor” başlıklı yazıdan alıntı yapıyorum:

“…Örneğin Rawest’in son araştırmasının başlığı “Kürt meselesi ve Selahattin Demirtaş”tır. Sanki Kürtlerin Selahattin Demirtaş gibi bir sorunu varmış gibi yansıtılmış. Bu büyük bir yalan ve çarpıtmadır. Şüphesiz Selahattin Demirtaş’ın ya da başkalarının sorunları olabilir, mücadele pratiklerinin doğruluğu ya da yanlışlığı ele alınıp tartışılabilir. Ama Kürt halkının böyle bir sorunu yoktur. Böyle bir gündemi de yoktur...”

Konu netleştiğine göre Rawest Araştırma Direktörü Roj Girasun’un, Almanya’nın Sesi sayfasındaki söyledikleri şöyle:

Haberin Devamı

“Girasun’a göre bugün itibariyle kamuoyuna yansıyan bazı ifadelerden görünen örgütte Öcalan’a karşı yeni bir direnç gelişebileceği yönünde. PKK’nın Öcalan’ın çağrısına karşılık vermeyebileceğini düşünenler, sosyal medyada KCK Eş Başkanı Cemil Bayık’ın 2015’teki bir röportajındaki sözlerini paylaşıyor. Pratiği yürüten biziz. Pratikten biz sorumluyuz. Apo sorumlu değil. Apo oradan ne hareketi ne de pratiği yürütebilir. Bu konularda bir karar da veremez. Silahlı güçlerin yurt dışına çekilmesi kararını ancak biz veririz. Ne HDP ne de Apo verebilir. Böyle bir çağrı olursa bunun kararını biz veririz.”

DW Türkçe Servisi’nde yayımlanmasına şaşırmadığım ama araya giren bir cümleye çok şaşırdığım bir başka röportaj daha buldum: ABD merkezli Dış Politika Araştırma Enstitüsü’nün Başkanı Aaron Stein, süreci havuca benzetmiş, başarıya ulaşmasının çok zor olduğunu vs. anlatmış.

Bunlar beklenen cümleler ama tahminen gözden kaçan cümle şu: “...Çünkü PKK çok şiddet yanlısı, çok militan, söylediklerini okuduğunuzda da ne kadar tutarsız olduklarını görüyorsunuz.”

Haberin Devamı

★★★

Terör örgütünün propaganda sitesinde sadece DEM’den bir-iki ismin açıklamasına yer verilmiş, geri kalanında dil aynı dil.

Barzani’nin yayın organı terör örgütünün Suriye kolunun başındaki Mazlum Abdi’yi bu sıralar çok sık konuşturuyor.

Geçmişte en büyük rakipleri Bafıl Talabani’yle olan diyalogundan dolayı Abdi’ye de çok mesafeli davranırlardı, şimdi o mesafe pek yok.

O haberde Mazlum Abdi, bir yandan Türkiye’nin hedefi Özerk Yönetimi yok etmek derken diğer yandan TUSAŞ saldırganlarının Suriye’den gelmediklerini iddia ediyor, “Türkiye ile diyalogumuz sürüyor” diyor.

Yine Rudaw’da mikrofon uzatılan bir başka isim de “Özerk Yönetim’e” bağlı Demokratik Suriye Meclisi Danışma Bürosu Eş başkanı Riyad Dirar.

Dirar’ın açıklama yaptığı yer Belçika’nın ve AB’nin başkenti Brüksel. Suriye’deki duruma dair bir konferans neden orada düzenleniyor, bu işin bütçesini acaba kim karşılıyor sorularını bırakıp röportaja bakalım. Dirar Türkiye’ye katil diyor, Brüksel’den uluslararası topluma Türkiye’ye baskı yapması çağrısında bulunuyor.

Gariptir Dicle Üniversitesi’ndeki fakülte açılışlarını bile uzun uzadıya haber yapan Amerika’nın Sesi bu kez düşük tondan gidiyor, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin açıklamalarına dair sokak röportajını Gaziantep’te yapmışlar, Diyarbakır’da değil.

★★★

Tüm bunları alt alta topladığımız zaman Türkiye’de atılan adımlar belli ki bir yerleri rahatsız etmiş.

İster bozulan ezber deyin ister Batı’nın kucağında “mücadele” konforunu kaybetme riski, çıkan sesler ilerlemeye, sorunu çözmeye yönelik değil. Bunlar kişisel konfor alanlarını kaybetme endişesi mi yoksa Batı’dan telkinlerle mi kurulan cümleler ileride göreceğiz.

TUSAŞ’taki terör eyleminin ardından Türk Silahlı Kuvvetleri ve MİT’in operasyonları Ankara’nın atacağı adımların aslında el uzatmak olduğunu, elleri yukarıya kaldırıp teslim olma gibi bir seçeneğin olmadığını gösteriyor.

Batı açısından durum anlaşılabilir, binlerce canı ve milyarlarca doları harcatarak Türkiye’yi güçsüz kılacak bir kartı kaybetmek istemezler.

Anlaşılması güç olan, ağzından barış lafını düşürmeyenlerin halen çatışma ortamının devamı için cümleler kurmaları.