Türkiye’de ilk korona-virüs aşısı 11 Ocak’ta yapıldı.
Geçen 133 günde 28 milyon 65 bin aşı yapıldı yani günde ortalama 211 bin kişi aşılandı.
Bizim günlük aşılama rekorumuz 400 binli rakamlarda, ABD’de 4 milyon 100 bin, Almanya’da 1 milyon 350 bin, İngiltere’de 711 bin 156 kişi bir günde aşılandı.
Türkiye’nin aşılama kapasitesini bugüne kadar aile hekimleri ve hastaneler üzerinden hesaplamıştık.
Gelecek ve direkt 30 milyon kişiye uygulanacağı söylenen Pfizer-BioNTech aşısı soğuk zincirle saklanıp depolandığı için sadece bazı hastanelerde uygulanabiliyor.
20 bin civarında aile hekim merkezi devreden çıkınca geriye hastanelerde kurulu 20 bin civarı aşılama merkezi kalıyor.
Otuz milyon doz aşının hastanelerdeki 20 bin aşı noktasından uygulanması oldukça fazla zaman alabilir.
Türkiye günde bir milyon doz aşı yapsa, 30 milyon doz aşı bir ayda uygulanabilir. Günlük 200 bin doz ortalamasıyla devam edersek, aşılama için 60 gün geçer ki bu da ağustos ayına ulaşacağız demektir.
Sağlık Bakanlığı ve çok yorgun olan sağlık emekçileri için şimdi de aşı uygulaması sınavı başlayacak.
O yükü bir an önce hafifletmek gerekiyor zira ağustos ayı sağlık personelinin 3. doz hatırlatma aşısını olması gereken zaman. Eylülde okulların, ekimde üniversitelerin açılacağını düşünecek olursak işin zorluğu daha da artacak.
Bu işten çıkabilmek için ne yapıp edip, soğuk zincire bir formül bulmak, sürece aile hekimleri ve belki eczaneleri de dâhil etmek gerekecek.
Deniz Naki, kokain, hümanizm
Türkiye’de Amedspor’da forma giyen bir futbolcu vardı, adı Deniz Naki’ydi hatırladınız mı?
Futbol-siyaset ilişkini, birden çok kere terör örgütüne yakın sözler üzerinden kurdu, birden çok kere ceza aldı.
En son futboldan ömür boyu men edildi ve “İnsanlar ölürken sessiz kalamazdım” açıklamasıyla Almanya’ya döndü.
Deniz Naki bugünlerde Almanya’da da gündemde.
Aachen Eyalet Mahkemesi, Deniz Naki ve çeşitli kişiler hakkında Bahoz adlı bir çete kurmaktan dava açtı.
İddianamede, Deniz Naki’ye 8 ayrı suçlama yönetildi. Bu suçlamalar arasında bir kafede kokain satmak da var, haraç almak, araba kundaklamak, topluca adam yaralamak da.
İşin ilginci, iddianamede yer alan suç tarihlerinin bazıları, Deniz Naki’nin Türkiye’de ahlak ve vicdana dair sorular yönettiği 2018 senesine ait olması.
Alman yargı makamlarına göre, Deniz Naki’nin de kurucularından biri olduğu Bahoz adlı çete 2016 yılında kurulmuş.
Yani Deniz Naki’nin aynı zamanda Türkiye’de forma giydiği yıllarda.
Hümanizm üzerine cümleler kurmak güzeldir de, kokainin insanı zehirlerken etnik kimliğine bakmadığını unutmamak gerekiyor.
4 Haziran’da başlayacak yargılama sürecinde Deniz Naki bu kez ne tür cümleler kuracak acaba?
Gizli servisler kimi, nasıl kullanır?
Gizli servisler, mafya yapılanmalarını zaman zaman kendi amaçları için kullanırlar.
Lucky Luciano, 2. Dünya Savaşı sırasında CIA destek verir, yardım eder, karşılığında özgürlüğünü elde edip, Sicilya’da mafya gruplarının yeniden doğuşunu sağlar.
Vietnam Savaşı sırasında CIA’nın oluşturduğu 30 bin kişilik Laos ordusuna eleman ve para sağlayan Laos eroin kaçakçılarıdır.
İtalya’da uyuşturucu ticaretinden 1975 yılında tutuklanan Ronald Stark, CIA tarafından, bir NATO Üssü’nden ülke dışına kaçırılır.
Nikaragua, Afganistan, Myanmar... daha bir sürü örnek sıralamak mümkün.
Gizli servisler organize suç dünyasından faydalanırken, bu dünyanın temsilcileri de rahat hareket etme, gerektiğinde yeni kimlik ve yaşam oluşturma şansını kullanırlar.
Gizli servisler sadece mafya gruplarını değil terör organizasyonlarını da kullanırlar.
The Guardian gazetesi, 2006 yılında oldukça ilginç bir analiz habere yer verdi.
O haberde 1980 ve 1990’lı yıllarda İngiltere’ye giren eroinin yüzde 90’ını kontrol eden Abdullah Baybaşin’in PKK ile kurduğu ortaklığın sağladığı imkânlar anlatıldı.
İyi de gizli servisler ve ABD kendi ülkesinde uyuşturucuyla mücadele ediyor, burada çelişki yok mu diye soranlar çıkabilir.
Doğru ama bazen mafya bazen de terör gruplarının uyuşturucu ticaretinden sağladıkları gelirlerle ABD’nin amacına uyan operasyonları yapması işlerine geliyor.
Hatırlayın, 1980’lerde ambargoyu delip İran’a silah satılmasının sebebi Nikaragua’daki kirli savaşın finansmanıydı.
Bunları bilmeden gündeme göre mantığa uygun üçgenler kurmak genellikle hatalı sonuçlara ulaşmanızı sağlar.