Dabbe: Bir cin vakası
Ankaralı Ceyda T.'nin hayatı kocası Sinan ve kızları Burcu ile birlikte bedensiz bir varlığın saldırısıyla bir anda cehenneme döner. Ne yapacağını şaşıran aile evlerine kamera yerleştirerek ne olup, bittiğini anlamaya çalışır. Günler geçtikçe yaşanan garip olaylar içinden çıkılamaz bir hal alır.
Tam bir fiyasko
'Dabbe' ve 'Semum' filmleriyle tanınan Hasan Karacadağ'ın son filmi 'Dabbe: Bir Cin Vakası', maalesef yine ilk iki filmde olduğu gibi hayal kırıklığı yaratıyor. Baştan aşağıya tutarsızlıklarla dolu filmi oyuncular da kurtaramıyor. Bir türlü inandırıcı olamayan, iki lafı bir araya getiremeyen karakterlerle gerçeklik havada kalıyor. Senaryo ise baştan aşağıya 'Paranolmal Aktivite' serisinden araksiyon, pardon esinlenme. (Ankaralı Ceyda T. deyince biz de yiyiyoruz.) Bir de bunun üstüne yönetmen Karacadağ filminin araksiyon olandan daha iyi olduğunu iddia ediyor. Herhalde kendisi paralel bir evrende yaşıyor!
Filmin en saçma bölümünü dünyada ilk defa gerçek cin kayıtlarının kullanıldığının iddia edildiği görüntüler oluşturuyor. Pazarlama yapmak için böyle bir taktik uygulandığı aşikar... Cinlerin işi gücü yok da kameraya el sallayacaklar. Hasan Ağabey için rol
Lockout uzayda geçen bir kovalamacayı görsel efektlerle izleyiciye gerilim dolu sahnelerle taşıyor.
LOCKOUT-İSYAN
2079'da geçen filmde“MS Bir” dünyadan getirilmiş en tehlikeli 500 suçlunun bulunduğu yüksek güvenlikli bir hapishanedir.
A.B.D. Başkanı’nın kızı Emilie Warnock (Maggie Grace) bir görevi yerine getirmek üzere istasyona gönderilir. Ancak MS Bir'e adım atması ile birlikte büyük bir isyanın ortasında kalır. Emilie ve ''MS Bir''mürettebatı mahkumlar tarafından esir alınır. Başkan Warnock kurtarma operasyonu için Ajan Snow'u (Guy Pierce) MS Bir’e gönderir.
Hollywood'a kafa tutulmaz!
Klasik bir hikayeyi konu alan Lockout, fransız yapımı bir bilim kurgu-gerilim filmi. İsyan'ı diğerlerinden ayıran tek fark uzayda geçen bir kovalamaca olması. Bilimkurgu kısa film türündeki 'Prey Alone' ile internette izleyicilerin gönlünü kazanan İrlandalı yönetmenler James Mather ve Stephen St. Leger ilk filmlerinde ne iyi ne de kötü bir iş çıkarmışlar. Böylece heyecanlı, gerilimli ancak konusuyla sonunda ne olacağına kestirebileceğiniz ortalama bir yapım çıkmış.
Aksiyonu bol Lockout'ta görsel efektler bazı sahnelerde çok gerçekçi olamıyor çünkü bir Hollywood yapımı değil. Her ne kadar kurgusu
Para çekmek için bir bankanın ATM şubesine giren üç arkadaşın başından geçen korkunç olayları anlatan
'ATM' gerilimin tavan yaptığı ve küçücük bir mekânda izleyeni hiç sıkmayan bir yapım...
Yeni yıl partisinden eve dönerken para çekmek için bir ATM kulübesine giren David,(Brian Geraghty), Emily(Alice Eve) veCorey(Josh Peck)gizemli bir adamın kendilerini izlediğini fark eder. Yüzü dahi görünmeyen adamın hırsız olabileceğinden şüphelenen üç arkadaş dışarı çıkmakta tereddüt eder. Hayatta kalabilmek için ATM'nin kapısında onları bekleyen esrarengiz adamla kovalamaca oynamaktan başka seçenekleri yoktur.
Mantık hataları mantıklı
Bir insan ATM'den para çekerken başına ne gelebilir? Tabii ki parasını çaldırır diyorsanız büyük bir hata yaparsınız çünkü bu hafta vizyona giren ATM, rutin olarak yapılan bu işin insanların başına nasıl bir bela açabileceğini gözler önüne seriyor. Başarılı bir anlatım diline sahip ATM'yi izlerken yavaş yavaş geriliyorsunuz. Dört tarafı camlarla kaplı, tek giriş ve çıkış kapısı bulunan mekânda öyle şeyler yaşanıyor ki etkilenmemek elde değil. (ATM'de su baskını tam bir akıl işi olmuş.)
İyi bir senaryoya sahip filmde mantık hataları da yok değil.
The Amazing Spider-Man
Küçük bir çocukken annesi ve babası tarafından terk edilen Peter Parker (Andrew Garfield), Ben Amca (Martin Sheen) ve May Teyze (Sally Field) tarafından büyütülür. Öğrenim gördüğü okulunda ve çevresinde pek de sevilmeyen Parker'ın hayatındaki tek aşkı Gwen Stacy(Emma Stone)'dir. İki genç birbirlerini deliler gibi sevmektedir. Ancak Peter Parker'ın aklını sürekli anne ve babasının neden ortadan kaybolduğu kurcalamaktadır. Ailesinin izini sürmeye çalışan Parker, bir anda kendisini Oscorp'ta bulur. Babasının eski ortağı Dr. Curt Connors'la tanışarak(Rhys Ifans) kendisi ve ailesi hakkında sorular sormaya başlar. Ancak, Parker'ı kötü bir sürpriz beklemektedir. Dr. Conners bir kertenkeledir...
Sahneler hayran bırakıyor
Son yıllarda girdiği senaryo krizinden bir türlü çıkamayan Hollywood, daha üzerinden 10 yıl geçmeden üç serilik 'Örümcek Adam'ı yeniden çekerek, yine günü kurtarıyor. Bu kez yeni bir oyuncu ve yeni bir hikâyeyle yola çıkan 'İnanılmaz Örümcek Adam' acıklı hikâyesiyle Küçük Emrah filmlerini aratmıyor. (O bir süper kahraman da olsa aynı zamanda yetim. Bütün sorunlar ve kötü adamlar onu buluyor!)
Filmin en başarı anlarını Örümcek Adam'ın gözünden verilen
7'den 70'e herkes tarafından çok sevilen Buz Devri'nin dördüncü bölümü 'Kıtalar ayrılıyor' komik espirileri, heyecanlı sahneleri ve muhteşem görüntüleriyle bitmesini hiç istemeyeceğiniz eğlenceli bir animasyon... Ice Age:
Continental Drift
2002 yılında başlayan ve izleyen herkesi kendisine hayran bırakan 'Buz devri'nin son macerasında eski dostlarımız Manny, Diego ve Sid kıtaların ayrılmasıyla büyük değişimin tam ortasında kalıyor. Bu değişimde sevdiklerinden ayrı kalan kahramanlarımız her ne pahasına olursa olsun geri dönmek için büyük bir maceraya atılıyor...
Son yıllarda 7'den 70'e herkes tarafından çok beğenilen Buz Devri'nin dördüncü bölümü 'Kıtalar ayrılıyor'
heyecanları sahneleri ve muhteşem görüntüleriyle eğlenceli bir animasyon. Espiriler tam anlamıyla on numara. Gülmekten yanaklarınız ve karnınız ağrıya bilir. Sıkılmadan izlenen animasyonun bitmesini hiç istemiyorsunuz. Animasyonda Karayip Korsanları(Buzdan gemi ve korsan hayvanlar), Matrix 3 ve daha birçok filme göndermeler bulunuyor. Özellelikle Matrix 3 göndermesi çok yaratıcı olmuş. (Fırtınaya yakalanan kahramanlarımız bulutların üstüne çıkarak güneşli havayı ve bir gökkuşağını görürler. Aynı, Neo'nun bulutların üzerine
Pornografik görüntülerle erotizmin tavan yaptığı ‘Piranha 3DD' akıl dışı senaryosu ile dikkat çekiyor.
Beyazperdeyi kana bulayacak yapım kürtajı yasaklama kampanyasının tanıtım filmi gibi...
Piranha 3DD
2 milyon yıl önce nesli tükendiği sanılan bir piranha türünün Victoria gölünde yaptığı katliamın üzerinden bir yıl geçmiştir. Yaşanan vahşet unutulmamışken tamamı yok olduğu sanılan piranhalar Victoria gölüne aquapark açılması ile yeniden ortaya çıkar. Göle eğlenmek için gelenleri kötü bir sürpriz beklemektedir.
Kürtaj yasaklama kampanyası gibi!
İlk filmin izinden giden 'Piranha 3DD' yine bol kanlı, erotik sahneler içeriyor. Hatta bazen görüntüler pornografinin sınırına dayanıyor. Bu saçma sapan senaryoyu izletebilmek için ne yazık ki kadınlar figür olarak kullanılıyor. 'Piranha 3DD' bikinili ya da üstsüz kızlarla ucuzca pazarlanmaya çalışılıyor.
Film, sıcak yaz günlerinin yaşandığı bu günlerde plaj ve havuza gitmek istemeyenler için çok iyi bir alternatif!(Üç boyutlu görüntülerle suyu adeta teninizde hissediyorsunuz) Film kürtaj yasağını savunanların imdadına da Hızır gibi yetişiyor.
Göle giren genç bir çiftin sevişme sahnesi ne akılla ne de beyazperdenin estetiğiyle bağdaşıyor.
Kalbini kırdığı bir kadın tarafından lanetlenerek bir vampire dönüşen genç bir adamın başından geçenleri
komik bir dille anlatan 'Karanlık Gölgeler' Tim Burton hayranlarının kaçırmaması gereken bir yapım...
Dark Shadows- Karanlık Gölgeler
1750 yılında, Joshua ve Naomi Collins küçük oğulları Barnabas'la(Johnny Depp) birlikte yeni bir hayat kurmak üzere İngiltere'den Amerika'ya gelip, bir kıyı kentine taşınır. Aradan geçen 20 yılda Barnabas iflah olmaz bir playboy’a dönüşür. Josette DuPres (Bella Heathcote)adındaki bir güzele âşık olur ama aynı zamanda Angelique Bouchard adındaki bir kadının da (Eva Green)kalbini kırmıştır. Kıskanç bir cadı olan Angelique, genç Josette'yi öldürür Barnabas’ı da vampir yapar ve bir tabutun içine hapsedip gömer. Toprak altında tabutta kilitli kalan Barnabas iki asır sonra tesadüfler sonucu özgürlüğüne kavuşur. Ve kendini 1972 yılının dünyasında bulur.
'Tam bir Burton şahaseri'
Yönetmen Tim Burton, başını Johnny Depp, Michelle Pfeiffer ve Helena Bonham Carter'ın çektiği yıldız oyunculardan oluşan bir kadroyla 1966-1971 yılları arasında Amerika'da kült klasik dizi haline gelen 'Dark Shadows-Karanlık Gölgeler'i beyaz perdeye taşıdı. Baştan sona komedi
The Divide-Mahşer günü
Büyük bir patlamanın New York'u yerle bir etmesinin ardından, birbirlerini hiç tanımayan bir grup insan bir binanın zemin katına sığınır. Ne olduğunu anlamaya çalışırlarken su ve yiyecek kıtlığı baş gösterir. Grup bir yandan hayatta kalma mücadelesi verir diğer yandan psikolojik bir savaşın içine girer. Uzun bir süre kapalı yerde kalmanın verdiği baskı ve 'her şeyin yok olduğu' düşüncesi kimilerinde psikolojik bozukluklara neden olur. Artık sığınakta gücü elinde tutan, yaşamı da elinde tutar. Böylece hayatlarını kurtarmak için sığındıkları zemin kat, tam bir cehenneme dönüşür.
Tanrıyı oynayan insanlar
Büyük bir patlamadan sonra hayatta kalmayı başaran bir grup insanın başından geçen olayları çok çarpıcı bir şekilde anlatan 'Mahşer Günü' herkesin kolay kolay izleyemeyeceği bir yapım. Şiddet ve cinsellik bazı sahnelerde çok sertleşiyor. Patlamadan sonra sığınağa yardım için gelenlerin zamanla Tanrı'yı oynamaları çok etkileyici çünkü insanoğlunun en büyük zayıflığını ortaya çıkarıyor. Ancak, film baştan aşağıya mantık hataları ve soru işaretleriyle dolu. (Patlama nasıl oldu? Bombayı kim patlattı? Nükleer bir patlamanın etkileri neden görülmüyor?)
Etki