Devrim muhafızlarından kaçan 6 Amerikalıyı İran'dan çıkarmak için harekete geçen CIA, sahte bilim kurgu filmi 'Argo'yu çekmeye başlar
'Bir devleti devlet yapan vatandaşıdır. Vatandaşı olmayan devlet ruhsuz bir bedene benzer."
4 Kasım 1979'da, İran devriminin en sıcak döneminde, militanlar Tahran'daki Birleşik Devletler Büyük Elçilik binasına girip 52 Amerikalı'yı rehin alır. Bu kargaşanın arasında altı Amerikalı kaçmayı başarır ve Kanada Büyükelçisi'nin evine sığınır. Yakalanmaları ve öldürülmeleri an meselesidir. CIA uzmanı olan Tony Mendez (Ben Affleck) onları kurtarmak için çok riskli bir plan yapar. Hoolywood'un yolunu tutan Mendez, 'Argo' adlı bilim kurgu filmi çekmek için harekete geçer. Böylece büyükelçinin evinde saklanan altı Amerikalı, İran'da film çekiyor gibi görünecek ve çekimler bittiği için de ülkelerine geri dönebilecektir. Kâğıt üzerinde iyi bir fikir gibi görünen plan, uygulamada birçok soruna yol açar. Acaba, Tony Mendez başarılı olacak mıdır?
Egosunu bir yenerse
Gerçek olaylara dayanan 'Argo', yıllarca gizli kalmış İran rehine krizinin perde arkasını anlatıyor. Baştan sona heyecanla izlenen filmde, bir ülkenin vatandaşlarına verdiği değer de gözler önüne
'Alacakaranlık Efsanesi'nin finalinde Hollywood, 80'li yıllardaki Hülya Avşar ve Tolga
Savacı'nın sevişme sahnelerini birebir kopyalayarak büyük bir hırsızlığa imza attı!
Kızı Renesmee'yi doğurduktan sonra hayatta kalmak için eşi Edward(Robert Pattinson) tarafından vampir haline dönüştürülen Bella(Kristen Stewart), çok da yabancı olmadığı yeni yaşamına alışmaya çalışır. Edward'tan avlanmayı ve içindeki bitmek tükenmek bilmeyen susuzluğuna nasıl hâkim olacağını öğrenir. Ancak, Bella kızı Renesmee için çok endişelidir. Çünkü Volturiler küçük çocukların vampirleştirilmesinin yasalara aykırı olduğunu söyleyerek Renesmee'yi öldürmek için harekete geçer. Bella ve Edward kızlarının bir ölümlü olduğunu ve insan olarak doğduğunu diğer vampir klanlarına açıklayarak yaklaşan Volturilere karşı küçük de olsa bir ordu hazırlamaya başlar.
Hülya gibi sevişiyorlar!
2008 yılında başlayan macera maalesef destansı bir finale sahip değil. Tüm film boyunca büyük bir savaşa hazırlanıyorsunuz ancak hevesiniz kursağınızda kalıyor. Öyle basit sahneler var ki, en dandik vampir filmleri bile bundan daha iyi. Senaryo ve yönetmenlik neredeyse sıfır. Varsa yoksa Edward ve Bella'nın öpüşmeleri ve
Sessiz Tepe: Karabasan 3D
Heather Mason(Adelaide Clemensve) ve babası her zaman karşılarına çıkan tehlikeli güçlerden kaçarak hayatlarına devam etmektedirler. Heather hiçbir zaman kaçak yaşama sebeplerini ve karşılaştıkları tehlikelere bir türlü anlam veremez. On sekizinci doğum gününde gördüğü korkunç rüyalar ve babasının ortadan kaybolmasıyla aslında sandığı insan olmadığını öğrenir. Bu gerçek onu sonsuza dek hapsetmek isteyen, dehşet dolu Silent Hill kasabasına sürükler.
Gerilim dolu kasaba
Devam filmlerinin en büyük sorunu, üzerlerine yapışan 'Öncekini ezip, geçme' klişesinden bir türlü kurtulamayıp, ortaya eli yüzü düzgün bir iş çıkaramamalarıdır. Böyle olunca da büyük bir beklentiyle sinemaya gidenler yine büyük bir hayak kırıklığı yaşar. Ancak, 'Sessiz Tepe: Karabasan'da aynı durum söz konusu bile olmuyor. Video oyunundan birebir sahnelerin yer aldığı film, yine gerilim ve gizem dolu. İlk filmi görmeyenler, ikincisinden hiçbir şey anlamam diye korkmasın. Senaryo oldukça basit. Kendinizi zorlamadan 'Sessiz Tepe'yi 3D farkıyla izliyorsunuz. Sinemaseverleri müthiş bir gerilimin içine çeken ve korkutmayı başaran filmi fanları kaçırmasın.
Skyfall
Dünyayı her türlü felaketten kurtaran 007 James Bond(Daniel Craig) İngilizlerin meşhur istihbarat örgütü 'MI6' saldırıya uğrayınca hemen harekete geçiyor. Adrenalin dolu filmde Bond yine maceradan maceraya koşarak, izleyenleri kendine hayran bırakıyor. 'Casino Royale' ve 'Quantum of Solace'dan sonra üçüncü kez James Bond karakterine hayat veren Daniel Craig, yine çok karizmatik. Köprülerden düşüyor, çatılarda motosikletle geziyor, parçalanan bir tren vagonuna hareket halindeyken atlıyor...(Hele bir metro sahnesi var, Nicolas Cage'nin başrolünü oynadığı 'Kehanet' filmindeki kadar etkileyici.)
Vizyona girmeden suyunu çıkardık
Dünya sinema tarihine en uzun soluklu serisi 50'nci yılını kutlarken bakın biz Türkiye'de neleri tartışıyoruz:
-Filmin bazı sahneleri İstanbul, Adana ve Fethiye'de çekildi. Ama daha ilk fragman yayımlanınca Türkiye'de kızılca kıyamet koptu. Neymiş efendim fragmanda Türkiye'de çekilen sahneler yokmuş. Çekimlerde nasıl ortalığı ayağa kaldırdıysak, filmin fragmanlarının tamamı ortaya çıkmadan yine açtık ağzımızı yumduk gözümüzü. Allahtan ikinci fragman yayımlanınca yüzümüz güldü!(Bu haberler yayımlanınca 25.5.2012'de bu köşeden şunu yazmıştım: Bir kere
"Hayatlarımız, tercihlerimiz bize olası bir yön sunar. Ve bu yönle sonsuzluğa ulaşırız."
Cloud Atlas- Bulut Atlası
1850 yılında Pasifik seyahatine çıkan Amerikalı Adam Ewing'in yolculuğu, 1931 yılında meteliksiz bir müzisyenin Belçika'daki yaşam mücadelesi, 1975 yılında Kaliforniya'da nükleer bir santraldeki cinayetleri ve yolsuzlukları araştıran gazeteci Luisa Rey, 21. yüzyıl İngilteresinde huzurevindeki bir yayıncının dramı, geleceğin Koresinde idama mahkûm edilen klon Sonmi-451'in hayatı ve kıyamet sonrası Hawai'de ilkel kabile hayatı yaşayan bir topluluk...
Altı farklı öyküyü iç içe anlatan film geçmiş, günümüz ve geleceğin birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunu; hayatta yapılan iyilik ve kötülüklerin tüm dünyayı etkilediğini destansı bir şekilde sinemaseverlere anlatıyor.
'Büyük sözlü büyük hikâye'
David Mitchell'in aynı adlı romanından uyarlanan 'Bulut Atlası', 1999 yılında vizyona girdiğinde sinema dünyasını baştan aşağıya değiştiren Matrix'le özünde büyük benzerlikler taşıyor. Yaşadığımız dünyanın bir bilgisayar programı olduğunu ve gördüğümüz her şeyin gerçekliğini sorgulayan Matrix'e karşı
"Hayatlarımız bize ait değil, bizler başkalarına bağlıyız, geçmişle
Düşük bütçeli korku serisi Paranormal Activity'nin 4'üncü bölümü izleyenleri korkutmayı başararak yine uykusuz bırakıyor
Paranormal Activity 4
Paranormal Activity 2'de Katie erkek arkadaşı Micah, kız kardeşi Kristi ve onun kocasını öldürdükten sonra çocukları Hunter'ı(şimdiki adı Robbie) da alarak ortadan kaybolmuştu. Serinin yeni filminde cinayetlerin ve kaçırmanın üzerinden beş yıl geçmiştir. Annesiyle yaşayan Alice'in mükemmel hayatı mahallelerine Katie ve Robbie'nin taşınmasıyla paranormal olaylar da kaldığı yerden devam eder.
Uykusuz geceler başladı
Serinin ilk filminden beri devam eden paranormal olaylar serinin dördüncü bölümünde de sinemaseverleri etkilemeyi başarıyor. Yine yavaş yavaş yükselen gerilim, kalbinizin hızla atmasına ve yer yer korkmamak için gözlerinizin kapanmasına neden oluyor. Bu kez genç bir kızın hayatından yaşanan doğa üstü olayları bir laptop yardımıyla izliyoruz. Teknolojinin tüm nimetlerini sonuna kadar kullanan 'Paranormal Activity 4' iyi bir devam hikâyesiyle uykusuz gecelerin de habercisi. Çünkü filmdeki sahneler aklınıza geldiğinde ya bedensiz bir varlığın odanızda olduğu hissine kapılıyorsunuz ya da bir kişi yorganın altından ayaklarınızı tutarsa ne
Turgut Özakman'ın "Diriliş" adlı romanından beyaz perdeye aktarılan 'Çanakkale
1915' Türk milletinin eşsiz kahramanlıklarını çarpıcı bir dille anlatıyor...
Çanakkale 1915
1915 yılında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasındaki deniz ve kara savaşlarını konu alan 'Çanakkale 1915' gerçekçi sahneleri, akıcı hikâyesi ve izleyenleri can evinden vuran müzikleriyle baştan aşağıya etkileyici bir film. "Çılgın Türkler" ve "Cumhuriyet" kitaplarıyla milyonlarca okuyucuya ulaşan yazar Turgut Özakman'ın "Diriliş" adlı romanından beyaz perdeye aktarılan 'Çanakkale 1915' Türk milletinin eşsiz kahramanlıklarını çarpıcı bir dille anlatıyor.
Tarih kitaplarında okuduğumuz Çanakkale destanı adeta gözlerinizin önünde yeniden canlanıyor. 275 kiloluk top mermilerini sırtında taşıyan Seyit Ali Onbaşı, tüfeğinin mekanizması bozulunca eline aldığı bir kürekle İngiliz askerlerinin üzerine hücum eden Bigalı Mehmet Çavuş ve "Ben size taarruz etmeyi değil ölmeyi emrediyorum" diyen Mustafa Kemal Paşa...
İşte seyrine doyum olmayan, tüylerinizi diken diken eden "bizimkiler tarihi film yapamıyor" sözünü yerle bir eden bir film. Yönetmen Yeşim Sezgin'i yürekten kutluyorum böyle büyük
Tatil için geldiği İstanbul'da ailesini kaçıranları tek tek avlayan emekli ajan Mills, 'Taken 2'de tarihi kentin altını üstüne getiriyor
TAKEN 2-Takip İstanbul
TAKEN 1'de uluslararası beyaz kadın ticareti yapan bir şebekenin elinden kızı Kim'i(Maggie Grace) kurtaran Emekli CIA ajanı Bryan Mills'ın(Liam Neeson) peşini intikam bırakmaz. Suç şebekesinden birçok insanı öldüren Mills'i kurbanlardan birinin babası adım adım izler. Eski karısı Lenore(Famke Janssen)ve kızıyla İstanbul'a tatil için gelen Mills'i kötü bir sürpriz beklemektedir. Kentin tarihi ve turistik mekânlarını gezmek isteyen ailenin tüm planları ajan Mills'in karısının kaçırılmasıyla suya düşer. Kızı ve karısıyla duygusal bağını henüz düzeltebilmiş olan Mills ailesine yönelik bu tehditi ortadan kaldırmak için İstanbul'un altını üstüne getirir.
Karizması çizildi!
Serinin ilk filmi vizyona girdiğinde Bryan Mills kızını kaçıranlara telefonda şunları söyleyerek 'Taken' felsefesinin temelini atmıştı:
"Kim olduğunu bilmiyorum. Ne istediğini de. Fidye peşindeysen bil ki hiç param yok. Ama sahip olduğum ve kimsede göremeyeceğin güçlerim var; uzun kariyerim boyunca edindiğim yeteneklerim. Senin gibi insanların kabusu olmamı