Önceki akşam, Hasan Cemal’in gazetecilikte 40. yılını kutlamak amacıyla eşi Ayşe tarafından düzenlenen sürpriz partiye gitmek üzere evden çıkmaya hazırlanırken Meral (Tamer) telefon etti, Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) kapatılmasıyla ilgili kararın açıklanmakta olduğunu söyledi. Hemen televizyonu açtım ve Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın, almış oldukları kararla ilgili açıklamalarını izlemeye başladım.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın kapatma kararıyla ilgili olarak medyaya yaptığı açıklamayı izlerken, ekranın alt bölümünde akmakta olan haber başlıklarına takıldı gözüm. Bir başlık özellikle dikkatimi çekti ve havalara sıçrattı beni: Türkiye ekonomisinin 2010’da umulandan daha hızlı büyüyebileceğini belirten Merrill Lynch adlı kriz gazisi kuruluşun çokbilmiş yetkilisi şöyle demiş: “Türkiye İkinci bir Brezilya olabilir.”
Türkiye’ye yabancı gazıHaydi şapkalar havaya. Futbolda “İkinci Brezilya” olamadık, gelecek yıl Güney Afrika’da yapılacak Dünya Kupası’na bile katılamıyoruz ama ekonomide mutlaka “İkinci Brezilya” olacağız. Türkiye ekonomisinin ne kadar iyi yolda olduğunu ve 2010’da nasıl harikalar yaratacağını vurgulayan uluslararası kuruluşlar birbirini izliyor son günlerde. Kredi notumuz da yükseltildi. Uluslararası sermaye karar verdi, kendi kehanetini gerçekleştirmek için elinden geleni yapacak ve Türkiye’yi mutlaka “İkinci Brezilya” haline getirecek bu gidişle.
Brezilya ile aramızda küçük bazı farklar var tabii ama siz bunlara takmayın kafayı. Örneğin, 2009 yılında Türkiye ekonomisi küçülme rekorları kırarken Brezilya ekonomisi krizi küçülmeden atlatabilmiş. Biz 10 milyar doları bulursak memnun olacağız, Brezilya’ya giren doğrudan yatırım sermayesi 40 milyar doları aşacak. Brezilya’da gelecek yıl yapılacak seçimde görevi kendi belirlediği adaya devretmeye hazırlanan Başkan Lula, 300 milyar dolarlık altyapı yatırımı programını tamamlamaya çalışıyor. Evet böyle küçük farklar var ama bütün bunlar ayrıntı, Türkiye mutlaka “İkinci Brezilya” olacak. DTP’nin kapatılması falan vız gelir bize.
Siyaset ekonomiyi etkilerOlaya biraz daha gerçekçi bir gözle bakarsak, DTP’nin kapatılması sonrasında Türkiye’de yaşanacak gelişmelerin ekonomideki gelişmeleri etkileyeceğini söyleyebiliriz. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ün dün yaptığı ilk açıklama gerilimi tırmandırma eğiliminde olmadıkları izlenimi verdiyse de kapanma kararına giden süreçte, farklı siyasi parti ve odakların, farklı siyasi amaçlarla sergilemiş olduğu davranışlar, bundan sonra yaşanacaklar konusunda tahmin yapmayı zorlaştırıyor.
Kiminle nereden nereye?
Farklı işlerde çalıştıktan sonra gazetecilikte karar kılmamda başrolü oynamış olan kişi Hasan Cemal’dir. Hasan’ın meslekteki 40. yılını tamamlaması nedeniyle düzenlenen gecede, birkaç saat önce DTP’nin kapatılması haberini sunmuş olan Banu Güven’e takıldım, “Bakalım daha kaç parti kapatacaksın ekranda”, dedim.
Hasan Cemal’in meslekteki 40 yılını kapsayan sürede başından geçenleri, birlikte çalıştığı kişilerin tanıklığı ile anlatan Kırk Yıllık Gazeteci: Hasan Cemal adlı kitaba ve kutlama gecesinde bulunanlara bakarken, bu 40 yıl içinde kapıldığımız umutları, yaşadığımız heyecanları ve düş kırıklıklarını düşündüm. Hasan’ın kendi yolculuğunun da ortaya koyduğu gibi, Türkiye için, dünya için, sömürülen ve ezilenler için farklı umutlara kapılmış, belli dönemlerde belli görüşlerin
ateşli savunucusu olmuştuk. Bu umutları gerçekleştirmek isterken hapse düşenler de oldu aramızda.
Son 40 yıl içinde dünyada ve Türkiye’de yaşanan büyük değişim, çoğumuzun dünyaya ve Türkiye’ye bakışını da değiştirdi doğal olarak. Geçmişte ateşli savunucusu olduğumuz görüşler ve pozisyonlar şimdi anlamsız hatta komik gelebiliyor bizlere. Bu arada değişim sürüyor. Belki bugün savunduğumuz görüşler de yarın anlamsız görünebilir kimimize.