Küresel ekonomide ve piyasalarda kötü haber yağmuru geçen hafta da devam etti. Yazının içindeki çerçeveli kutuya bir göz atarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
Evet, bir kez daha yazıma iç kapayıcı bir cümleyle başlamak zorunda kaldım. Keşke kötü haber yağmurunun artık sonuna gelindiğini, küresel ekonomideki kötüye gidişin dibe vurduğunu yazabilseydim.
Krizin dibe vurduğunu yazabilmek kuşkusuz benim de özlemim ama ne yazık ki bu özlemi henüz gideremiyorum, çünkü bir yandan kötü haber yağmuru şiddetlenerek sürüyor, diğer yandan ciddiye aldığım yetkililerin, uzmanların, ekonomistlerin değerlendirmelerine bakınca, krizin sonunu müjdelemek için hiç acele etmemem gerektiğini anlıyorum.
Dip sarhoşu olanlar
Kötü haber trafiğinin böylesine yoğun olduğu, beklentilerin kötü habere odaklandığı bir ortamda, küresel ekonomideki ya da Türkiye ekonomisindeki olumlu sayılabilecek bir gelişmeyi yakalayıp öne çıkarmanın dayanılmaz bir çekiciliği var. Umutsuzluk ortamında biri çıkıp, bir değişkendeki geçici düzelmeye bakarak “Krizin dibi göründü” deyince herkes kulak kabartıyor. Kötü haber yağmuruna yol açan fırtınalı resmin bütününü göremeyenlerin, bu tür sinyallere bakarak “Krizin dibi göründü” aldatmacasına kanması da mümkün olabiliyor.
Yaklaşık bir yıldan beri sık sık bu oyunu oynayan ve insanları dibi bulma sarhoşluğuna sürükleyenler var. Biraz da onların etkisiyle “Yılın ikinci yarısında işler açılır” masalına inananlar hiç de az değil. Ucuz bir şarapla kafayı bulup geçici bir iyimserlik dalgasına kapılmak istiyorsanız onları izlemeye devam edin.
Dibi bulmak önemli
Bugünkü gibi büyük krizlerin yaşandığı dönemlerde krizin dip noktasını yakalama çabası aslında önemli bir iş. Günün birinde bu krizin de dibe vurduğu noktaya gelinecek elbette ve bunu öngörebilenler, tıpkı krizi öngörebilenlerin şimdi olduğu gibi, “meşhur” olacaklar. Onları izleyenler de büyük para kazanma şansını elde edecek. Önemli olan, palavracı iyimserlerle, büyük resimdeki kırılma noktalarını görebilen gerçekçi analistleri ayırt edebilmek. Bu arada hisse senedi borsalarındaki dipten dönüşün reel ekonomideki dönüşten belli bir süre önce olabileceğini de hesaba katmak gerekiyor.
Kötü haber yağmurunun iri taneleri
- ABD ekonomisinin 2008’in son çeyreğinde % 3.8 değil, % 6.2 küçüldüğü açıklandı.
- ABD’de konut fiyatları düşmeye devam etti, tüketici güveni çöktü.
- ABD’de kurtarılmaya çalışılan banka ve şirketlerin zararları daha da arttı.
- Citi Group üçüncü defa kurtarıldı ve hisse fiyatı % 39 düştü.
- ABD borsaları şubat ayını yeni bir inişi tetikleyecek sınıra yaklaşarak kapattı.
- Geniş bazlı S&P 500 endeksi 1996 sonundaki düzeyine geriledi.
- Japonya’nın ihracatı ocakta % 46, sanayi üretimi % 21 düştü.
- Rusya’da ekonominin ocak 2008’den ocak 2009’a % 8.8 küçüldüğü açıklandı.
- Euro alanı ülkelerinde Ekonomik Durum Algılaması endeksi rekor düşüş kaydetti.
Türkiye’ye Doğu Avrupa gölgesi
Uluslararası finans piyasaları Türkiye’yi uzun süre Latin Amerika ülkeleriyle aynı kümede yer alan bir ülke olarak değerlendirdi. 1980’lerin başından itibaren Meksika, Brezilya, Arjantin gibi ülkelerle benzer sorunları paylaşan bir ülke olarak görüldü Türkiye ve zaman zaman bunun zararını da gördü. Brezilya ya da Arjantin krize girince gözler Türkiye’ye çevrildi, Türkiye’nin risk primi de yükseldi.
Türkiye 2001 krizi sonrasında geçirdiği dönüşümle farklı bir noktaya gelip bir de Avrupa Birliği (AB) ile bütünleşme yolunda adımlar atınca, Latin Amerika ülkeleriyle eşleşmekten kurtuldu. Artık AB çapasına sarılmış olan Avrupa’nın “yükselen ülkeleri” arasında anılıyordu Türkiye. Ortada bir “başarı öyküsü” vardı ve Türkiye de bunun bir parçasıydı.
Tunca Bengin
İsrail teröründe neredesiniz?
23 Aralık 2024
Abdullah Karakuş
‘Benim teröristim iyi’ çıkmazı
23 Aralık 2024
Hakkı Öcal
Suriye’de barışı önlemenin yolu: YPG’yi korumak
23 Aralık 2024
Eren Aka
Belediyelerin borç tartışması bitmiyor!
23 Aralık 2024
R.Hakan Kırkoğlu
2025 size ne getirecek? Yengeç | Jüpiter ile şans ve bolluk sizinle olacak
23 Aralık 2024