Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İş dünyamızın önde gelen isimlerinden Can Paker, ortaokul ve liseden sınıf arkadaşım.  Her karşılaşmamızda benim karamsarlığımla dalga geçen Can, geçen akşam bir konserde karşılaştığımızda ilginç bir itirafta bulundu, “Seni artık karamsar değil gerçekçi olarak görmeye başladım, ama seni okuduktan sonra hemen iyimser yorum yapan birilerini okuyup moralimi düzeltiyorum”, dedi.
Ekonomideki ya da mali piyasalardaki zafiyetleri ve kırılma noktalarını öngörmeye çalışmak “karamsar” sayılmaya yetiyorsa evet, ben karamsarım. Açıkça söyleyeyim, bu anlamda karamsar sayılmak, gerçekleşmeyecek iyimser öngörülerde bulunarak insanları yanıltmak ve avutmaktan çok daha iyi bence.
Öte yandan, insanların ekonomiyle ilgili iyimser bir şeyler duyma ihtiyacının, özellikle kriz dönemlerinde fena halde arttığının da farkındayım. 

İşler açılır mı?

Son günlerde farklı ortamlarda karşılaştığım, farklı kesimlerden insanların, tabii kaçınılmaz ilk soru olan “Dolar ne olur?” sorusundan sonra, biraz da umutla gözlerimin içine bakarak sordukları soru şu: “İşler yakında açılır mı, kriz bitiyor mu?” Hemen ardından işini kaybeden ya da aylardır iş bulamayan bir yakınından söz ediyor çoğu kişi, derdine derman arıyor. Bunlar arasında, Amerika’da iyi üniversitelerden mezun olup şimdi iş bulamayan gençlerin yakınları da var.
İnsanların bir umut ışığına sarılma ihtiyacı duyduğu ortamda onlara umut verecek bir şeyler söylemeyi ben de istiyorum ama o an için onları avutacak bir şeyler söylemenin yanıltıcı olabileceğini düşününce laflar boğazıma takılıyor, “Merak etmeyin, kriz bitiyor,  yakında işler açılır” müjdesini veremiyorum.

İşsize umut yok

Bu noktada şu ayrımı yapmak çok önemli: Küresel krizin mali piyasaları komaya sokan aşamasının geride kalmakta olduğu yolundaki işaretlerin çoğalması, dipten dönüşü fırsata dönüştürme hevesindeki piyasa oyuncularına, borsa - faiz ekseninde kâr fırsatı kovalayanlara güzel fırsatlar sunabilir, nitekim sunuyor da. Ancak ekonomide, işini kaybeden ya da iş bulamayan, hazırdan yiyerek ayakta kalmaya çalışan geniş kesimi ilgilendiren bir rahatlamadan söz etmek için çok erken.
Bir kere, küresel ekonomideki küçülmeyle ilgili beklentilerin hâlâ daha iyiye değil, daha kötüye gittiğini bu hafta açıklanacak IMF tahminleri gösterecek. ABD bankalarının açıkladıkları kâr rakamlarına dayandırılan iyimserlik de pek inandırıcı gelmiyor bana. Kimilerinin iddia ettiği gibi, borsalardaki yükselişi dipten dönüşün sinyali olarak kabul etsek bile bu, küresel işsizlikteki artışın süreceği gerçeğini değiştirmiyor.
İşsizlik verilerini en yakından izleyen Betam’ın (Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi) bulguları da, Türkiye’deki işsizliğin,  “çığ gibi büyümekte olduğunu” ortaya koyuyor. Betam’a göre halen % 15.5 olan genel işsizlik oranı 2012’de % 18.6’ya, halen % 19.0 olan tarım dışı işsizlik oranı da 2012’de % 22.6’ya yükselecek. Bu ortamda “Kriz bitiyor, işler açılır” demek doğru mu acaba?