Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye 2001 krizine doğru sürüklenirken hükümetin iş alemiyle ve diğer kesimlerle bir araya gelerek felaketi önleyecek bir mutabakat zemini oluşturması için yoğun çaba harcayanların başında, o dönemde İstanbul Sanayi Odası Başkanı olan Hüsamettin Kavi geliyordu. Kavi, o görevden ayrıldıktan sonra da, hükümetle farklı toplum kesimleri arasındaki diyalogun kurumsallaşmasını sağlayacak adımların önemini vurguladı her karşılaşmamızda.
Hüsamettin Bey’in, Başbakan Erdoğan ile İstanbul iş dünyasının önemli isimlerini bir araya getiren yemeğe katıldığını öğrenince izlenimlerini almak istedim. Başbakan’ın iş alemiyle diyalog kurma ve fikir alışverişinde bulunma niyeti samimi miydi ona göre? Böyle bir diyalogdan olumlu sonuçlar çıkması beklenebilir miydi? Yoksa Sayın Başbakan ve ekonomiyle ilgili bakanları, iş adamlarıyla uyum içinde olduklarını göstermek için mi katılmıştı bu yemeğe?

Umut veren tutum
Başbakan Erdoğan ile çok geniş yelpazede farklı sorunları kapsayan samimi bir sohbet yaptıklarını anlatan Kavi, Başbakan’ın iş dünyasıyla diyalog kurma ve fikir alışverişinde bulunma çabasını samimi bulduğunu söyledi. Kavi’ye göre, ekonomiden sorumlu bakan olarak Ekonomik Koordinasyon Konseyi’nin (EKK) Başkanı olan Ali Babacan da, bu fikir alışverişinin EKK zemininde de sürebileceğinin sinyalini vermişti o akşam.
Başbakan Erdoğan’la yenen yemekte ortaya çıkan tabloyla ve Sayın Başbakan’ın genel tavrıyla ilgili olarak farklı kaynaklardan edindiğim bilgiler de Kavi’nin izlenimini doğruluyor.
Sayın Başbakan ve çevresi, küresel krizin tırmandığı süreçte takınılan tavrın, benimsenen söylemin iyi sonuç vermediğini kabul etme noktasına geldi galiba. Hemen tüm kesimlere karşı tavır almanın, “Kriz bizi etkilemez” demenin, tutarlı bir bütünsel program ortaya koymamanın ve gerekli önlemleri zamanında almamanın yalnızca ülkeye değil, iktidar partisine de bir bedel ödeteceği nihayet anlaşıldıysa yarın için daha umutlu olabiliriz.

Yeni yol haritası
Gerçekten öyleyse ve çıkmaz yoldan vazgeçilip krizden çıkışı kolaylaştıracak bir yola girilecekse, bu yolda atılması gereken öncelikli adımlar konusunda öneriler ortaya koymanın zamanıdır. TEPAV Direktörü Güven Sak’ın 23 Mayıs tarihli Referans gazetesindeki yazısında ortaya koyduğu önerilerden yola çıkarak şöyle bir sıralama yapabiliriz;
-  Ekonomiye dış kaynak girişini artıracak adımlar.
-  Bankaları daha fazla kredi kullandırmaya özendirecek adımlar. Bu çerçevede Kredi Garanti Fonu’na işlerlik kazandırılması önem taşıyor.
-  Kamuda ciddi biçimde bozulmaya başlayan mali disiplini yeniden sağlayacak adımlar.
-  İç talebi canlandıracak adımlar. “Kriz varsa çare var” kampanyasını da bu çerçevede düşünmek gerekiyor.
IMF ile anlaşmanın yapılması da bu çerçeveyi destekleyecek bir adım olabilir. Burada önemli olan şey, hükümetin çıkmaz yoldan çıkıp doğru yola dönme niyetinin samimi olması, tutarlı bir program ortaya koyması ve bu yöndeki arayışlara herkesin iyi niyetle katkıda bulunması.