Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bayram sabahı okunacak bir yazıda, yeni bir “kriz” olasılığından söz etmenin alemi var mı Allah aşkına? Voltaire’in tam 250 yıl önce yazdığı Candide romanında yaratmış olduğu Dr. Pangloss karakteri gibi davranıp, en olumsuz koşullarda bile iyimser olunabileceğini kanıtlayamaz mıyım ben de?

Dubai şoku yeni krizi tetikler mi

Bu sorulardan birincisine “yok”, ikincisine “evet” cevabını verebilmek için inanın hayli çaba harcadım bu yazıyı yazmadan önce. Bir bayram günü sabahında, İstanbul’un tenhalaşan sokaklarında avare dolaşmanın keyfini, Boğaz’ın havasını teneffüs edebilmenin, martılara kulak vermenin ayrıcalığını anlatarak pekâlâ bitirebilirdim bu yazıyı.
Hemen bayram öncesinde Dubai’den gelen haberleri duymamış olsaydım belki başarabilirdim bunu ama olmadı. Şeyh Muhammed el Maktum’un Dubai’de gerçekleştirmeye çalıştığı 1001 Gece Masalı’nın acıklı bir drama dönüşmekte olduğunu duyunca olayın içinde buldum kendimi. Bu olayın küresel krizi yeni bir aşamaya sıçratması olasılığının farkına varınca da ister istemez bu yazı çıktı ortaya.

Neden şok?
Dubai’de devletin sahip olduğu Dubai World holding şirketiyle ona bağlı olan gayrimenkul şirketi Nakheel’in hafta ortasında bir açıklama yaparak borç ödemelerinin 30 Mayıs 2010’a kadar askıya alındığını bildirmesi, dünya piyasalarında şok etkisi yaptı. Bu yılı ciddi kazançlarla kapatmaya hazırlanan başlıca borsalarda düşüşler yaşandı, ‘Yükselen Pazar’ borsaları da düşüşten nasibini aldı.
Olayın piyasalarda böylesine büyük bir şok yaratmasının nedeni, Dubai’nin borç ödemelerini aksatmadan bu işin içinden çıkacağına inanılmış olmasıydı. Borç ödemelerinin askıya alındığının Kurban Bayramı’nın hemen öncesinde açıklanması piyasaları gafil avladı. Olayın duyulduğu anda Şeyh Muhammed’in bayram tatiline çıkmış olması da kötü niyet belirtisi olarak algılandı ve duyulan kuşkuları tırmandırdı.

Tehlike nerede?

Dubai şoku yeni krizi tetikler mi

Dubai şokunun küresel ekonomide ve finans sisteminde belirmeye başlamış olan krizden çıkma umudunu nasıl sarstığını en güzel analiz edenlerden biri, 950 milyar dolarlık bir yatırım portföyünü yöneten PIMCO’nun CEO’su Muhammed El Erian oldu. ABD’de NBC televizyonunun sorularını yanıtlayan El Erian’a göre bu yılın mart ayından itibaren borsalarda görülen yükselişin başlıca nedeni, faizlerin çok düştüğü ortamda getiri arayan paranın başka gidecek yer bulamamasıydı. Parayı hisse senetlerinin yarattığı cazibe “çekmemiş”, yaratılmış olan muazzam miktardaki likiditenin bir bölümü seçeneksiz kaldığı için hisse senetlerine doğru “itilmişti”. ABD örneğinde sisteme pompalanan para reel ekonomiye gideceğine borsalara yönelmiş ve borsalardaki tırmanış reel ekonomideki canlanmanın çok önüne geçmişti.

Risk algısı
El Erian’a göre, bu koşullarda hisse senetlerine yönelen ve borsaları tırmandıranlar aslında almış oldukları riskin farkındaydı ve küresel sistemdeki risk algılamasını artıracak gelişmelere karşı çok duyarlıydı. Dubai şoku işte bu nedenle ortalığı karıştırdı. En az 80 milyar dolar borcu bulunan Dubai’nin borç ödemelerini askıya aldığını ilan etmesi, “sistemdeki risk algılamasını yeniden sıçratabilecek olay” olarak algılandı. Bu olayın tetiklediği tepkiler borsalarda ciddi bir düzeltmeye yol açabilir ve reel ekonomiye henüz yeterince yansımamış olan toparlanma umudunu zedeleyebilirdi.

Bizi etkiler mi?
Öte yandan Dubai’nin borç ödemelerini askıya alma kararı genel olarak risk algılamasını etkilediği için gözlerin bir anda yeniden Yükselen Pazar’lara ve borç ödeme riski yüksek görülen Yunanistan ve Macaristan gibi AB üyesi ülkelere çevrilmesine yol açtı. Bu bağlamda zaman zaman bütçe açıkları büyüyen Türkiye’nin adının da telaffuz edildiği görülüyor.
Batı ile aşık atmaya ve dünyanın zenginlerini çekecek bir cennet yaratmaya çalışırken ülkesini iflasın eşiğine getiren Muhammed el Maktum’un yarattığı şok sonunda bizi de olumsuz etkilerse buna fazla şaşmamak gerekecek.