Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yıllar önce, öğrenci olarak Manchester’da bulunduğum dönemde, güneşe hasret kalmanın ne demek olduğunu anlamıştım. İngiltere’nin bu görmüş geçirmiş kentinde, güneşli bir günün keyfine varabilmek için bazen haftalarca beklemek gerekiyordu.
Bu uzun bekleyişin sonunda güneş açtığında ise pek çok kimsenin, havanın soğuk olmasına aldırmadan, üstündekileri atıp parklarda güneşlenmeye başladığı görülüyordu. Bazen bu keyif kısa sürüyor ve güneşi kapatan bulutların getirdiği yağmur damlaları bu özlenen keyfin yarıda kalmasına neden oluyordu.
Geçen hafta başta ABD borsaları olmak üzere başlıca hisse senedi borsalarında “güneşli” havanın kendini göstermesi ve kayda değer fiyat artışları yaşanması, Manchester günlerini hatırlattı bana. Borsalardaki “güneşli hava” görme özlemi o kadar artmıştı ki, uzun süredir güneşe hasret kalmış olan ve yerlerde sürünen bazı ABD bankalarının hisselerinde başlayan tırmanış bir anda hemen tüm borsaları etkileyen bir dalgaya dönüştü.

Yükseliş başladı mı?
Aslında durumları hâlâ çok kritik olan Citigroup ve Bank of America gibi bankaların, bu yılın ilk iki ayında iyi kâr ettiklerini açıklaması, bu dalgayı tetiklemeye yetti.
Geçen haftaya damgasını vuran yükselişe bakarak nicedir beklenen anın geldiğini düşünenler, hemen ortaya çıkıp, borsalarda “ayı pazarı”nın, yani düşüş döneminin bittiğini ilan ediverdiler.
Onların sabırsızlığını anlamak mümkün ama küresel ekonomideki “hava koşulları” hakkında biraz daha derinlemesine bilgi sahibi olanlar, güneşin bir an için kendini göstermesine bakıp havaların düzeldiğini sananları uyarıyor, “ Hemen soyunup dökünmeyin, fena halde ıslanabilirsiniz”, diyorlar.
Bu uyarının başlıca nedeni, halen yaşanmakta olan krizin, öncekilere benzemeyen özelliklerinin öne çıkması. Finans sistemine ve sistemin kurumlarına karşı duyulan güvenin temelden çöküşü, varlık ve servet kayıplarının muazzam rakamlara varması (Asya Yatırım Bankası’nın tahminine göre 50 trilyon dolar), sistemdeki çıkar çelişkilerinin etkili önlemlerin alınmasını zorlaştırması, krizin aşılmasının hayli zaman alacağını düşündüren faktörler.

Nelere bakmak lazım?
Bütün bunlara karşın, krizin dibe vurmasından belirli bir süre önce borsaların dibe vuracağını ve bunun da 2009’un bir noktasında gerçekleşebileceğini ileri sürenler var. O noktaya gelene dek “ayı şakası” denebilecek olan kısa süreli çıkışların ve o çıkışları izleyen düşüşlerin yaşanması beklenebilir. Bu süreç yaşanırken, ABD ekonomisinde krizden çıkışın sinyalini verebilecek olan kritik gelişmeler ya da göstergeler şunlar:
- Sistemdeki “toksik varlıklar” sorununa çözüm bulunması
- Bankaların yeniden kredi verebilir hale gelmesi
- Konut fiyatlarındaki düşüşün dibe vurması
- Aşırı güven kaybı nedeniyle çok kısa vadeli para piyasası araçlarında parkeden 3.8 trilyon doların hisse senedi pazarına ve sisteme geri dönmesi
- Tüketimdeki düşüşün durması ve ölçülü de olsa artmaya başlaması
- Deflasyon tehdidinin hafiflemesi.