Davos’a ilk geldiğimde Asya krizi gündemdeydi. Ertesi yıl Rusya krizinin etkileri konuşuluyordu. Sonraki yıllarda borç krizi nedeniyle Davos gündemini işgal eden ülkeler arasında Brezilya ve Arjantin vardı. 2001’de Davos’ta o zaman IMF ikinci başkanı olan Stanley Fisher’e, bir ay sonra derin bir krize sürüklenecek olan Türkiye’nin durumunu sormuş ve kaçamak bir cevap almıştım.
Bu yıl Davos’ta gene borç sorunu gündemde. Forbes dergisinin kapak konusu “Küresel Borç Bombası”. The Banker dergisi de devlet borçlarını kapak konusu yapmış ve “Devlet Borçları Nasıl Temizlenecek?” sorusunu sormuş. Evet devlet borçlarının yarattığı sorunlar bir kez daha Davos gündeminde ama bu kez sorunu yaratan ülkelerin başında ABD, İngiltere, Japonya ve diğer zengin ülkeler geliyor.
Yeni kriz yaratır mı?
Dün Davos’ta CNBC TV tarafından düzenlenen oturumda yeni bir küresel krize yol açabilecek riskler tartışıldı. Bunlar arasında (1) Tırmanan ülke borçlarının yaratacağı riskler, (2) Yükselen ekonomik milliyetçilik ve korumacılık eğiliminin yaratacağı riskler ve (3) Devletin ekonomiye aşırı müdahalesinin yaratacağı riskler öne çıkarıldı. Her üç risk grubunun tartışılmasından sonra toplantıya katılanlar, elektronik oylamayla hangi riski daha çok önemsediklerini belirtti.
Oylama sonucunda salonda bulunanların yüzde 50.7’sinin borç sorununu, yüzde 37.3’ünün korumacılık tehdidini, yalnızca yüzde 12’sinin ise aşırı devlet müdahalesini en riskli bulduğu ortaya çıktı.
Başta ABD ve İngiltere olmak üzere zengin ülkelerin finans kesiminde patlayan krizin tam bir çöküşe yol açmasını önlemek için uygulamaya konan kurtarma operasyonları ve ekonomiyi canlandırma paketleri söz konusu ülkelerde devlet borcunu hızla tırmandırdı. Şimdi bu borcun nasıl ödeneceği konuşuluyor.
Dünkü tartışmada da vurgulandığı gibi, sorunun temelinde, bu borçların ancak halka yeni vergiler ve yükler getirerek ödenebileceği gerçeği var. Batı’nın zengin ülkeleri alışmadıkları bir durumla karşı karşıya ve bu acı gerçeği halka anlatmak hiç de kolay olmayacak. Başta Başkan Obama olmak üzere Batı’nın siyasetçilerini zor bir dönem bekliyor.
CEO’ların dünyası
Her yıl Davos’ta Dünya Ekonomik Forumu’nun açılışı öncesinde açıklanan ve uluslararası şirketlerin tepe yöneticilerinin beklentilerini ortaya koyan anketin bu yılki sonuçları, krize tam bir aymazlık içinde yakalanan küresel CEO’ların bu yıl geçen yıla göre çok daha iyimser olduğunu ortaya koydu. Ancak kriz öncesinden farklı olarak bu kez çok ihtiyatlı bir iyimserlik söz konusu.
Küresel şirketlerin CEO’ları ekonomideki düzelmenin kalıcılığı konusunda tereddütlü oldukları için, yeni yatırıma ve borca girmeden mevcut kapasiteyi daha iyi kullanmanın ve maliyetleri düşürerek kârlarını artırmanın arayışı içinde.
Bu araştırmayı gerçekleştiren PricewaterhouseCoopers şirketinin Başkanı Dennis Nally’ye, ankete katılan CEO’ların yükselen devlet borçlarını öncelikle bir risk olarak görüp görmediklerini sordum. Dennis Nally, bunun uzun vadede gündeme gelecek bir risk olduğu için CEO’ların risk sıralamasında öne çıkmadığını söyledi. CEO’lar gerçekten de farklı bir dünyada yaşıyor galiba.