Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye daha önce yaşanmış olaylardan ders çıkartma kapasitesinin çok düşük olduğu bir ülke. Umulan sonucu vermeyen bir yöntem yeniden kullanılabiliyor, felaketlere yol açan yanlışlar aynen tekrarlanabiliyor.
Türkiye’de seçmen desteğini arkasında hisseden iktidar partisi, ülkeyi tamamen kendi keyfine göre yönetebileceği yanılgısına kapılabiliyor.
Seçmen desteğinden umudunu kesmiş olan iktidar karşıtları ise seçmen desteğine sahip olan partiyi mahkeme kararıyla kapattırarak yeniden ülkenin hâkimi haline gelmenin hayaliyle yaşıyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) kapatılması için açılan dava bu hayalle yaşayanları umutlandırmış durumda. Oysa bu yöntem bundan önce defalarca denendi ve sonunda siyasal İslam kökeninden gelen AKP Türkiye’nin hâkim partisi haline geldi.

Haberin Devamı

Not artışı balonu
Şimdi mahkeme kararıyla AKP’den kurtulma umuduna kapılanlar geçmişten hiç ders almamış görünüyor. Girilen yol sonunda AKP’nin önünü açacak. Küresel ekonomideki kasırganın Türkiye’yi de etkileme ihtimalinin yükseldiği ortamda, yapacak fazla bir şeyleri olmadığı için milli gelirdeki istatistiksel artışla avunan ve Türkiye’nin kredi notunu artıracağı balonunu uçuran ekonomi yönetimi şimdi rahat bir nefes alacak. Bundan sonra olacakların sorumluluğunu üstünden atma fırsatını elde edecek.
Yargıtay Başsavcısı’nın cuma günü piyasalar kapandıktan sonra açıklanan girişimi olmasaydı ben de bu köşede kredi notu artışı beklemenin neden gerçekçi olmadığını anlatmaya, milli gelirin 650 milyar dolara yükseltilmesinin Türkiye’nin riskini fazla azaltmadığını göstermeye çalışacaktım.
Ekonomideki olası gelişmelerin ve bunların yaratacağı tepkilerin önümüzdeki dönemde iktidar partisine zor günler yaşatması bekleniyordu ve bunun ilk belirtileri de ortadaydı. Şimdi gündem değişti. AKP’den kurtulma umuduyla zil takıp oynayanlar, AKP’yi kapatma girişiminin aslında AKP’yi kurtarmaya yarayacağının farkında değil herhalde.

AKP’den kurtulma umudu mu AKP’yi kurtarma operasyonu mu

Goldman Sachs’a göre son revizyonla Türkiye’nin kişi başına GSYİH rakamı 2007 sonunda 9250 dolar olacak ve bu rakam Türkiye’yi Meksika, Rusya ve Brezilya gibi ülkelerle aynı gruba sokacak.

Haberin Devamı

Finans sistemi temelinden sarsılıyor, dolar desteksiz düşüyor

ABD ekonomisinde kontrolsüz çöküş

ABD’de zaafa düşen bankaları kurtarma ve finans sisteminde yaygın bir çöküşü önleme çabaları sisteme duyulan güvensizliği gidereceğine artırırken ekonomideki küçülmenin (resesyon) kaçınılmaz hale geldiği görülüyor. Bu gelişmeler karşısında bocalayan Bush yönetiminin ve ABD Merkez Bankası’nın (Fed) inandırıcılığını büyük ölçüde kaybettiği ortamda ABD dolarının değer kaybetmeye devam etmesi de bütün dünyada kaygıyla izleniyor.
Bankaların elinde bulunan ve “toksik madde” diye nitelenen mortgage kredilerine dayalı menkul kıymetleri Hazine kâğıtlarıyla takas ederek bankalara 235 milyar dolarlık bir rahatlama fırsatı yaratan ABD Merkez Bankası’nın (Fed) bu adımı borsalara bir günlük bir moral verdi ama temelinden sarsılan finans sistemindeki güven bunalımını gideremedi. Fed’in bu adımı attığı gün “hiçbir sorunu bulunmadığı” açıklanan Bear Stearns adlı ünlü yatırım bankasının üç gün sonra batma noktasına gelmesi ve sonuçta Fed aracılığıyla batmaktan kurtarılması sisteme karşı duyulan güvensizliği daha da artırdı. Şimdi herkes “Bundan sonra sırada kim var?” sorusunu soruyor.

Haberin Devamı

Resesyon gerçeği 
Son 20 yılda yaşanan gelişmeler sonucunda çok karmaşık bir yapıya bürünen finans sistemindeki çöküşü durdurmak ve büyük bankaların batmasını önlemek için tarihin en büyük likidite pompalama operasyonunu başlatan Fed’in bunu nereye kadar sürdürebileceği tartışılırken ABD ekonomisinin bir resesyon, yani küçülme sürecine girdiğini de aklı başında herkes kabul ediyor artık. ABD ekonomisinin resesyona girdiğini açıklama yetkisini elinde bulunduran National Bureau of Economic Research adlı kuruluşun başkanı olan ünlü ekonomist Martin Feldstein  de önceki gün yaptığı bir konuşmada “ABD ekonomisinin resesyona girmiş olduğuna inanıyorum, bu ABD ekonomisinin 2. Dünya Savaşı sonrasında yaşadığı en kötü resesyon olabilir”, dedi.
Büyük şirketlerin finansman yönetimini üstlenen CFO’ların (Chief Financial Officer) çoğunluğu da ABD’nin resesyona girdiğini düşünüyor. ABD’de yayımlanan CFO Magazine adlı derginin Duke Üniversitesi ile birlikte gerçekleştirdiği anketi yanıtlayan 475’i ABD’den, 205’i Avrupa’dan, 189’u Çin’den ve 204’ü diğer Asya ülkelerinden 1.073 CFO hayli karamsar bir tablo ortaya koymuş.

Parayı yönetenler karamsar
Küresel şirketlerin parasını yönetenler, ABD ekonomisindeki gelişmeleri ve olası yansımalarını özetle şöyle değerlendirmiş:
-  ABD’li CFO’ların % 72’si bir önceki çeyreğe göre daha karamsar, yalnızca % 8’i daha iyimser. Amerikalı CFO’ların % 75’i ABD ekonomisinin 2008’de resesyon yani küçülme yaşayacağını tahmin ediyor. ABD ekonomisindeki canlanmanın ancak 2009’da başlayabileceğini düşünenlerin oranı ise % 90’ı buluyor.
-  ABD’li CFO’ların % 74’ü Fed’in faiz indirimlerinin şirketlerinin durumuna hiçbir olumlu etki yapmadığına inanıyor.
-  Avrupalı CFO’ların % 60’ı bir önceki çeyreğe göre daha karamsar, % 10’u daha iyimser. Kendi ülkelerinin resesyonda olduğunu düşünen Avrupalı CFO’ların oranı % 24.
-  Asyalı CFO’lar arasında geçen döneme göre daha karamsar olanların oranı % 43, daha iyimser olanların oranı ise % 38. Kendi ülkeleriyle ilgili olarak çok karamsar olmayan Asyalı CFO’ların % 70’i ABD ekonomisinin resesyona girdiğini düşünüyor.
ABD’nin resesyona girmesinin küresel ekonomiyi nasıl etkileyeceği tartışılırken Fed’in banka sistemini desteklemek ve ekonomiyi canlandırmak için faiz oranlarını hızla aşağı çekmesi, zaten sallanmakta olan doları fena vurdu.

Doların çöküşünü borsa izler mi?
Dolar euro ve Japon yeni karşısındaki hızlı değer kaybı ihracata dayalı ekonomilere sahip Avrupa ülkelerinde ve Japonya’da kaygı yaratırken kimi piyasa uzmanları da çöküş sırasının ABD hisse senedi borsalarına geldiğini ileri sürüyor.
Onlara göre bugüne dek sınırlı düşüşler yaşayan hisse senedi piyasasında finans sektöründen başlayan ciddi düşüşler yaşanması olası. Bu arada borsanın önümüzdeki haftalarda ani bir patlama yapacağını ve Dow Jones endeksinde 1000 puanlık artış yaşanacağını ileri sürenler de var.

AKP’den kurtulma umudu mu AKP’yi kurtarma operasyonu mu
AKP’den kurtulma umudu mu AKP’yi kurtarma operasyonu mu

Dolar düşerken, altın ve petrol tırmanıyor

ABD ekonomisi resesyona sürüklenirken Fed’in peş peşe gelen faiz indirimleriyle tamamen desteksiz kalan ABD dolarının euro ve Japon yeni karşısındaki düşüşü ivme kazanarak sürüyor. Euro - dolar paritesi her gün yeni rekorlara tırmanırken Japon yeni de dolar karşısında 12 yıldan beri erişmediği değerlere erişti.
Doların hızlı değer kaybı sürerken dolardan kaçan paranın altına sığınması altın fiyatlarını da hızla tırmandırdı ve altının onsu ilk kez 1000 doları gördü. Dolar düşerken enflasyon tehdidinin artması da altına yatırımı özendiriyor ve fiyatı tırmandırıyor. Öte yandan dolardan kaçan paranın petrole yönelmesi petrol fiyatlarını da 110 dolarlık yeni bir rekora ulaştırdı.