Kolay değil; 26 futbolcusu gitmiş, 13 futbolcu gelmiş, bu yeni gelen futbolcuların da birçoğu hazırlık kampına katılmamış, kulüplerinde sorun yaşamışlar.
Gelenler yıldız futbolcular olsa da böyle bir kadroyu toparlayıp iyi futbol oynatarak, zirveye taşımak büyük bir başarı. Üstelik her hafta bütün kamuoyunda hocaya karşı arkası kesilmeyen bir karalama kampanyası yapıldı.
‘Bu maç, son maçı. Okan Buruk bu takıma iyi futbol oynatamaz’ gibi sözlerle devamlı teknik adamın motivasyonunu sıfırlama gayreti içinde olanlara rağmen Galatasaray elli bin taraftarını da arkasına alarak, ülke standartlarının üstünde oynayıp zoru başardı.
Şimdi futbolcular oynadığı futboldan keyif alıyor. Icardi gibi büyük yıldız yeniden doğdu. Bütün Avrupa’nın gözü üzerinde. Torreira, Oliveira, Rashica pırıl pırıl parlıyor. Çok sallantı geçiren, eleştirilen Kerem’in bile yıldızı pırıl pırıl parladı. Sol bekte Van Aanholt ve Dubois olmasına karşın hocanın telkinleri ve gayretiyle Emre Taşdemir ve Kazımcan hiç sırıtmadan bu iki yabancıdan formayı aldılar.
Ba
Okan Buruk’a hakikaten helal olsun. Dişiyle, tırnağıyla kazıyarak bir sürü problemlerle uğraşarak sonunda kazandı, Galatasaray’ı takım yaptı. Takımın içindeki uluslararası bütün yıldızlar kenetlendi. Kerem bile muhteşem dönüş yaptı. Kazımcan ve Barış Alper’i kazanarak yerli futbolcu havuzunu genişletti. Keşke Yunus da ‘pes’ demeyip bu havuzun içinde olsaydı.
Başakşehir çok iyi bir takım. Emre Belözoğlu harika bir hoca. Avrupa kupalarındaki başarılarından iyi bir takım oldukları belli. Böyle bir takımı kendi sahasında, hem de farklı yenmek kolay bir iş değil. Atılan goller ve direkten dönen iki top... Resmen futbolcular şov yaptı. Takım olarak sahanın her tarafına yayılıyorlar, birbirlerinin kademesine geçip çok az hata yapıyorlar. İkili mücadelelerin neredeyse tamamını kazanıyorlar. Fizik güçleri mükemmel. Bu yüzden de 90 dakika oyunun içinde kalıyorlar.
Okan Buruk yönetimindeki Galatasaray, mutlaka bir maçta patlayacaktı ama bu hangi karşılaşma olacak diye hakikaten merak ediyorduk. Sonunda dün gece bu gerçekleşti.
Galatasaray’ın hocası Okan Buruk bütün futbolcularına gözü gibi bakıyor. Aralarındaki diyalog da mükemmel. Formayı hak edene vermek için çok adaletli davranıyor. Sezon başı planlamasında hepimiz ve hoca, ‘Yunus sağ çizgide harikalar yaratır’ diye düşünüyorduk. Geçen sezon Adana Demirspor’daki performansının üzerine çıkacağı hesaplarını yaptık. Ama maalesef şimdi ne oldu bu çocuğa diyoruz!
8+3 kuralında yerli futbolcular çok kıymetli. Bu yüzden hala Yunus’un dönmesini heyecanla bekliyoruz. Hoca formayı rekabete açtı. Yunus’un Rashica ile rekabet etmesi gerekir. Rashica harikalar yaratırken, Yunus adeta futboldan koptu. Son Ofspor maçında gerçekten üzüldüm. Aklıma iki şey geliyor; Yunus ya büyük takım futbolcusu değil ya da ‘ben büyük futbolcuyum, yedek kalmam’ havasında. Hangisini düşünüyorsa bilmiyorum ama çok yanlış yolda. Bu performansıyla formayı alması mümkün değil. 34 yaşındaki Mata sahada kendini parçalarken, 24 yaşındaki
Galatasaray için illa ki kazanılması gereken bir maçtı. Kendi sahanda 50 bin taraftarın önünde oynuyorsun, tribünler rakip Beşiktaş’a baskı yapıyor. Hakem Halil Umut Meler adaletli düdük çalmaya uğraşıyor. İlk golü de buluyorsun. Bu ortamda sarı-kırmızılılar için iyi bir başlangıç oldu.
İlk yarı sahada iki takım da kıran kırana mücadele etti. Ama daha çok golü isteyen ve pozisyona giren taraf hep ev sahibi ekipti. Cim-Bom ilk yarı öyle harika bir futbol oynamadı. Hatalar da yaptı. Beşiktaş’ın attığı gole bakıyorum; Galatasaray gibi iyi futbolculardan kurulu bir takım öyle gol yememeli...
Siyah-beyazlıların en güçlü olduğu yanı kanatları... Sacha Boey, N’Koudou ile epey savaştı. Rakibine çok net pozisyonlara girme imkanı tanımadı. Rashica ile Barış Alper devamlı değişmeli oynayıp, Beşiktaş’ın iki bekini de bayağı hırpaladılar. Barış Alper, Kerem’in yerine oynadı. 65 dakika sahada kaldı, görevini de eksiksiz yaptı. Icardi’nin attığı ilk golün de asisti Barış’tan geldi.
Mertens gerçekten çok
Galatasaray’dan herkes daha farklı bir futbol bekliyor. Böyle düşünenlerle ben de aynı fikirdeyim ama bir gerçek var ki bunu da göz ardı edemeyiz... Tamam, transferlerin hepsi yıldız futbolcular. Yeni bir takıma geldiler, takım arkadaşlarıyla uyumları, ülkeye alışmaları belli bir zaman alıyor, bu da gayet normal.
Yine de büyük maçlarda, Trabzonspor ve Adana Demir deplasmanlarında sarı-kırmızılılar harika futbol oynadı. Alanyaspor karşısında ise ilk 30 dakika zirve yaptılar. Ama maalesef 30. dakikada Ali Palabıyık ‘Siz bu kadar iyi futbol oynayamazsınız’ diyerek maça müdahale etti! Karagümrük maçında ise mutlaka kazanılması gereken bir karşılaşma stresiyle futbolcular en az 20 gol pozisyonuna girdi fakat bunların ikisini değerlendirebildi. Icardi ve Mertens gibi yıldızlar kafa karışıklığından, stresten son vuruşlarda başarısız oldular.
Cumartesi akşamı Beşiktaş derbisi oynanacak. 50 bin Galatasaray taraftarının desteğiyle ben bütün yıldızların patlama yapacağını düşünüyorum. Icardi, İtalya’da gol kralı oldu. Gerçek kalitesini Alanya maçının
Galatasaray’ın kadrosuna baktığın zaman çok iyi yıldız futbolcular var. Bu yıldızların girdikleri gol pozisyonlarını kaliteleriyle değerlendirmeleri başlıca görevleridir. Karagümrük karşısında dün gece en az 10 kez yüzde yüz gol pozisyonuna girdiler ama son vuruşlarda ya kalecinin kucağına gitti, ya yavaş vurdular ya da topu auta attılar.
Düşünebiliyor musunuz, Icardili, Mertensli, Rashicalı, Keremli sarı-kırmızıların golünü sol bek oynayan Emre Taşdemir kaydetti. Daha sonradan oyuna giren Mata son bölümlerde net bir pozisyonu kaçırdı, ikinci kez fırsatını bulduğundaysa fileleri havalandırdı. Böyle olmaması lazım! Çünkü rakip 10 kişi, neticede iyi futbolcuları olsa da bir kişi eksik oynamak, hele Galatasaray’a karşı kolay bir iş değil. Sen bu durumda farkı artıramıyorsan derbi maçlarında, daha zor maçlarda büyük sıkıntı yaşarsın.
Oliveira kesinlikle iyi bir futbolcu, buna itirazım yok. Ama gol vuruşları rezalet. Arkadaşlarını topla buluşturduğundan daha fazla top ezdi. Tamam iyi niyetle koşup mücadele ediyor. Ne var ki bu yetmez, kıran kırana
Ben futbolumuzda hakemlerin hep adaletli karar vermesini isterim. Takım ismi önemli değil ama hakem doğru karar versin, biz futbolu konuşalım. Maalesef bunu yapamıyoruz. Galatasaray-Alanyaspor maçında gördüklerimiz inanın o kadar keyfimi kaçırdı ki...
Tribünlerde 47 bin taraftar var. Maç öncesi yapılan Cumhuriyet koreografisi, söylenen marşlarla insanlar tam bir şölen yaşadılar. Karşılaşma başladı, Galatasaray sezonun en tempolu ve baskılı oyununu oynadı, iki farkla öne geçti. Bu ana kadar Alanya’nın tek atağı yoktu. Tribünler coşmuş, statta ve televizyon başındakiler resmen bir şölen seyrediyorlar.
İşte bu esnada bir hakem haksız yere kırmızı kart göstererek oyuna nasıl müdahale eder ve bu bütün güzellikleri bir anda bitirir, bunu yaşadık. MHK, Galatasaray’a karşı antipatisi olan bir hakemi nasıl böyle bir maça tayin eder? Bu birinci sorum... Bilinçli mi yoksa bilinçsiz mi yapıldı, orasını bilmiyorum. Ama masum bir tayin olduğunu da düşünmüyorum. İkinci sorum; sahadan haksız yere bir futbolcuyu atmak bu kadar kolay mı? Ali
Elli bine yakın muhteşem taraftar maçtan önce 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için harika bir koreografi yaptılar. Bu dakikalarda herkes ağladı, marşlar söyledi... Böyle güzel bir ortamda mücadele başladı.Galatasaray, bütün hatlarıyla Alanyaspor kalesini adeta abluka altına aldı, 21 dakikada skoru 2-0’a getirdi. Sahanın her yerinde sarı-kırmızılı futbolcular baskı yaptı, rakibe nefes aldırmadı, Kerem eski günlerine döndüğünü gösterdi. Taraftar skor 2-0’a gelince de kendinden geçti. İlk yarım saatte Alanyaspor’un kaleye şutu yoktu. Ama 31. dakikada Boey’in gördüğü kırmızı kart oyunu, tribünleri başka bir boyuta taşıdı.
Bu dakikadan sonra resmen futbol, futbol olmaktan çıktı. Ben şimdi Ali Palabıyık’a soruyorum. Hakemlik hayatında hangi futbolcuya böyle bir kırmızı kart çıkardı. Orada karşılıklı bir mücadele vardı. Sarı kart olabilir, ama kırmızı kart ağırdı. Aklıma Alper Ulusoy’un Muslera’ya altı saniye kuralını uygulaması geldi. Bu da böyle bir kırmızı kart...
İnsanlar maça keyif almak, futbol izlemek