Şampiyonlar Ligi’ne galibiyetle başlamak için taraftar olsun, futbolcular olsun maçın ilk yarısında her şeyini ortaya koydu sarı-kırmızılılar. Ancak 6-7 net pozisyona girip bunları değerlendiremezsen, maçı kazanman da zor olur.
Kerem’in bir topu direkten döndü, çok net üç pozisyonda ise topa iyi vuramadığı için fırsatları değerlendiremedi. Mertens’in yakaladığı fırsatlar da var, Icardi’nin ağır kaldığı anlar da oldu. Şampiyonlar Ligi’nde oynuyorsan girdiğin pozisyonların en az yarısını gole çevirmek zorundasın.
Bir de bunun üstüne Muslera’nın hatası, Nelsson ve Torreira, Achouri’yi tutamayınca ilk yarıyı şok bir skorla kapadı Galatasaray. Ziyech ağırlığını, yeteneklerini sahaya koyamayınca, Icardi iki stoper arasında markajdan kurtulamayınca böyle sıkıntılar yaşanıyor.
İkinci yarıda Okan Buruk değişiklikler yaptı, risk alarak oyuna başladı. Galatasaray buna rağmen uzun bir süre toparlanamadı, orta sahayı rakibine bıraktı ve ikinci golü kalesinde gördü. 2-0’dan maçı çevirmek kolay değil. Ama taraftarın da büyük
Nefesler tutuldu, akıllar fikirler çarşamba günü oynanacak Kopenhag maçında... Bu durum futbolcular için de böyle, taraftarlar için de... Dün geceki Samsunspor karşılaşması Şampiyonlar Ligi’ndeki buluşma öncesi hazırlık maçı gibi oldu.
İlk yarı sahanın her tarafında basan, takım olarak hücuma çıkıp, takım olarak defans yapan bir Galatasaray vardı. Kendini fazla sıkmadan bu devrede üç de gol attı. Mertens’in iki harika asistinde Kerem Aktürkoğlu aynı güzellikte vuruşlarla fileleri havalandırdı. Üçüncü golde ise aynı Kerem harika bir orta yaptı, Abdülkerim de aynı güzellikte kafa vuruşuyla skor tabelasını değiştirdi.
Burada kesinlikle Samsunspor’u kimse küçümsemesin. Bilhassa forvetinde Fofana, Dimata gibi çok çabuk, topa iyi vuran futbolcuları var. Danimarkalı Holse de Dimata gibi çok kaliteli bir futbolcu. Kırmızı-beyazlılar birkaç hafta sonra eminim bu kaliteli isimlerle çok daha iyi oynayacak.
Kerem Aktürkoğlu ilk yarının nasıl yıldızı olduysa, oyunda kaldığı
85 milyon Türk insanını ne Stefan Kuntz ne Hamit Altıntop ne de futbolcular ilgilendiriyor. Herkes başarı istiyor. Ay-yıldızlı formayla insanlarımızın arasına hiç kimse duvar öremez. Milli Takım’ın içinde problem varsa Hamit Altıntop bunu anlatmak mecburiyetinde çünkü Kuntz’a bir sürü yerli hoca varken, kendisi kefil oldu ve göreve getirdi.
Burada sadece Kuntz’u da suçlamak haksızlık olur. Adam diyor ki, “Benim futbolcularım ay-yıldızlı forma için mücadele ederken yüzde yüzünü sahaya koymuyorlar.” Haksız mı? Hayır, bana göre yerden göğe kadar haklı. Bu kadronun içinde Hakan Çalhanoğlu, Cengiz Ünder, Uğurcan Çakır, Merih Demiral, Çağlar Söyüncü, Ozan Kabak gibi tecrübeli oyuncular var. Şayet içeride sorun varsa, bu futbolcular yan yana gelip bu sorunu çözemiyorlar mı? Çözemiyorlarsa da kusura bakmasınlar, bir daha o formayı giymesinler.
Ay-yıldızlı forma bizim için kutsaldır, çok değerlidir, bayrağımız kadar kıymetlidir. Bunun bilincinde olmayan
Galatasaray'ın yeni transferleri Ndombele ve Sanchez takımın oyun kalitesini tamamen değiştirecek. Ndombele için Mourinho, 'Çevre kontrolü, yetenek ve yaratıcılıkta Avrupa'nın sayılı futbolcularından' diye bahsediyor.
Evet Galatasaray sezon başından beri sıkıntılar çekiyor. Bunun da tek sebebi Torreira'nın ikinci bölgede tek başına kalmasıydı. Fakat şimdi yanına öyle bir partner geliyor ki, hem hücuma hem defansa destek açısından mükemmel işler yapan, çok kaliteli bir futbolcuyla oynamak Torreira'nın da kapasitesini artıracak. Utanmadan Ndombele'yi kilolu, hazır değil diye eleştirenler çok değil, 20 Eylül'deki Kopenhag maçından sonra Icardi'den özür diledikleri gibi Fransız futbolcudan da özür dileyecekler. Bu eleştirileri yapanların tarzı böyle. Seyredip, ondan sonra eleştiri yapsa daha akılcı olmaz mı? Hiç olmazsa kendilerini rezil etmezler.
İtalyan gazeteciler, 'Ndombele ilgi gördüğü yerde harikalar yaratır. Icardi sadece para için mi oynuyor? Hayır, önce gördüğü o sevginin, ilginin karşılığını vermeye uğraşıyor. Ndombele bu
Sezon başı bütün takımların sıkıntılı bir süreç geçirmesi normal. Galatasaray da Şampiyonlar Ligi’ne kalmak için çok zor bir dönem yaşadı. Hazır olmayan futbolcular, takımda oynamayan yeni transferler... Ama sonuçta Devler Ligi’nde gruplara kaldı ve stresten kurtuldu.
Gaziantep karşısında dün gece ilk yarıda oynadığı futbol, Şampiyonlar Ligi’ne kalmış bir takıma hiç yakışmadı. Düşünebiliyor musunuz koca bir ilk yarıda, Icardi’yi bir kere topla buluşturamadılar. Mertens, Tete olsun orta sahaya hiç yardım etmediler. Şimdiye kadar hiç puan toplayamayan ve deprem yaralarını sarmaya çalışan kırmızı-siyahlılar Cim Bom’u epey zorladı.
Ne yalan söyleyeyim Okan Buruk bu takımı Avrupa’nın bir numaralı kupasındaki maçlara kadar nasıl toparlayacak diye de, içim karardı. Herkes orta sahaya suç buluyor. Yeni transfer de yapılsa, Tete, Mertens gibi isimler orta sahaya yardım etmezlerse Torreira da olsa, Kerem Demirbay da oynasa, yeni transfer de gelse değişen bir şey olmayacak. Rakip ikinci bölgede üstünlük sağlar.
Sarı-kı
Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş çok iyi transferler yaptı. Üç takımın da kadrolarında Türkiye üstü futbolcular var. Bu bir gerçek. Federasyon da buna izin verdi hatta geçen haftaki maçlarını iptal ederek Avrupa kupalarında oynayacak temsilcilerimize büyük kolaylık sağladı. Bravo, alkışlıyorum federasyonu da!
Avrupa’da adeta yerlerde sürünüyorduk, şimdi nerelere geldik. Bundan sonra oynanacak maçlarda da önümüz açık. Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’nde oynayacak. Bu ligde oynamak kolay bir iş değil. Bunu hepimiz biliyoruz. Devler Ligi kupasını da sarı-kırmızılıların kazanması çok zor. Bu gerçeği kabul etmek mecburiyetindeyiz. Bizler daha o konumda değiliz.
Avrupa’da bir takım şampiyon oluyor, gelecek sene daha iyisini nasıl yaparız diye plan, program yapıyorlar. Türkiye’de ise kulüpler birbirini yiyor. Geçen sezonun şampiyonu Galatasaray’da Okan hoca, ligi 13. bitirmiş takımı aldı, 26 futbolcu gönderdi. Takımını şampiyon yaptı. Şampiyonlar Ligi elemelerinde 6 maç oynadı, 5’ini kazandı,
Kolay değil uzun seneler sonra Şampiyonlar Ligi’ne gitmek. Okan Buruk’un bütün hayali, hedefi Avrupa’nın bir numaralı kupasında takımını mücadele ettirebilmekti. Sonunda muradına erdi ama şunu da görmemezlikten gelemeyiz, dün maçta çok iyi bir hakem vardı. Molde’nin fizik gücü mükemmeldi. Tekniği biraz zayıf ama kondisyon olarak sarı-kırmızılıların çok üstündeydiler.
Taraftarlar, televizyon başında karşılaşmayı seyreden milyonlar herkes hop oturdu, hop kalktı. İlk maçta olduğu gibi yine orta sahadan gelen çok büyük açıklar verdik. Bu açıklar da kalemizde epey tehlikeler yarattı. Öncelikle çok önemli kurtarışlar yapan Muslera’yı alkışlamak lazım. Nelsson, Abdülkerim resmen savaştı, buna rağmen Molde çok gol pozisyonuna girdi. Orta sahada Torreira ve Kerem Demirbay da ellerinden geldiği kadar mücadele ettiler. Torreira’nın futbolunu ve stilini biliyoruz. Önemli de hamleler yaptı. Kerem’in ise biraz daha takım arkadaşlarına alışması lazım.
Tete sağ tarafta çabuk bir futbolcu ama çok
Mauro Icardi; Galatasaray’a bağlılığı, kalitesi, arkadaşlarıyla diyaloğu ve pozitifliğiyle taraftarların çok büyük saygısını kazandı. Hatta birçok kişiden, ‘Böyle devam ederse Metin Oktay gibi Icardi de bu takımın efsanesi olacak’ söylemlerini duymaya başladık.
‘Icardi bunu hak ediyor mu?’ diye sorarsanız, fazlasıyla hak ettiğini söyleyebilirim. Sarı-kırmızılılardan aldığı ücretin üç katı fazlasını veren kulüpler vardı. Hiçbirine bırakın gitmeyi, görüşmedi bile. Maç oynanırken bakıyoruz, santrforlar hep bencil olur, golleri hep kendileri atmak ister. Icardi ise kendi müsait durumda olmasına rağmen, arkadaşları daha müsaitse topu onlara verip gol attırıyor. Bu apayrı bir şey. Bunu ancak içindeki takım sevgisi çok fazla olan topçular yapar.
Metin Oktay da boş mukaveleye imza atardı. Kendi adına ‘Taçsız Kral’ diye filmler çevrildi. Galatasaray taraftarının artışında en az yüzde 40’lık payı oldu. Şimdi Mauro Icardi de aynı yolda. İlkokul çocukları bile, annesi babası başka takım taraftarı da olsa,