Bayern Münih ile oynanan iki maçı da Galatasaray kaybetti diye tabii üzüldük. Ama iki karşılaşmada da dünyanın en iyi üç takımından birine kök söktürülmesi de beni mutlu etti. Kolay mı, 75 bin taraftarın önünde Almanların ayağını titreteceksin. Okan hoca bunu başardı. Kesinlikle çekinmedi, ‘Ben de Bayern gibi büyük takımım’ diyerek hep galibiyeti düşündü. Bütün dünyanın saygısını kazandı. Başka bir teknik adam olsa Bavyera ekibine defansı, orta sahası ve hücumcularıyla bu kadar baskı yapmaya cesaret edemez.
İki takım arasında çok kalite farkı olduğu bir gerçek. Zaha, Kerem Aktürkoğlu, Ziyech, Icardi yüzde 100 hazır olsalardı, inanın bu iki maçın en az birini sarı-kırmızılılar kazanırdı. Okan Buruk’un yapacağı fazla bir şey yoktu. Acemi hakem ikinci sarı karttan Davies’i atmalıydı. Korktu. Hazır bir Icardi karşı karşıya kaldığı pozisyonda gol atabilirdi. Zaha iyi niyetle mücadele ediyor ama önüne gelen yüzde yüz gollük bir topa da gol vuruşunu yapabilmeli.
Kerem
Bayern Münih maçı öncesi Kasımpaşa gibi iyi bir takımdan üç puan almak tabii ki başarı. Benim anlayamadığım Galatasaray maçlarını kazanırken çok zorlanıyor. Takımdaki futbolcuların çoğu yıldız. Son paslara bakıyorum, bir tane yerini bulan pas yok. Son vuruşlara bakıyorum, o da evlere şenlik. Galatasaray gibi büyük bir takımın formasını giyiyorsan kendini geliştireceksin.
Çalım yapacağım diye yapılan top kayıpları. Okan hoca da tabii ki bunları görüyor. Mutlaka futbolcularla da konuşuyordur. Ama çok büyük sıkıntı olduğu bir gerçek. Orta sahada çok kaliteli iki futbolcu var. Biri Torreira, biri Kaan Ayhan. Buna rağmen ikinci bölgede üstünlük sağlamak kolay olmuyor.
Avrupa maçlarında ise daha farklı bir Galatasaray seyrediyoruz. Bu kadar hata yapmıyorlar. Kasımpaşa’nın attığı golde, Şampiyonlar Ligi’ndeki bir takımın defansı rakibe o topu nasıl vurdurur! Demek ki özlenen Galatasaray’ı seyretmek için biraz daha zaman lazım. Dün gecenin galibiyetten sonraki en büyük artısı, Zaha’nın müthiş futbolu
Şampiyonlar Ligi maçlarından sonra ister istemez takım bir mental yorgunluğa giriyor. Rizespor maçının da böyle çok zor geçeceğini aşağı yukarı biliyorduk. Salı günkü Bayern Münih karşılaşmasının ardından burada tekrar motive olmak oldukça zordu. Kendi sahanda oynasan taraftar seni öyle ya da böyle havaya sokar.
Futbol olarak Galatasaray maça ağırlığını koyamasa da yine gol pozisyonlarına girdi. Her zaman olduğu gibi bunları değerlendiremedi. Hele Kerem Aktürkoğlu’nun yüzde yüzlük bir pozisyonu var ki nasıl kaçtığına akıl sır ermiyor. Çare yok, Kerem iyi niyetle mücadele ediyor. Her şeyini ortaya koyuyor ama son vuruşlarda daha çok çalışması lazım.
İlk yarıya bakıyorum Angelino, Mertens ve Kerem Demirbay’ın takımlarına en ufak bir katkıları olmadı. Okan hoca da ikinci yarıya haklı olarak değişikliklerle başladı. Yalan yok ben Zaha’dan, Kerem Demirbay’dan, Angelino’dan, Ziyech’ten daha iyi performans bekliyorum. Sırf ben değil hocaları da tüm Galatasaraylılar da daha iyi performans bekliyor. Bu gruba Ndombele’yi
Galatasaray, Bayern Münih’i elinden kaçırdı diye tabii ki çok üzülüyoruz. Dünyanın en iyi 3-4 takımından bir tanesini 60 dakika sahada resmen döv, hırpala, birçok gol pozisyonuna gir, maç sonunda da mağlup ol. Bu canımızı yakıyor. İnanın maç oynanalı kaç gün geçti, sarı-kırmızılıların o muhteşem performansı bir saniye gözümüzün önünden gitmiyor.
Futbol bu, atamayana atıyorlar. Sen 7 tane gol pozisyonuna giriyor, penaltıdan 1 gol atıyorsun; rakibin 3 kere üzerine geliyor, ilk gol Kazımcan’ın hatası, 3 gol atıyor. Burada oyuncuları da, Okan hocayı da suçlamamak lazım. Hoca da, takım da ellerinden gelen her şeyi yaptılar. 60 dakika defansı, orta sahası, forveti bir bütün olarak hareket eden Galatasaray vardı. Bu yüzden de Bayern Münih şaşırdı, hücum edemedi. Bir de buna 50 bin taraftarın gök gürültüsü gibi muhteşem baskısını ekledik ama yine olmadı.
Galatasaray’ın bir golde kalmasının sebepleri var. Herkes Kerem Aktürkoğlu’nu suçluyor. Kerem elinden geleni yaptı. Bayern
Rams Park'ta 50 bin coşkulu taraftar, ilk yarı sahada gol pozisyonuna giren harika bir Galatasaray vardı. Kerem Aktürkoğlu ile üç, Mauro Icardi ve Kaan Ayhan ile birer net gol fırsatlarını sarı-kırmızılılar değerlendiremedi.
Bayern Münih, hocası, takımı, Cim Bom'un baskısı altında resmen kabuklarına çekildiler. Şampiyonlar Ligi maçında Bayern gibi bir takımla oynuyorsan bu girdiğin pozisyonların ikisini, üçünü gol yapacaksın. Başka türlü kazanamazsın. Yenilen ilk golde de Kazımcan'ın çok büyük hatası ve ıskası vardı. Skor ne olursa olsun bütün futbolcular hata da yapsalar, ellerinden gelen bütün gayreti gösterdiler. Sahada hata yapan, oyundan düşen futbolcular vardı. Bunlara rağmen yine de Galatasaray büyük bir fırsatı kaçırdı. Alman ekibini bu kadar sindirmişsen, büyüklüğünü kabul ettirmişsen o zaman galip geleceksin.
En başta Zaha beni hayal kırıklığına uğrattı. Tamam çok büyük futbolcu kabul ediyorum ama arkadaş o zaman böyle maçta çık sahneye kendini göster! İlk 15 dakika güzel
Galatasaray’ın kazanmaya mecbur olduğu bir maçtı, Beşiktaş karşılaşması. İlk yarı golü buldu, kaleci Mert Günok kırmızı kart görerek takımını bir kişi eksik bıraktı, her şey Galatasaray’ın lehineydi.
Anladığım kadarıyla milli ara sarı-kırmızılı futbolculara yaramamış. Sahaya bakıyorsun, orta saha yeteri kadar top tutamıyor, Zaha ve Tete iyi orta yapamıyordu. Kerem ise üst üste oynadığı maçların yorgunu. Okan hocanın elinde çok geniş bir kadro var. Üç gün sonra da çok önemli bir Bayern Münih maçı oynayacak. Neden oyuncu değişiklikleri için bu kadar bekledi, anlayamadım.
Evet Icardi, öyle veya böyle Allah onu dünyaya gol atsın diye getirmiş. İnfaz memuru gibi, affetmiyor. Dün son vuruşlarda biraz şansı yerinde olsa veya gününde olsaydı gol sayısını kendi adına çok artırırdı. Evet iyi vuruşlar yaptı ama o toplar rakipten döndü ya da kaleye isabet ettiremedi. Ne olursa olsun, biri penaltıdan olmak üzere dün gece iki gol attı, bir de rakibin kalecisini zorlayıp kırmızı kart görmesini sağladı.
Milli
Galatasaray taraftar grubu Ultraslan’ları kutluyorum. Deplasmana gelen takımın seyircisinin maça gelmemesinin doğru olmadığını her fırsatta dile getirdiler. İki seneden beri Galatasaray taraftarı Trabzon’a gidiyor, Trabzonspor taraftarı da Galatasaray maçlarına geliyor. Kırıp dökmece olmuyor, hiçbir olay da çıkmıyor.
Yarın oynanacak Beşiktaş maçı için de siyah-beyazlı futbolseverler Rams Park’a gelsinler ve artık bu yasak kalksın diye konunun yetkilileriyle görüştüler. Beşiktaş kulübe de buna sıcak baktı. Valilik de izin verince derbi maça 2300 konuk ekip taraftarının gelmesi kararlaştırıldı.
Bu yasağın kalkmasından bütün takımlara gönül veren futbolseverler ders çıkarmalı. Gittikleri statlarda eskiden olduğu gibi kırıp dökerlerse, hasar verirlerse, kamu malına zarar vermekten en büyük cezaya çarptırılmalılar. Şiddete yönelik bu hareketleri yapanlar nasıl olsa isim isim tespit edilebiliyor. Bir daha hiçbir karşılaşmaya gitmelerine müsaade edilmemelidir.
Bakın neyi tartışıyoruz; Süper Kupa niye ülke dışında
Saygı duymak lazım Kerem Aktürkoğlu’na... Çok kısa sürede futbol çıtasını tepelere çıkarttı ve bugün İngiltere’nin önemli takımlarının radarında. Düşünün 15 yaşında Başakşehir altyapısına transfer oldu. 18 yaşında o zaman üçüncü ligdeki Bodrumspor’a kiralandı. Başakşehir A takımında hiç süre alamadı. Uğradığı mobbing ve haksızlıklar nedeniyle futbolu bırakma noktasına geldi. Babasının desteği ve baskısıyla futboldan kopmadı.
20 yaşında Karacabey Belediyespor’a transfer oldu. 2019-20 sezonunu üçüncü lig ekibi Erzincanspor’da geçirdi. Attığı 20 golle takımını bir üst lige çıkardı. 22 yaşında Galatasaray’a geldi. 23 yaşında A Milli takıma seçildi. Galatasaray için kabus gibi geçen 2021-22 sezonunda 13 gol attı, 13 asist yaptı. 24 yaşında sarı-kırmızılıların kaptanlarından biri oldu. Geçen sezon Cim Bom ile Süper Ligi kazandı ve asist kralı oldu.
Hepsinden önemlisi Old Trafford’da Manchester United’a gol atarak galibiyeti getiren isimlerden biriydi. Yaşadığı onca