1922 İzmir yangınının açtığı yaraların sarılmaya başlandığı yıllarda, sayıları parmakla gösterilecek kadar az olan 1. Ulusal Mimarlık Dönemi mimarları, kentin yeniden imarına katkıda bulundu. Bu mimarlar arasında, Soyadı Kanunu’ndan sonra Emre soyadını alan Mimar Necmeddin’in adını görüyoruz. Mimar Necmeddin, Sanayi-i Nefise Mektebi’nde (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) mimarlık eğitimi görmüş (1913), inşa ettiği yapılarda beton, çelik, doğal taş, ahşap ve benzeri yapı malzemelerini geleneksel Türk mimarisiyle harmanlamayı başarmış mimar olarak tanınıyor. Mimar Necmeddin; Türk Ocağı, şimdiki Devlet Tiyatrosu ve Mimar Kemalettin Caddesi’nin iki köşesinde görüldüğü gibi yapılarını kubbeli olarak tasarlamış.
Geçen haftalarda Gazi Bulvarı, Necati Bey Caddesi’ne cephesi olan, Doğan Güven İş Merkezi adını taşıyan Silahçıoğlu Hanı’yla ilgili bir yazı yazıp, mimari özelliklerinden bahsetmiştim. Kaynaklar, binanın mimarı için farklı isimden söz etse de, tarihi hanın mimarı Necmeddin Emre olabilir miydi? Onarım dalında ‘Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülü’ kazanmış Silahçıoğlu Hanı’nın cephesini kapatan, tabela benzeri eklentiler ve cephe sütunlarının yapma çiçeklerle süslenmesi, detayları görmemi engellese de aradığımı buldum. Mimar Necmeddin, imzasını diğer yapılarında olduğu gibi binanın görünür cephesine değil, hanın kemerli yüksek giriş kapısı üzerine kazımış. Kentin merkezinde biblo gibi duran yapının girişinde Mimar Necmeddin yazılı kûfi yazıyı okumakta hata yapmamak için, konusunda uzman olan dostum Tarihçi Mehmet Uğur Sağıroğlu’na gösterdim; Mimar Necmeddin olarak tercüme etti, kendisine teşekkür ederim.
Bir sokağa adı verilsin
Silahçıoğlu Hanı’nın bulunduğu yerde veya çok yakınında, günümüze gelemeyen Aziz Dimitrios Kilisesi’nin (Agios Georgios) olduğu biliniyor. Hanın inşasında Mimar Necmeddin; bu kiliseden kalma mermer plakaları, sütun ve sütun başlarını vs. kullanmış olabilir mi? Bu konuya ve Mimar Necmeddin’in diğer eserlerine önümüzdeki günlerde tekrar değineceğim. İzmir, çok iyi araştırılmış bir kent değil. Muhteşem tarihine yakışır taşınmaz kültür envanterinin en kısa zamanda yeniden ele alınması gerekiyor.
Mimar Necmeddin’in imzasını taşıyan eserlere sonradan yapılan ilavelerin kaldırılmasını, eski fotoğraflarına bakıp kubbesi yıkılan binaya yeniden kubbe yapılmasını temenni ediyorum. Gazi Bulvarı’ndan geçerken başınızı kaldırıp Mimar Necmeddin’in eseri olan Silahçıoğlu Hanı’na bakmayı ihmal etmeyin. Benim satırlara sığdıramadığım zenginliği göreceksiniz.
İzmir’in imarına emek vermiş Mimar Necmeddin Emre ve arkadaşlarını saygı ve rahmetle anıyorum. Mimar Kemalettin Çarşısı’nda bir sokağa Mimar Necmeddin adı yakışmaz mı?