Birinci Ulusal Mimarlık Akımı eseri olan, Mimar Tahsin Sermet’in Neo-Klasik tarzda tasarladığı Milli Kütüphane Sineması, Cumhuriyet’in ilk yıllarında hizmete açıldı (1926). Osman-İhsan İpekçi kardeşlerin işletmeciliğini üstlendiği sinemanın adı, İpekçi kardeşler tarafından Elhamra Sineması olarak değiştirildi. Dış cephesine hareket kazandıran kemerli pencereleri, kubbesi ve Kütahya çinileriyle farkındalık yaratan tarihi sinema, günümüzde Devlet Opera ve Balesi olarak hizmet veriyor. İzmir sinemaları tarihi üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan, araştırmacı-yazar Mukadder Özakman’ın, Ahmet Gürlek’in kaleme aldığı ‘100. Yılında Milli Kütüphane’ kitabındaki Elhamra Sineması’yla ilgili yazısını birlikte okuyalım...
“Elhamra Sineması adının Milli olduğu yıllarda filimler sessizdir. Bu filmlerde diyaloglar yazılarla verilirdi. Babam anlatırdı: perdeye yakın yere piyano yerleştirilmiş. Bir piyanist filimdeki sahnelerin durumuna göre hareketli sahnelerde hızlı, aşk sahnelerinde yavaş, kavgalı sahnelerde karışık, komedilerde neşeli melodiler çalarmış. Elhamra Sineması’nın piyanisti Karataşlı bir Musevi delikanlısıymış.1930’lu yıllarda sesli filmlerin gelmesiyle piyanolar sinema salonlarına elveda demişler.
Elhamra Sineması, beyaz perdesine yalnız filmleri yansıtmakla kalmamış, sahnesini de bazen tiyatrolara, bazen konserlere, bazen de ünlü illüzyonist Zati Sungur’un gösterilerine açmıştır.
Elhamra Sineması tarihinde bir de 1926 yılında, İzmir Suikastı sanıklarının yargılanmasında İstiklal Mahkemesi salonu olarak işlev görmesi olayını yaşamıştır. İzmir’in bütün eski ve yeni sinemalarını bilirim, İstanbul’un Beyoğlu Sinemalarında da filmler seyrettim. Fakat, Elhamra Sineması gibi rahat koltuklu, perde görüşü harika, yüksek tavanlı ve akustiği mükemmel bir sinemayı hiç görmedim. Elhamra Sineması’nda insanla bütünleşen bir özellik var. Sinemaya girdiğiniz anda rahatlıyor, film izlerken de hayal alemlerine dalıyorduk.”
Elhamra Sineması’nda gösterilen filmlerden bazıları şunlar: Ankara Postası, Kaçakçılar, İstanbul Sokaklarında, Bir Millet Uyanıyor, Karım Beni Aldatırsa, Söz Bir Allah Bir, Fena Yol, Milyon Avcıları, Aysel Bataklı Damın Kızı, Aynoroz Kadısı, Bir Kavuk Devrildi, Allahın Cenneti, Tosun Paşa, Kıskanç Şehvet Kurbanı, Nasreddin Hoca Düğünde ve diğerleri... Devlet Opera ve Balesi’nin kullandığı salona bir temsil seyretmek için girdiğinizde iç mimarisinin zenginliğine zenginlik katan duvar resimlerine iyice bakın, ünlü ressam Naci Kalmuk’un imzasını ve Mustafa Kemal Atatürk’ün portrelerini göreceksiniz.
İyi pazarlar...