Kapılar semtinde Aziz Voukolos Kilisesi’nin bulunduğu alan, Rumlar için bir çekim merkeziydi. MÖ 1. yüzyılda Havari Ioannis’in öğrencisi, Metropolit Agios Voukolos’un mezarının burada olduğu söylenir. Bazı kaynaklar, azizin mezarından çıkan mersin ağacının yaprak ve meyvelerinin, özellikle çocukları olmayan kadınları ve hastaları tedavi ettiğini yazar. Araştırmacı-yazar İlhan Pınar, ‘Gezginlerin Gözüyle İzmir’ kitaplarında, Fransız botanikçi hekim Joseph Pitton de Tournefort’un (1702), Kadifekale’de gördüğü çitlembik ağacını şöyle anlatır: “İzmir’in eski kalesini görmeye çıktık. Kalenin giriş kapısının önünde dev bir ağaç gördük ki, Rumlar bu ağacın Aziz Polikarp’ın asasından olduğunu ileri sürüyorlar. Ağaçtan bir dal koparıp yapraklarını incelediğimde, daha önce Tokat’ta gördüğüm çitlembik ağacı olduğunu anladım.”
Sinyora Giveret Sinagogu girişindeki turunç ağacının meyvesini yiyen çocuksuz kadınlara şifa verdiğine inanılır. Sinagogun kapalı olan kapısının, turunç mevsiminde açılmasını bekleyen anne adaylarını gördüm. Kadifekale’de İtfaiye Kulesi civarındaki Yusuf Dede Tekkesi’nin simgesi olan servi ağacını, kartpostallarda ve eski fotoğraflarda görebiliyoruz. Kentin simge ağaçları çeşitli nedenlerle kurudu veya bilinçsizce kesildi, ömrünü tamamlayanların yerlerine yenileri dikilmedi...
Zamanın tanığı
Basmane Altınpark’ta bulunan ulu çınarı hatırlayanlar olacaktır, dalları kuruyunca yaşamsal sorunlarına çare arayışı içine girmiştik. Araştırınca, yüzyıllara direnen anıt ağacın tescilli olmadığını öğrendik. Kişisel girişimlerimizle ulu çınar tescillendi, arkasından Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan gelen uzmanlar, kurumuş dallarını budadı. Konak Belediyesi ve Ege Üniversitesi işbirliğiyle koruma projesi uygulandı. Üzerine asılan reklam panolarından kalma büyük çiviler, tabelalar, elektrik ve telefon tellerinden temizlendi. Umutluyduk, yine de ne olur ne olmaz düşüncesiyle ulu çınarın yanına bir de yavru çınar fidanı diktik. Rüzgârlı bir günde ulu çınar büyük gürültüyle devrildi, gövdesi vinçle kaldırılırken duygusal anlar yaşadık, gözyaşlarını tutamayanlar oldu...
İzmir’in kuruluş öyküsünde bir çınar ağacının yer aldığını, Büyük İskender’in avlanmak için çıktığı Pagos eteklerinde bir çınar ağacının altında uykuya daldığını, rüyasına giren Nemesislerin kendisine yeni kenti burada kurmasını söylediğini unutmayalım.
Kentin peyzajını tamamlayan çınar, servi ve çitlembiklere, zeytin, incir, portakal, limon, dut, söğüt, kavak, defne ve diğer ağaçları ekleyebiliriz. Basmane Altınpark’ta diktiğimiz yavru çınar, kısa sürede büyüyüp gelişti; gölgesinde oturulacak hale geldi. Başına bir kaza gelmezse o da geleceğin ulu çınarları arasında yer alacak. Zamanın tanığı olan ağaçları yakından takip edip koruyalım.