İzmir merkez ve ilçelerine ait kapsamlı taşınmaz kültür varlıkları envanteri henüz hazırlanamadı, bu nedenle yapıların tarihlendirilmesi ve isimlendirilmesinde yanlışlıklar yapılıyor. Basmane’de Mısri Dergâhı sınırları içinde yer alan türbenin kapısına asılı tabelada Şeyh Bedreddin ismini okuyoruz. Ziyaretçiler, haklı olarak Şeyh Bedreddin adını Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin’le karıştırıyorlar. Eski adı tekke olan, 1297 Sokak’ta tevhid-hane (semahane) misafirhane ve akaretleri olan, vakıf eseri dergâhın türbesinde bulunan mezarların dergâhla ilgisi, kime ait olduğu merak konusudur.
Dergâhın kurucusu Şeyh Mustafa Aziz Efendi, oğulları Nuh ve İbrahim Ethem Efendi’nin aile seceresinde Bedreddin adına rastlayamadım. Şeyh İbrahim Ethem Efendi’nin kızı Kamer Hanım’ın Ahmet Bedri Efendi’yle evlenmesiyle birlikte dergâhta şeyhlik, tekke ve zaviyelerin kapanmasına kadar devam etti. 1927 yılında vefat eden Ahmet Bedri Efendi’nin mezarının Karşıyaka Soğukkuyu Mezarlığı’nda olduğunu biliyoruz.
Basmane’deki cenaze töreni
Halit Ziya Uşaklıgil, Mısri Dergâhı’nın çok yakınında bulunan Uşaki-zade konağında yaşadı. ‘İzmir Hikâyeleri’ kitabında, dergâhtan ve kendisini manevi olarak etkileyen kentin yukarı mahallesinde yaşayan Şeyh Bedreddin ve Şeyh Şemseddin kardeşlerden bahsedip, aynı saatlerde vefat eden kardeşler için Basmane’de yapılan cenaze törenini anlatır. Prof. Dr. Mehmet Demirci, Yeni Asır gazetesinde yazdığı makalede konuya değinir: “Tilkilik’in meşhur ihtiyar çınar meydanı cemaatle doldu, öyle ki koca geniş meydan, biriken kalabalığı zor alıyordu. Cenaze alayının bir ucu Tilkilik’te bir ucu dergâhta diyorlardı; onları yan yana, tekkenin kabristanına defnettiler.”
Araştırmalar artırılmalı
Özellikle bu bölgede yaşamış eski İzmirliler, mezarların Şeyh Bedreddin, Şeyh Şemseddin kardeşlere ait olduğunu anlatır. Mısri Dergâhı’na ait konağın sonraki yıllarda sahibi olan, uzun yıllar bu binada ikamet etmiş Sayın Dr. Osman Koçanaoğulları ve ailesinin, mahalle sakinlerinin verdiği bilgiler, Halit Ziya Uşaklıgil’in verdiği bilgilerle örtüşmektedir. Eğriboz’dan İzmir’e göç eden Şeyh Mustafa Aziz Efendi’nin Müslüman mezarlığının kenarında kurduğu (1829-1830) dergâhın haziresi ve diğer birimlerin yerinde şimdi başka yapılar var, bu nedenle başta Şeyh Mustafa Aziz Efendi’nin mezarı olmak üzere birçok mezar kayboldu... Doğru bilgilendirmenin yapılması için, ilgili kurumların daha çok araştırma yapması gerekiyor. Prof. Dr. Mehmet Demirci’nin “Gönül ister ki 3 katlı çok odalı yapı, kuruluş amacına uygun kullanılsın. Mesela bir bölümü tekke malzemeleri müzesi olabilir. Ayrıca tasavvuf musikisi öğretilen, tasavvuf kültürüne dair araştırma, bilgilendirme yapacak çalışmalara mekân olabilir” temennisine katılıyorum.