Plastik cerrahide yağ enjeksiyonları bir çok farklı amaçla kullanılıyor (hacim artırmak, yara izlerinin silikleştirilmesi, kırışıklıkların tedavisi..). En yoğun kullanıldığı alan ise şüphesiz hacim artırma amaçlı estetik kullanımıdır. Yağ enjeksiyonu ile popo büyütme, penis kalınlaştırma, yüzdeki çökük alanların doldurulması, çene konturunun belirginleştirilmesi, bu uygulamalardan bir kaçıdır. Bu konuda hastalarımızın en fazla sordukları soru, yağın enjekte edildiği yerde ne kadar tutacağı ve bunun kaç sene gideceğidir. Genellikle bu soruya "% şu kadar tutar" gibi cevaplar veriliyor. Herkes kafasına göre, %40, %60 gibi bir oran söylüyor. Ben, klinik pratiğim gereği neredeyse her gün yağ enjeksiyonu yapıyorum ve bu konuda çok geniş bilgim var. Benim fikrim ise bu söylenen oranların tümünün kafadan atma olduğu.. Gerçek çok farklıdır. Burada bahsedeceklerim tamamen benim klinik tecrübem, hastalardan aldığımız biopsiler, hastalarımızın takip sonuçlarından yaptığımız kişisel çıkarımlardır. Yani burada yazacaklarımı bir kitaptan yada bilimsel bir makaleden almadım. Yazdıklarım tamamen benim kişisel tecrübem ve fikrimdir.
Yazı biraz uzun olacak, baştan uyarayım (yazı bir kaç parça
Geçen yazıda yağ enjeksiyonları ile ilgili tecrübelerimi ve neden bazı hastalarda yağın çok iyi "tuttuğunu", bazı hastalarda ise enjekte edilen yağda kayıplar yaşandığını açıklamıştım. Bu yazıdan önce o yazıyı okursanız iyi olur. Burada yağ enjeksiyonu ile ilgili olarak bir kaç vaka tecrübemi paylaşacağım. Bu vakaların her biri bana bir şeyler öğretmiştir.. Vaka örneklerini anlattıkça aldığım dersleri de anlatacağım. Hastaların kimliklerini gizlemek adına bazı ayrıntılardan bahsetmedim.
1) Avrupa'da bir ülkeden gelen hasta: İki buçuk sene önce penis büyütme yaptığım bir hasta (penis kalınlaştırmayı yağ enjeksiyonu ile yapıyorum). Bu hasta ameliyatından 2.5 sene sonra ikinci yağ enjeksiyonu için gelmişti. Şunları söyledi: "Hocam, 2.5 sene önce size ameliyat olmuştum. Penis büyütme yapmıştık. Siz ameliyattan sonra yağın kötü olduğunu ve erimenin fazla olacağını söylemiştiniz. Gerçekten zamanla kaybım çok oldu. İkinci yağ enjeksiyonu için geldim.." Hastayı muayene ettim, gerçekten enjekte ettiğimiz yağdan geriye (göz kararı
Sertleşme sorunu (ereksiyon sorunu), 40 yaş üzeri erkeklerin %70 inde görülen, oldukça yaygın bir sorundur. Ülkemizde 5 ile 8 milyon erkeğin bu sorundan muzdarip olduğu tahmin edilmektedir.
Genellikle sorunun kaynağında sigara içimi, tansiyon, şeker hastalığı, damar hastalıkları yada hormonal hastalıklar olur. Bu ihtimallerin değerlendirilmesi ve uygun tahlillerin yapılması gerekir. Hasta sigara tiryakisi ise, kan şekeri yüksek ise ve tansiyon hastasıysa öncelikle bu sebeplerin giderilmesi gerekir. Hormon testleri mutlaka yapılmalı; eğer hormon dengelerinde bir sorun varsa buna uygun bir tedavi uygulanmalıdır. Günümüzde ereksiyon sorununda kullanılan en pratik çare Viagra ve benzeri ilaçlardır. Bu ilaçlar, penisde kanlanmayı artırarak ereksiyonun daha iyi olmasını sağlarlar. Sorun damarlanmada ise artık günümüzde bu hapların yerini alacak, etkisi kalıcı bir tedavi yolu daha vardır: Doğrusal şok dalga tedavisi..
Linear Shockwave Therapy (LSWT Doğrusal Şok Dalga Tedavisi) halen böbrek taşlarının kırılmasında kullanılan bir teknolojiyi kullanan özel bir cihazdır. Günümüzde ameliyatsız ereksiyon sorununun tedavisinde kullanılan en ileri teknolojidir. Bu teknoloji, ilk
Maalesef bu ameliyatlar hakkında çoook yanlış bilgiler dolaşıyor ortalıkta. Hastalar yanlış bilgilendiriliyor, bazı şeyleri yanlış anlıyorlar; daha da felaketi, meslektaşlarımız bile bazı şeyleri yanlış biliyor. Bu konuyu kısaca derleyip yanlışları düzeltmem gerektiğine karar verdiğimden bu makaleyi yazıyorum. Önce kısaca penis büyütme ameliyatlarından bahsedeceğim, sonra bu konudaki yanlış bilinenlerin doğrularını sırasıyla madde madde yazacağım.
Penis büyütme ameliyatında yapılan başlıca 3 işlem vardır:
1) Penisin gövdesi, yapışık bulunduğu leğen kemiğinden kurtarılarak 2-3 santim dışarı kaydırılır. Bunun için penisi leğen kemiğine yapıştıran "asıcı bağ dokusu" kesilir. Klasik teknikte bu bağ 100% kesilir; ameliyatın orjinal tarifi budur. Son yıllarda yaptığımız modifikasyonla bu bağı 80% kadar kesiyoruz. Bunun sebebi asıcı bağın alt 20% kısmın kesilmesinin uzamaya hiç katkısının olmamasıdır. Bu yüzden bu bağı eskisi gibi 100% değil, 80% kesiyoruz.
2) Penis çevresindeki dokuları mümkün olduğu kadar tabana bastırıyoruz. Penis çevresinde yağ birikimi varsa bu yağ fazlası penisi küçük, hatta gömülü gösterebilir. Bu yağ doku liposuction ile alınır. Penis çevre dokusu aşağı alınıp,
Bu, tam manası ile "yaşamayan bilemez" denen sorunlardandır. Yaşın ilerlemesi ile erkek hastaların pek dillendiremedikleri, ama tüm yaşamlarını etkileyen bir sorun baş gösterir; testislerde sarkma!..
Bir çok hasta, bunun düzeltilebilecek bir sorun olduğunu bile bilmez. Testislerin cildi ve kas dokusu ileri yaş sebebiyle gevşediğinden artık eskisi gibi testisleri yukarıda tutmaz; sarkmaya başlar. Sarkan testisler, iki bacak arasına doğru sarkar ve hastanın yürüyüşünü zorlaştırır; çünkü sarkmış testisler iki bacak arasında sıkışır. Bu şekilde yürümek çok can sıkıcıdır. Sık sık iki bacak arasında sıkışan testisler ağrı yapar. Bu durum kısa ve sorunsuz bir ameliyat ile düzeltilebiliyor.
Ünlü Hollywood film yıldızı Morgan Freeman, bir röportajında şöyle diyor: "Yaşlı bir adam rolü yapacağım zaman bana, iki bacağım arasındaki testislerimi iki cam küreymiş gibi düşünmemi tavsiye ettiler. Böylece bu cam küreleri kırmadan, iki bacağınız ayrık ve yavaş yürümeye çalışıyorsunuz. Dikkat edin, yaşlı erkekler böyle yürür.." Morgan Freeman'ın tarif ettiği bu yürüyüş, tam olarak testislerdeki bu sarkmadan kaynaklanıyor. Yürürken iki bacak arasında sıkışan testisler yüzünden yürüme bozuluyor ve
Spastik çocuklarda ağızdan salya akıntısı, maalesef ailelerin en büyük sıkıntılarından biridir. Bu çocuklar, ağızdan sürekli salya akıntısı olduğundan sürekli önlük kullanır, ellerinden kağıt havlu eksik olmaz.
Salya akıntısı sebebi ile genellikle bu çocuklar pek sokağa çıkarılmaz ve evde tutulurlar. Bu durum, sadece küçük çocuklar için değil, yaşı büyük spastik kişiler için de geçerlidir. Maalesef bu durumun tedavisi olduğu da pek bilinmez. Bu durum biraz da uzman doktorların bu ameliyatlarla pek ilgilenmemesiden kaynaklanıyor.
Halbuki biraz ince iş olsa da, teknik olarak çok basit bir ameliyatla ağızdan istemsiz salya akışı kesilebilir. Bu ameliyatlara "Drooling ameliyatları" deniyor. Yapılan işlem aslında ağırlıklı olarak ağız boşluğunun ön tarafında tükrük salgısının azaltılmasıdır. Bunun için yapılan ilk işlem, dilaltı tükrük bezlerinin komple çıkarılması, çene altı tükrük bezlerinin ise kanal ağzının, dilin arkasına verilmesidir. Böylece, ağız boşluğunun ön tarafına olan tükrük akıntısı önemli miktarda azalır.
Çocuk genzine akan tükrüğü yutmayı öğrendikçe salya akışı kesilir, önlük çıkarılır. Salya akışının kesilmesi ve önlüğün çıkarılması tüm ailenin yaşam konforunu artırır.
Fazla çıkıntılı bir gırtlak yapısı, erkekler için maskulen bir görüntü verse de bazen istenmeyebiliyor. Bu aşırı çıkıntılı gırtlak kıkırdağının küçültülmesini genelde bayanlar ve transeksüel bireyler istese de, bu ameliyatı olan erkek sayısı hiç de az değildir.
Transeksüel bireyler genellikle belirgin adem elmasını saklamak için fular takarlar. Bayan hastalar bu çıkıntının erkeksi görünümünden hiç hoşnut olmazlar. Maalesef bir çok hasta, bu sorunun çaresi olduğunu bilmeden hayatları boyunca bu sıkıntıyı çekerler. Aşırı belirgin adem elması kıkırdağı ufak bir ameliyatla küçültülebilir. Yabancı literatürde bu ameliyat "Adam's apple removal" olarak geçer. Bu şekilde internette arattığınızda göreceksiniz ki bu ameliyat yurtdışında sıkça yapılan bir ameliyattır.
Nedense ülkemizde pek ilgilenilmemiş, saklı kalmış bir ameliyattır. Bölgenin anatomisini iyi bilen bir cerrah için tamamen risksiz, hasta memnuniyeti son derece yüksek bir ameliyattır. Ameliyat, genel anestezi ile tam gırtlak çıkıntısının üzerine yapılan 2 santimlik bir kesiden yapılır. Neredeyse hiç kanama olmayan bir ameliyattır. Gırtlak çıkıntısı, üzerindeki ciltten sıyrılır ve sadece kıkırdak doku ortaya
Yağ enjeksiyonu çok tartışılan bir konu. Kullanım alanı da çok geniş. Bu konuda bilgilerimi ve tecrübelerimi derleyip kısaca yazmak istiyorum. Öncelikle yağ enjeksiyonu, herkeste uygulanabilecek bir yöntem değil; çünkü yağ enjeksiyonu yapmak için öncelikle hastada alıp, gerekli yere verebileceğimiz yağ dokusu olmalı. Çok zayıf hastalarda yağ enjeksiyonu yapmak mümkün olmayabilir.
Yağ enjeksiyonu genellikle ufak hacim kayıplarını yerine koymak, bazen de geniş alanları büyütmek için uygulanıyor. Örneğin, yanak bölgelerindeki çökmeleri düzeltmek, dar çene yapısını genişletmek, meme büyütmek, popo büyütmek, dudakları dolgunlaştırmak, alındaki çökmeleri düzeltmek, penis kalınlaştırmak gibi.. Açıkcası bu uygulamaların hepsi iyi sonuç vermiyor.
Neden?
Klasik plastik cerrahi kitaplarında yağ enjeksiyonunun kuralları yazar. Bunları kısaca, tecrübelerimle harmanlayarak yazayım..