Bir önceki yazımda başladığım "Ders aldığım anılarım" serisinin ikinci yazısına hoşgeldiniz.. Bu kez estetik cerrahi ile ilgili enteresan anılarımı paylaşıyorum sizinle.. Yalnız emin olun çok daha acayip şeyler başıma geldi. Bunlar burada paylaşabildiklerim sadece..
-----------
KADINLARIN GÜZELLİK UĞRUNA KATLANAMAYACAKLARI ŞEY YOKTUR!!
Benim yaz tatillerinde en büyük zevkim, gittiğim tatil yerindeki turlara katılmaktır. Bilirsiniz böyle tatil yerlerinde tekne turları olur ve kaptan sizi gün boyu o bölgenin en güzel koylarına götürür. Böyle bir tura katılmıştık. Bizim kaptan o gün tekneyi öyle bir koya çekti ki, su buz gibi.. Bırakın denize girip yüzmeyi, ayağımızı sokamıyorduk. "Kaptan, naaptın yaa. Burada denize giremeyiz" şeklinde şikayetler başladı... Özellikle soğuk suya giremeyen bayanlar isyan etti..
Kaptan, baktı ki teknede isyan çıkıyor, hemen eline mikrofonu aldı ve yolculara seslendi: "Sayın konuklarımız, bu koyun çok önemli bir özelliği vardır! Suyu soğuktur, çünkü bu koyda denizin içinden kaynak suyu çıkmaktadır. Burada, bu
Yıllar önce web sitemde ilginç anılarımı yazıyordum. Çok ilgi çekiyordu. Bir ara kitap haline getirmeyi düşündüm ama işten güçten hiç vakit olmadı bunları derlemeye. Tıp konularından zaman buldukça burada bu anılarımı da paylaşmaya karar verdim. Zaten tıbbi konularda çok yazmaya değer bir şey olmadıkça yazmıyorum. Aralarda bu tarz şeyler yazmam eminim hoşunuza gidecektir. Başlayalım... En baştan... Tıp fakültesi 1. sınıf...
-------------
OKUL MU, HASTANE Mİ?
Tıp fakültesine gelen lise mezunu her genç, mutlaka travmatik bir olay yaşar ve geldiği yerin aslında sadece bir okul olmadığını; orada gerçekleşen olaylarda insan hayatının söz konusu olduğunu öğrenir.. Ben de 'olayın ciddiyetini' hocalarımdan birinden yediğim güzel bir fırça sayesinde öğrenmiştim..
Tıp fakültesi 1. sınıf öğrencileri acil servislere pek meraklıdırlar. Asıl 'aksiyon' oralarda olmaktadır ve acil servislerde öğrenilecek çook şey vardır.
Daha birinci sınıfta iken biz de takıldık acil servislerde salak salak. Daha neyin ne olduğunu bilmiyoruz, ortalıkta takılıp acil
Yakın zamanda bir dergi (Tüketici dostu) ile "estetik mağdurlarının hakları" üzerine bir röportaj gerçekleştirdim. Bu konuyu biraz daha genişçe, örneklerle yazıya dökmeye karar verdim. Bu konuda en çok merak edilen, hastanın hakkını nasıl arayacağı. Hasta, doktorunu kime şikayet edebilir? Hakkını aramak için nereye başvurmalı? Tazminat alma şansı nedir? Hastanın hakları nelerdir? Avukatlar, tüketici haklarını koruma dernekleri vs. bu sorulara cevap arıyor. Bence bunlardan önce cevaplanması gereken, daha önemli başka sorular var. Örneğin:
1) Hastaların sorumlulukları nelerdir?
2) Hastalar mağdur olmamak için ne yapmalı?
Öyle ya, herkes "hasta hakları" deyip duruyor; ama hasta haklarından önce "hastanın sorumlulukları" geliyor bana kalırsa. Emin olun bir hasta mağdur olmuşsa bunun sorumluluğunun bir kısmı hastanındır. Hastalar öyle ciddi yanlışlar yapıyorlar ki, sonunda mağdur olunca hemen işlemi yapan doktorun yakasına yapışıyor; ama kendi yanlışlarını görmezden geliyor. Bunları madde madde yazayım yine; okuması kolay olsun.. İçimden bir ses, bu yazının biraz uzun olacağını
Cinsiyet ayrımcılığı yapıyorum sanılmasın ama yıllar içinde gördüğüm kadarıyla kadınların bazı estetik konularında yanlış anladıkları bazı şeyler var. Erkeklerin böyle belirgin bir şekilde yanlış anladıkları bir konu aklıma gelmiyor, ama kadınların bazı konularda çok vahim yanılgıları var. Bu yüzden bu konuda derli toplu bir yazı yazmak istedim. Çok uzun bir yazı olmayacak. Şu yazacaklarım gerçekten kafamı karıştırıyor. Kadınlar bu yanılgılara nasıl düşüyor anlamıyorum..
---
Beni en çok şaşırtan konu, bacak estetiği için başvuran bazı kadınların bacaklarını yukarıdan aşağı (ayak bileği dahil) dümdüz, aynı kalınlıkta istemeleri. Bu gerçekten çok garip. Hasta bu isteğini söyleyince "yani bacaklarınızı soba borusu gibi yukarıdan aşağı aynı kalınlıkta olsun istiyorsunuz, öyle mi?" diye sorduğumda "evet" diyorlar. Ben kulaklarıma inanamayarak defalarca farklı şekillerde soruyorum, yanlış mı anladım acaba diye. Hayır, kadın net olarak bacaklarını yukarıdan aşağı dümdüz, soba borusu gibi istediğini söylüyor. Bu istekle gelen bazı kadınlara "Siz sütun gibi
Hastaların en sık sorduğu sorulardandır bu. "Penis büyütme ameliyatının riskleri nedir?", "Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım.", "Bir sorun yaşar mıyım?". Konu penis büyütme ameliyatı olunca hastalarımızın bu korkuları doğaldır. Dolayısı ile bu soruyu ayrıntılı bir şekilde cevaplamak iyi olacak. Öncelikle konu hakkında genel bilgi vereceğim; sonra karşılaşılabilecek komplikasyonları sıralayacağım.
Burada bahsedeceğim tüm komplikasyonlar, asıcı bağın kesildiği klasik penis büyütme ameliyatı içindir (Çok riskli olan perovic ameliyatını bu konudan ayrı tutuyorum. Çok riskli bir ameliyat olduğu için perovic tekniğini uygulamıyorum). Bizim uyguladığımız, asıcı bağın kesildiği klasik penis büyütme ameliyatı, son derece güvenli bir ameliyattır. Bunun sebebi, aslında ameliyat sırasında penis dokusuna hiç dokunmamamızdır. Ameliyat, tamamen, penisin çevresine yapılmaktadır. Arkasında bulunan asıcı bağ kesilerek uzatma sağlanır (leğen kemiğinden kurtulan penis dokusu dışarı kaydırılır); cilt altına yağ enjeksiyonu yapılarak kalınlaştırma sağlanır. Penisin gövde dokusuna,
Son yıllarda çok fazla yapılmaya başlanan ama yine de cerrahlar arasında pek bilinmeyen bir ameliyat, silikon implantlar ile bacak estetiğidir. Bu yazımda kısaca bu konudaki tecrübelerimi aktaracağım ve günümüz şartlarına göre (covid 19 pandemisi) uygulamada yaptığımız bazı güncelleştirmelerden bahsedeceğim..
Silikon bacak implantları, dizaltı kısımda, bacağın arkasında bulunan baldır kasının ufak bir modeli şeklinde olan silikon protezlerdir. Bu silikon implantlar (protezler), dizaltı bacakta, bacağın arka kısmında bulunan kasın büyütülmesi için kullanılır. Bu kas aslında 2 kısımdan oluşan bir kasdır ama bacakta zayıflığa ve çarpık bacak görüntüsüne sebebiyet veren, genelde bacağın iç kısmındaki kasın zayıf olmasıdır. Bu yüzden çarpık bacak görüntüsünü düzeltmek yada bacakların dizaltı kısmınında kası dolgunlaştırmak için genellikle iç taraftaki kasın içine bu protezler yerleştirilir. Amaç, zayıf olan kası, olması gereken büyüklüğe getirmektir. Bu ameliyat 4 grup hastaya yapılır:
1) Çarpık bacak görüntsüne sahip, iki bacağı arasında açıklık kalan bayanlar
2) Bacakları çok ince olan bayanlar (çalı bacak deformitesi)
3) Çocukken geçirdikleri çocuk felci sebebi ile bacakları ince kalmış
Dil küçültme ameliyatı çok komplike bir ameliyat olmasa da genel olarak pek üzerine düşülmemiş, hastaları ile çok ilgilenilmemiş bir ameliyattır. Hasta spekturumu oldukça geniş, çok değişik modifikasyonlara açık ilginç bir ameliyattır.. Bu ameliyattan bahsettiğimde, duyanlar genelde buna neden ihtiyaç olduğunu soruyorlar. Dilin küçültülmesi tabii ki dil gereğinden fazla büyükse yapılır. Dilin büyüklüğü doğuştan da olabilir, sonradan da olabilir. Doğuştan olduğunda bazen acil ameliyat edilmesi gerekebilir. Bebeğin dili çok büyük olabilir ve beslenmeyi, soluk almayı zorlaştırabilir. Bu durumda her türlü risk göze alınarak bebeğin acil ameliyat edilmesi gerekebilir. Bazen de hasta bize çocuk yaşta getirilir. Genelde dili sürekli dışarıdadır. Konuşması bozuktur. Yetişkin hastalar da, dil büyüklüğü şikayeti ile başvurmaktadır.
Örneğin bize başvuran hastalardan biri peltek konuşma sebebi ile bir konuşma terapisine başvurmuş. Orada dili güçlendirmek için verilen
Tarih boyunca penis büyüklüğü erkekler için önemli olmuştur. Penisin iri olması, erkekliğin ve iktidarın bir kanıtı gibi görülmüştür; fakat maalesef penis büyüklüğü hormonlar ve genetik yapımızla alakalıdır ve bu yüzden kişiden kişiye çok değişir. Başparmak boyu, burun büyüklüğü, ayakkabı numarasının büyüklüğü ile ilişkilendirilse de bu gibi efsanelerin bilimsel bir değeri yoktur. Böyle çıkarımlar gerçekçi değildir.
Bir kişi 2 metre boyunda olabilir, çok iri bir vücut yapısına sahip olabilir ama penisi küçük olabilir.. Peki nedir mikropenis? Penis boyu ne zaman iridir, ne zaman küçüktür ve ne zaman buna mikropenis deriz? Ve elbette, mikropenis durumunda ne yapılabilir?
-----------
Bir kere öncelikle şunu belirtmek gerek; penis büyüklüğü ırktan ırka değişir. Siyahi ırkda normal sınırlar farklıdır, sarı ırkda farklıdır. Genel kabul gören mikropenis tanımı, toplumun ortalama penis boyunun, istatistiki standart deviasyonunun 2.5 katı kadar altındaki ölçümün mikropenis olduğu şeklindedir. Bunu biraz açayım. Basitleştirerek anlatacağım. Toplumlarda penis boyu ortalamaları farklıdır. Yani siyahi ırkın mikropenisi ile beyaz yada sarı ırkın mikropenis boyu aynı değildir. Bu yüzden ülkemizde