Son günlerde CHP İzmir örgütünde öyle bir hareketlilik yaşanıyor ki, diğer partilerde ne olup bitiyor bakamadık. AK Parti İzmir teşkilatında bu aralar soğuk rüzgârlar esiyor. Kongreleri önümüzdeki aydan itibaren yapılmaya başlayacak olan AK Parti’de, hangi ilçe başkanlarının değişeceği, hangisinin göreve devam edeceği aşağı yukarı belli. Yüzde 40-50 oranında bir değişimden bahsediliyor. AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican’ın göreve devam edip etmeyeceği noktasında bir karar verilmiş değil. Ancak bununla ilgili bazı çalışmalar yapıldığını biliyorum. Bu aralar parti kulislerinde, eski AK Parti İzmir İl Başkanı ve bir dönem milletvekilliği yapan Aydın Şengül’ün ismini sıklıkla duyuyorum. Parti Genel Merkezi’nin İzmir İl Başkanlığı ile ilgili kararını bir an önce vermesi gerekiyor. Ortadaki karışıklık son bulsun ki, partililer dikkatini çalışmalara versin!
Bir zamanlar Demokrat Parti’nin kalesi olarak bilinen İzmir’de, merkez partisi iddiasıyla yola çıkan İyi Parti, DYP ve DP’de il başkanlığı yapan Yıldırım Ulupınar’ı dümenin başına geçirdi. Son olarak AK Parti’den istifa eden Ulupınar, İl Yönetim Kurulu’nu oluşturdu. Yakında kamuoyuyla paylaşacak. İsimleri gerçekten merak
Önceki gün yapılan Çiğli ilçe kongresiyle birlikte CHP, İzmir’de ilçe kongrelerini ‘az’ hasarlı bir şekilde tamamladı. Daha önce örgütü dinleyip uzlaşı adayı için mücadele edeceğini açıklayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu dediğini yaptı. Geçen hafta sonu (Cumartesi) ilçe başkanlarıyla Büyükşehir Belediyesi’nde bir araya geldi. (Neden belediyedeki makamını tercih etti, anlamadım) İlçe başkanlarıyla bire bir görüşen Kocaoğlu, akıllardaki isimleri sordu. “Sizin kafanızda bir isim var mı?” sorusuna ise, “Yemin ederim ki, kafamda hiçbir isim yok. Olsa zaten bu toplantıyı yapmazdım” sözleri, buluşmanın en dikkat çekici sözüydü.
Hemen kulis bilgilerini sizlerle paylaşayım. CHP’nin İzmir’deki önemli isimlerinden, eski milletvekili Allaattin Yüksel’in kafasında şuanda il yönetiminde yer alan Salih Özçiftçi olduğunu öğrendim. Özçiftçi ismi, 2015’te milletvekili aday adayı olan dönemin İl Başkanı Ali Engin’in görevinden istifa etmesinin hemen ardından gündeme gelmişti. Kocaoğlu ve Yüksel, boşalan koltuğa Özçiftçi’nin atanmasını isterken genel merkez Bedri Serter’in ismini açıklamıştı. Bu da parti örgütünde büyük bir kriz yaratmıştı. O günden bugüne köprünün altından çok
Ülkemizde son yıllarda sağlık alanında önemli gelişmeler yaşandı, yaşanıyor. Ancak sistemdeki bazı eksiklikler, bazı problemleri de beraberinde getiriyor.
Geçen hafta, babamın rahatsızlığı nedeniyle Zonguldak’a gittim. İleri derecede kalp hastası olan babam, bir süredir Bülent Ecevit Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde yatıyordu. Safra kesesinde çamurlaşma ve kanallarda taş olduğu belirtildi ve bir operasyon yapılacağı söylendi. Babamın doktoruyla görüşmek istedim. Kendisi oldukça yoğundu. Amacım, operasyonun nasıl olacağı, bir risk olup olmadığını öğrenmekti. Az önce de bahsettim. Hasta, ileri derece kalp hastasıydı. Neyse bir boş anını bulup odasına girdim. “Hocam, babam hastanız. Bir operasyon geçirecek. İzmir’den geldim. Biraz bilgi alabilir miyim?” dedim. Cevabı şu oldu: “Canım o işleme ben girmeyeceğim. Asistan girecek. Eğer benden bilgi almak istiyorsan, saat 17.00’den sonra Zonguldak Çarşı’daki muayenehaneme gelmen gerekiyor” dedi ve kartını uzattı. İnanın, o anda şok geçirdim. Her gün babamı ve diğer hastaları odalarında kontrole gelen doktorun söyledikleri çok ilginçti. Hastanede bazı doktor ve asistanlarla konuştum. “Maalesef sistem bu” dediler.
Ben de buradan
Eylülden bu yana CHP’deki delege seçimleri, ilçe kongre tartışmalarını takip ediyorum.
Dilimiz döndüğünce de kulislerdeki bilgileri sizlerle paylaşıyorum.
Delege seçimleri bazı yerlerde kıran kırana, bazılarında ise “sütliman” olarak tabir edebileceğimiz şekilde geçti.
Son yazımda da bahsettim ilçe kongrelerinde rekabet olmadığı için bunun beraberinde “heyecansızlık” baş gösterdi.
Delegeler, partililer bir “görüneyim geleyim” havasında sandık başına gitti.
***
Bu hafta sonu birçok ilçede kongre var.
Rekabetin yaşanacağı yerlerde de kimin/kimlerin kazanacağı şimdiden belli.
Eski CHP’lilerle konuştuğunuzda kongrelerin oldukça coşkulu geçtiğinden bahsederler.
Bugün baktığımızda ise partililerin ve yöneticilerin “heyecansızlığı” almış başını gitmiş.
Mesela, geçtiğimiz pazar Bornova’da delegeler ilçe başkanını seçmeye gitti.
İki aday yarıştı. Mevcut başkan kazandı. Aylarca delege savaşların yaşandığı Bornova’da kongre geç başladı. Sizce neden?
Hemen söyleyeyim yeterli çoğunluk sağlanamadı. O yüzden beklenildi.
“Bayram havasında, coşkuyla geçmesi gereken kongre bir anma programı görüntüsündeydi” Bunu oraya giden partililer, gazeteci arkadaşlarım söylüyor.
***
Tabii burada hiç şüphesiz kongreyi kazanacak isimlerin önceden tahmin edilmesi önemli bir etken. Birçok ilçede tek aday var.
Sizlere çok ilginç bir olayı anlatacağım. Tahir Bağdatlı... Yıllardır Tarihi Kemaraltı Çarşısı’ndaki Kızlarağası Hanı’nda esnaflık yapıyor. Bağdatlı Saz Evi’nde geçen ay bir hırsızlık olayı yaşandı. Dükkân sahibi içerideyken, dışarıda duran bir darbukayı (yaklaşık 500 lira) birisi alıp gitti. Bu anı kimseyi görmese de, olay güvenlik kameralarına yansıyor. Genç yaşlardaki şahıs, hiçbir şey olmamış gibi darbukayı alıyor ve yoluna devam ediyor.
Olayın üzerinden yaklaşık 50 gün geçiyor. Tahir Bağdatlı, binlerce kişi tarafından takip edilen ve ikinci el ürünlerin satıldığı bir uygulamada gezinirken orada darbukasının satılığa çıkarıldığını görüyor ve hemen harekete geçiyor. Yaşananların devamını Bağdatlı’dan dinleyelim.
“Darbuka, İzmir’de tek ve sadece bende var. Bundan eminim. Dükkânımın önünde sergilerken birisi alıp götürmüş. Yolda bir esnaf arkadaşım görüp içinden, ‘İnsan bir torbaya koyar. Neden böyle satmış ki?’ demiş. Güvenlik kameralarından hırsızlık anını izledik. Bu olayın üzerinden yaklaşık 50 gün geçtikten sonra, ikinci el satan bir uygulamada gezinirken darbukayı gördüm. Benim olduğunu hemen anladım. İlgili kişiyle iletişime geçtim. 350 lira fiyat koymuş. Pazarlıkla
CHP’de kongreler, nihayet başladı.
Vatandaşları hiç ama hiç ilgilendirmeyen, hatta önemli ölçüde partilileri de ilgilendirmeyen kongreler, maalesef CHP’de bir iç hesaplaşma görüntüsü veriyor.
Konak’tan başlayalım.
Kentin kalbi...
Son yerel seçimlerde alınan 115 bin oyla en yakın rakibe 30 bir farkın atıldığı ilçe... Birçoklarına göre görevini iyi bir şekilde yapan CHP Konak İlçe Başkanı Mehmet Şakir Başak, delege seçim sürecini çok iyi götürdü.
Kendisine karşı “muhalefet” yapan isimlerle de görüştü ve onları ikna etti. Ama son anda, düz bir partili aday olacağını açıkladı.
Özgür Kaplan, Divan’a “zamanında” listesini veremediğini için seçime giremedi.
Başak, tek aday olarak girdiği kongreyi kazandı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu yıllardır takip ederim. Muhabir olarak da gece-gündüz bir yıl boyunca takip ettim. Kendisi özellikle Ekim aylarından sonra vites yükseltir. Bu aralar metropolde hayata geçireceği projeleri bizzat yerinde inceliyor. Yanına da ilgili bürokratları alıyor. Hangi ilçeye gidiyorsa, o ilçenin belediye başkanının da gelmesini istiyor.
Kocaoğ-lu’nun her gittiği yerde Genel Sekreter Buğra Gökçe’yi de görmek mümkün. Kendisiyle şimdiye kadar bir vesileyle hiç konuşmadım. Ama sosyal medyayı çok iyi kullandığını söyleyebilirim. İzmir’e geldikten sonra bu alanda takipçi sayısını hatırı sayılır şekilde artırdığını söyleyebilirim. Şahsen, birçok projeyi, detayı onun paylaşımlarından görüyor, öğreniyorum. Hatta sosyal medyada ‘sponsorlu’ hamlelerle gönderilerini öne çıkarıyor. Twitter hesabında, “Gözü İzmir’de, aklı İzmir’de” notu da dikkat çekiyor.
Daha önce nasıldı bilmiyorum ama İzmir’e gelmesiyle Büyükşehir Belediyesi’ne de büyük bir hareketlilik geldi. Projeleri anlatırken heyecanına tanık oldum. AK Parti’nin de yakından takip ettiği bir isim. Hatta AK Parti’de üst düzey bir yönetici, aylar önce, “Gökçe, Kocaoğlu’nun en iyi transferi”