Hayatınızda gerçekten tıkandığınızı düşünüyorsanız, hayatınızda değiştirmek istediğiniz şeyler varsa ve nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız bakacağınız tek yer kendi içiniz.
Bedeninizin verdiği mesajlara dikkat edin. Bedenin verdiği sinyaller bu konuda uyarıcılardır. Ve bazende bir hastalıkla size avaz avaz bağırır.
Eğer fark ettiyseniz, onu iyileştirebilirsiniz de...
Barbara Hoberman der ki; Tıpkı telefon mesajlarının elektirik sinyalleri halinde kablolar üzerinden ilerlemesi gibi, düşünceler de sinirsel sinyaller halinde aksonlar boyunca ilerleyerek kasları ve bezleri harekete geçirir.
Düşüncelerle vücudunuza neler yapabildiğinizi tahmin etsenize? Kızdığınız ama söylediklerinizi içinizde tutmaya zorladığınız o anı düşünün? Boğazınızda ki yumruk hissini... Çok üzüldüğünüz pişmanlık duyduğunuz bir anda midenize oturan o taşı?
Eğer hasta olmak istemiyorsak mutlaka öfke-kırgınlık-kızgınlık gibi duygularımızı anlatmak ve dönüştürmek zorundayız. Dr. Drauzio Varella "hayatı üzgün yaşamayın, iyi mizah bizi doktorun elinden korur" der. Mizah, kahkaha huzur ve mutluluk sağlığınızı güçlendirir. İnsan içini (ruhunu) ne kadar yıpratırsa dışarıdan da o kadar yıpranır. Ve
Geçenlerde bir arkadaşım hiç hak etmediği bir davranışa maruz kaldı. Gel gelelim devran döndü ve o kişiden intikam akabileceği güzel bir fırsat eline geçti... Bana anlattığında "hayır dedim aynı şekilde karşılık vermemelisin, o onun fıtratıydı öyle yaptı ama senin fıtratında kötülük yok, sen senin gibi cevap vermelisin" "Nasıl yani" dedi. Akreple Dervişin hikayesini anlattım.
Derviş suya düşen Akrebi kurtarmak ister elini uzatınca Akrep sokar... Derviş ona yardım etmek için tekrar elini uzatıyor ve Akrepte her defasında sokuyormuş. Bunu uzaktan izleyen bir adam demiş ki "neden bunu yapıyorsun yardımdan anlamıyor işte seni sokuyor?"
Derviş ise şöyle cevap vermiş:
Akrebin fıtratında sokmak var. Benim fıtratımda ise sevmek var. O fıtratının gereğini yapıyor, bende...
Açıkçası o an bu konuşmamın çok etkili olduğunu düşünmedim.. Çünkü arkadaşımda intikam alma isteği çok daha baskındı... Fakat ne olduysa aradan bir müddet geçtikten sonra bana geldi ve dedi ki "biliyor musun tam onu ezecektim ama birden sen aklıma geldin..Yapmadım ve tam tersi çok iyi davrandım.. O da şaşırdı ve çok mahçub oldu." dedi
Joseph Murphy diyor ki;
Dünyada zor insanlarda olduğunu biliyoruz.
Yapılan araştırmalara göre suyun içinde kristaller var ve bu kristaller bilgiyi hafızasında tutuyor. Suyun hafıza hücresinde 444 bin bilgi hücresi bulunduğu kaydedilmiş.Hücreler arasında bilgi alışverişi su sayesinde oluyor. Su bir bilgiyi alıyor ve diğer hücrelere taşıyor. Yani demek oluyor ki sizin günlük konuşmalarınızda söylediğiniz bir çok şeyi su kopyalıyor ve hücrelere dağıtıyor...
Sözlerinizle kendinize neler yapabildiğinizi bir düşünsenize? Ben şansızım dedikçe şansızlığı, şanslıyım dedikçe şansı... Mutsuzum dedikçe mutsuzluğu, mutluyum dedikçe mutluluğu çoğaltıyorsunuz ! Hastayım dedikçe hastalığı, iyiyim dedikçe iyiliği... Bu korkunç bir şey! Bir dakika korkunçta değil aslında bunu nasıl kullandığınıza bağlı, süper bir şeye de dönüşebilir... :)
Çünkü o zaman;
Suyun hafıza kodlarını bilinçle değiştirebiliriz...
İnsan neyi seçiyorsa hayatını da o şekilde yaşıyor...
Ne yani olumsuzlukları ben mi seçiyorum? Gün içinde en çok söylendiğiniz şeyleri bir gözden geçirin bakalım, gün boyu ne yüklüyorsunuz bedeninize?
"Her şeyi su dan yarattık!" (Enbiya 30)
Bedenimizde %70 oranında su var ve aynen o suyun içinde de kristaller var. Vücudunuzdaki suyu programlamak
Her zaman hayat felsefem olmuştur. "Allah birini sizden uzaklaştırdıysa peşinden koşmayın!"
Birisi bile isteye sizi incittiyse bu potansiyel onda var demektir. Emin olun yine yapacaktır.
Herkes ikinci bir şansı hak eder derler ama bence bu herkes için geçerli değil. Eğer bir kişi sizi aldatmışsa bu onun suçudur. Eğer o kişi sizi pek çok kez aldatmışsa bu artık sizin suçunuzdur. Orada gerçekten alınmamış bir ders var demektir.
Ayrıca frekans olarakta değiştiyse insanlar birbirlerinin kişisel alanından çıkar. Bu duygusal soğukluk anlamında bir uzaklaşmadır.
Frekans kitabında Penney Peirce; "iki benzer şekilde titreşen kişisel alan birleşip bir ilişki yarattığı gibi ilişkiler değişir ve birinin kişisel alanındaki titreşimi değiştiğinde de sıklıkla biter. Eğer alanınızın titreşimi bir ruhsal çöküntü durumun sonrasında olabileceği gibi değişirse benzer bir çöküş yaşamamış bazı kişiler artık alanınızda barınamaz ve büyük ihtimalle yok olurlar. "Çok sıkıcılar" ya da " artık beni sevmiyorlar" gibi yorumlarla bu durumu söze dökeriz. Arkadaşlıklar biter ve bambaşka yerlerden yenileri doğar. Karmasal bir dönem bittiğinde bir kişinin kişisel alanın titreşimi ilişki formundaki ani
Karma... Son yıllarda tanıştığımız bir kavram. Sankritçe bir kelime ve anlam olarak etkiye tepki gibi bir manada kullanılıyor.
Yani buna göre yaptığımız her eylemin, düşüncenin bir geri dönüşü var. Bumerang gibi.. Gidiyor dolaşıyor geri size dönüyor...
Dolayısıyla bugün yaşanan her şeyde geçmişte bir yerlerde söylenen bir söz, düşünce veya eylemin sonucu.. Şöyle bir söz vardı: Yarın ne yaşayacağını merak eden bugün ne söylediğine baksın...
Son yıllarda tanıştığımız dedim ama aslında Atalarımız bunun gayet bilincindeymişler-ki "Ne ekersen onu biçersin" demişler.
Peygamber Efendimizden nakledilen şu söz de konuyu net bir şekilde özetliyor ve noktayı koyuyor:
Kınamayın. Kınadığınızı yaşamadan ölmezsiniz.
Hiç bir şey karşılıksız kalmıyor. Kalmadığı gibi bazı faturalar genler vasıtasıyla torunlara kadar gidebiliyor.
Tabi karma sadece kötü şeyler için geçerli değil... İyiliklerde buna dahil.
2 Ocak Salı günü yılın ilk dolunayı sabah saatlerinde 05:25 gibi Yengeç burcunda gerçekleşecek!
Yengeç burcunun gezegeni AYdır. Ay ise Astrolojide duyguları temsil eder.
Muhtemelen bir çoğunuzda sebebini bilmediğiniz bir duygusallık, sahip olduklarınızı kaybetme korkusu durduk yerde geçmiş olaylar depreşti, belki ağlama nöbetleri, kendine acıma gibi ruh halinde iniş çıkışlarla- dolayısıyla duygular tavan bir şeklide giriş yaptık yeni yıla:)
İyi haber şu; işte bu bizi rahatsız eden geçmişten gelen tüm kırgınlıklarımızı, yaralarımızı, korkularımızı şifalandırmak için işte bu yengeç dolunayı güzel enerjiler veriyor.
Başkalarının üzerinde yaptırım gücünüzün sıfıra yakın olduğunu belirtmek isterim bu yüzden hani çocuğunuza eşinize ve çevrenizdekilere karşı ani çıkışlarda bulunmayın hiç beklemediğiniz tepkilerle karşılaşabilirsiniz söyleyeyim:)
Daha öncede söylemiştim; Muhyiddin Arabiye göre Yengeç burcu dünyamızın burcudur. Bu açıdan dünyamızı şifalandırmak içinde önem arz eder.
Yengeç burcu aile ilgili konular demektir. Anne ve kadını temsil etiği için başta anneniz ve tüm bayanlarla olan ilişkilerin şifaladırılması için mükemmeldir.
Akciğer, karaciğer, mide ve safr
Senenin son gününden herkese merhabalar,
Yeni yıla girmemize sadece saatler kaldı.. Yepyeni bir yıl ve yeni umutlar... Ama her şeyden önce eski yılla birlikte tüm hesapları da kapatmak lazım değil mi?
Bizi kısıtlayan, aşağıya çeken ilerlememize engel olan tüm eski anlaşmalarımızı iptal etmek ve hayatımızda bizi yoran üzen ilişkilerimizi gözden geçirerek gerekiyorsa bağları kesmek...
Bu bağlar aramızda problem olan insanla aramızda kordon şeklinde bir bağdır.. Ve siz o bağı koparmadığınız sürece o bağ aracılığıyla arada negatif enerji akışı devam eder.
Bunun için yapabileceğiniz ufak bir çalışma yazacağım.
Bir sandalyeye oturun veya yerde dizlerinizin üzerinde de oturabilirsiniz. Gözlerinizi kapatın ve aranızda problem olan kişiyi karşınızda hayal edin. Ve ona bakarak şöyle söyleyin:
"Sevgili ..... (burada o kişinin ismini öyleyin)
Seninle aramızda geçen her ne varsa yaptığım yanlışlar için senden özür diliyorum. Lütfen kabul et ve sevgi ile beni bağışla. Bana öğrettiğin her şey için sana teşekkür ediyorum. Bende seni sevgiyle affediyor ve bağışlıyorum.
Ben inanılmaz müzik severim. Evde, arabada, yürüyüşte kulaklıkla..
Velhasıl 24 saatin uyanık olduğum hemen her anında, aşağı yukarı hiç tür ayırmadan..
Kulağıma güzel gelen, sözü anlamlı olan, bazen sözüne aldırmadan temposuna vurulduğum da olur.
Aralarında tek geçtiklerim de var. Ahh bazen hiç tahammül edemeyip "müziksiz kalsam yine de dinlemem!" dediklerim de:)