Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Gönül Yarası”ndan altı yıl sonra yazıp yönettiği yeni bir filmle izleyici karşısına çıkan Yavuz Turgul, safkan bir polisiyeye imza atıyor

Amerikan ve Avrupa sinemalarının onyıllardır hakim olduğu bir tür olan polisiye, herhalde Türk sinemasında tercih edilen türlerin en alt sıralarında.
Geçtiğimiz sezonun seri katil polisiyesi, Uğur Yücel imzalı “Ejder Kapanı”nın ardından türün has bir örneği az ve öz film çeken Yavuz Turgul’dan geliyor. Turgul arada yazdığı “Kabadayı”nın senaryosunu saymazsak, yönetmen ve senarist olarak en son 2005’in başında “Gönül Yarası” ile karşımıza çıkmıştı.
Filmin açılışında cinayet masasının tecrübeli polislerinden “avcı” lakaplı Ferman’ı genç polislere cinayetleri çözerken tıkandıklarında bakış açısını değiştirmenin öneminden bahsederken görüyoruz. Hemen sonrasında ise Karadenizli, öfkesini kontrol etmekte zorlanan, inişli çıkışlı bir karaktere sahip, Ferman’ın oğlu gibi sevdiği ve yetiştirdiği “deli” lakaplı İdris ile tanışıyoruz. Ferman ve İdris bir ormanda, bataklıkta kesik bir el bulunca, apar topar suç mahalline gitmeye çalışırken, cinayet masasında bir kadro açılıyor. Ferman antropoloji yüksek lisansı yapan “çaylak” Hasan’ı da ekibe dahil ediyor.
Bulunan elin, önce öldürülmüş bir kızın eli olduğu sonra da bu kızın Pamuk adında, alt sınıftan bir kız olduğu ortaya çıkıyor. Araştırma, İdris, Ferman ve Hasan’ı önce Pamuk’un sevgilisi torbacı Ömer’e ardından da holding sahibi işadamı Battal’a yönlendiriyor. Soruşturma tıkandığında, Ferman’ın bakış açısını değiştirmekle ilgili konuşmasını pratiğe geçirmeleri gerekiyor.
Turgul’un uzmanlık alanlarından diyaloglar; karakterler ve onların hassasiyetleri, krizleri ile cinayetin araştırmasında değinilen bazı motivasyonlar “Av Mevsimi”nin yerli damarını oluşturuyor. İşin batı sinemasından gelen yönü ise polisiyenin batı sinemasında gelişen kurallarıyla oynaması...

2,5 saatlik bir film ama uzunluk sorun olmuyor

“Av Mevsimi” 2,5 saatlik, uzun bir film. Turgul merak uyandıran karakterleriyle bu süreyi rahatlıkla idare ediyor. Diğer yandan ilk çıkan eleştirmen yorumlarında çokça bahsi geçen konu, hikayenin cinayeti kim işledi konusunu filmin bitmesine çok zaman varken açıklaması. Bu noktadan sonra Turgul filmin yönünü polis ve katil arasındaki yüzleşmenin hazırlıklarına çeviriyor. Filmin polisiye heyecanını erken bitiren bu seçim, Michael Mann filmlerindeki gibi güçlü bir yüzleşme sahnesini talep ediyor. Ama filmin sonundaki yüzleşmenin çok tatmin edici olduğundan bahsetmek güç.
Devrim yaratacak bir film olduğunu söylemek imkansız
Film özellikle başroldeki dört aktörün Cem Yılmaz, Şener Şen, Okan Yalabık ve Çetin Tekindor’un güçlü performanslarını barındırıyor. Turgul filmlerinde başarılı Şener Şen performansları görmeye alışık olduğumuz için onun İdris’teki oyunculuğu sürpriz değil. Ama Cem Yılmaz’ın olağan komik adamının dışına çıktığı İdris performansı, onu aktör olarak çok daha ciddi bir kulvara taşıyor. Okan Yalabık ve Çetin Tekindor da yan rollerinin hakkını veriyorlar.
“Av Mevsimi”, işçilik açısından son derece eli yüzü düzgün bir prodüksiyon. Polisiye olarak ise, çok orijinal, politik bir konuyla türün devrim yaratacak bir örneği olduğunu söylemek mümkün değil. İyimserseniz, Türk sinemasındaki düzgün bir polisiye örneği olarak filmi takdir edebilirsiniz. Kusur bulmak isterseniz ise av metaforunun iticiliğinden kadın karaktere yaklaşımına kadar pek çok noktaya takılmak mümkün.

Yerli damara sahip bir polisiye


“Av Mevsimi”
Yön.:
Yavuz Turgul
Oyn.: Şener Şen (Ferman), Cem Yılmaz (İdris), Okan Yalabık (Hasan), Melisa Sözen (Asiye), Rıza Kocaoğlu (Asit Ömer), Çetin Tekindor (Battal) Sen.: Yavuz Turgul Gör.: Uğur İçbak
Müz.: Tamer Çıray

Mahallenin delisi, kaçıracak Menderes’i

Süleyman Nebiloğlu’nun yönettiği, başrolünü Müjdat Gezen’in oynadığı “Memlekette Demokrasi Var”da, Adnan Menderes’in idam edilmesi öncesinde Yassıada’nın karşısındaki bir mahallede geçen bir komedi izliyoruz.
Mahallenin delisi Baradan (Gezen), Adnan Menderes’in (Emrah Kolukısa) politikalarını onaylamıyor. Ama Adnan Menderes tutuklanıp Yassıada’ya götürüldüğünde, Baradan onu rüyasında görüyor. Rüyada Menderes ondan dehlizlerden Yassıada’ya gelmesini ve 100 bin kibrit çöpüyle bomba yapıp patlatarak onu kaçırmasını istiyor.

Belaltı esprilerle sıradan bir mahalle komedisi

“Memlekette demokrasi var” cümlesini düsturu haline getirmiş Baradan, rüyasına uymaya karar veriyor. Oraya yeni tayin edilen asker Uzatmalı (İlker Ayrık), Menderes’in idamı öncesi yaşanacak bir terslikten çok korkuyor. Önce Baradan’ın Menderes’i kurtarma planına kulak asmıyor ama sonradan bu işi ciddiye almaya başlıyor.
Menderes’in idamı gibi politik bir noktadan yola çıkan “Memlekette Demokrasi Var”, seyir süresinin büyük çoğunluğunu o mahalle içerisindeki insanlara dayanan, belaltı esprilerle geçiriyor. Uzatmalı’nın karısının şişmanlığı gibi esprilere sırtını yaslayan film, iyi bir kara komedi olabilecek bir konudan çıkıp sıradan bir mahalle komedisine dönüşüyor.

Yerli damara sahip bir polisiye

Haberin Devamı

Müjdat Gezen (solda) ve İlker Ayrık filmin başrollerini paylaşıyor.
Çılgın dostlar bu kez sirkte

Animasyon serisi “Çılgın Dostlar / Open Season”un üçüncü filmi Condy Cameron’ın imzasını taşıyor. Cameron bu filmden önce “Şrek” serisinde diyaloglar ve çizimler üzerinde çalışmış bir isim. İngilizce seslendirme kadrosunda Ciara Bravo, Condy Cameron, Karley Scott Collins ile Joel McHale’in bulunduğu film, önceki filmlerden bildiğimiz kahramanlar Boog ve Elliot’un bir Rus sirkindeki maceralarını konu alıyor.

Yerli damara sahip bir polisiye


Animasyonun kahramanları Elliot ve Boog.