Teselli armağanında yeni halka
Dünyanın en popüler serilerinden “Harry Potter”ın bitişinin ardından kitapların yazarı J. K. Rowling, senarist koltuğuna oturmuş ve “Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar? / Fantastic Beasts and Where to Find Them”le (2016) hayranlara bir teselli armağanı sunmuştu. Potter zaman ekseninin öncesinde geçen hikaye Eddie Redmayne suretinde canavarlar toplayan çekingen ve eksantrik Newt’u ana karakter olarak sunmuştu.
Bu yan serinin ikinci filmi “Fantastik Canavarlar: Grindelwald’ın Suçları / Fantastic Beasts: The Crimes of Grindelwald” da son Potter filmleri ve serinin öncülünün yönetmeni David Yates’in imzasını taşıyor.
ABD’de geçen ilk filmin aksine Avrupa’ya, Paris ve Londra’ya taşınan hikayede, Newt, güçlenen ve hapisten kaçan kötü büyücü Grindelwald’ın peşine düşüyor. Grindelwald’ın amacı güçlü Credence’ı kendi yanına çekmek. Ancak Credence’ın ailesine dair bilgiler dengeleri değiştirebilir. Film, bir ara halkadan tam da bekleneceği gibi dünyayı zenginleştirirken konuyu fazla dağıtmaktan kurtulamıyor. Law ve Depp gücünde iki ismin seriye katılması avantaja dönüşüyor. Ancak özellikle filmin orta bölümlerinde yaşanan karmaşa ve tempo kaybı gözden kaçacak gibi değil. Ancak bütün bunlara rağmen Potter evrenine dokunan bir seriden bekleneceği gibi film gişede bekleneni vermeye devam filmleri de çekilmeye devam edecek.
“Fantastik Canavarlar: Grındelwald’ın Suçları / FantastIc Beasts: The CrImes of GrIndelwald ”
Yön.: David Yates Oyn.: Eddie Redmayne (Newt Scamander), Katherine Waterston (Tina Goldstein), Dan Fogler (Jacob Kowalski), Alison Sudol (Queenie Goldstein), Ezra Miller (Credence Barebone), Jude Law (Albus Dumbledore), Johnny Depp (Gellert Grindelwald), Zoë Kravitz (Leta Lestrange) Sen.: J.K. Rowling Gör.: Philippe Rousselot Müz.: James Newton Howard
“Açlık / Hunger”la başladığı sinema kariyerinde “12 Yıllık Esaret / 12 Years a Slave”le ana akım bir başarı ekleyen sanatçı Steve McQueen, yeni filmi “Dul Kadınlar / Widows”la ciddi bir mesaj ile soygun filmi izleğini birleştiriyor. Günümüz Şikagosu’nda eşlerini kötü sonuçlanan bir soygunla kaybeden dul kadınlar onlardan geriye kalan bir soygun planını uygulamaya koyuyorlar. Diğer yandan yönetime girmeye çalışan iki politikacının kirli çamaşırları da onların hayatlarını ve planlarını etkiliyor. Aralarında Viola Davis, Michelle Rodriguez, Elizabeth Debicki, Colin Farrell ve Robert Duvall’in de olduğu güçlü oyunculara sahip filmde, McQueen her şeyin kokuşmuş olduğu fikri üzerinden hareket ediyor. 1980’lerin İngiliz bir TV dizisinden yola çıkan hikayeyi güçlü bir yönetmenlikle sunan McQueen, hikayenin gizemini korumaya çalışırken uçları açık çok parçalı bir yapıyı toparlamayı başarıyor. İzleyicisinin zekasına hakaret etmeyen filmin tek kusuru filmin kendisini çok ciddiye alması ve akan ana akım soygun izleği arasındaki uyumsuzluklar.
- Bu yıl Cannes Film Festivali’nde yarışma dışı gösterilen Whitney Houston belgeseli “Whitney, Can I Be Me”, daha önce “Marley” ile Bob Marley’e yakın bir bakış sunan Oscarlı yönetmen Kevin Macdonald’ın imzasını taşıyor. Film, prömiyerinden beri eleştirmenlerden övgüler topluyor.
- Cem Karcı’nın yönettiği “Her Şey Seninle Güzel”, Burcu Biricik ve Mert Fırat’ın başrollerini paylaştığı bir romantik komedi. Fatih Hasanoğlu ve Furkan Düzen’in imzasını taşıyan korku türündeki “Cin Tepesi”, İsmail Hakkı Koç’un yönettiği komedi “Çift’lik Bank: Tosun Firarda” ve Kemal Danacı’nın komedi filmi “Koyver Gitsin” bu haftanın diğer yerli film seçenekleri olarak sıralanıyor.
- Rusya yapımı animasyon “Prenses ve Ejderha / The Princess and the Dragon”, çocuklara hitap eden bir yapım.
