Martin Scorsese ve gözde aktörü Leonardo DiCaprio’nun yeni ortaklığı, beş dalda Oscar adayı “Para Avcısı” dinamik bir kara komedi
Martin Scorsese, kariyerini takip etmekten pişman olunmayacağını bu cesur, dinamik ve heyecan verici filmle kanıtlıyor. “Para Avcısı / The Wolf of Wall Street” borsa simsarı Jordan Belfort’un anı kitabından “The Sopranos”un senaristlerinden Terence Winter tarafından uyarlanan bir Amerikan yaşam tarzı taşlaması...
Komediye de yakıştı
Alt sınıftan gelen Jordan Belfort, borsa simsarı olduğu kısa sürede Wall Street’te milyarder olur. Yaptığı işin bazı yasal olmayan yönleri de vardır. Harcayabileceğinden daha fazlasını kazanmaya başlayan ve “herkesin zengin olma arzusunu taşıdığı” şiarından hareket eden Belfort, kokain, akıl sınırlarını zorlayan bir eğlence âlemi, kadınlar ve paranın satın alabileceği bütün lükslerle yaşamını sürdürür.
Kahramanını ve kendisine yakın olan herkesi yüzeysel materyalist insanlar olarak çizen Scorsese, Amerikan rüyası olarak yüceltilen kavramla uğraşma derdinde. Ama bunu yaparken eğlenceli ve sürükleyici bir seyirlik ortaya çıkarıyor. Kara mizah türündeki film, Belfort’a asla pişmanlık çıkışını vermezken, onunla bu sefa dünyasında zaman geçirtiyor. Scorsese’nin borsada yasal ve yasal olmayan arasındaki sınırları bilinçli olarak bulanık tutması da filmin Amerika tablosunu güçlendiriyor.
Filmde komediye yakıştığını kanıtlayan ve kariyerinin en iyi performanslarından birini sergileyen DiCaprio, Altın Küre’de Müzikal ve Komedi dalında ödül kazandı. Ardından film, erkek oyuncu (DiCaprio), yönetmen, film, yardımcı erkek oyuncu (Jonah Hill) ve uyarlama senaryo dallarında Oscar’a aday oldu. Kazanacak gibi gözükmese de “Para Avcısı” Scorsese’nin hâlâ gençliğini koruyan bir yönetmen olduğunu gösteren bir film.
“Para Avcısı / The Wolf of Wall Street”
Yön.: Martin Scorsese
Oyn.: Leonardo DiCaprio (Jordan Belfort), Jonah Hill (Donnie Azoff), Margot Robbie (Naomi Lapaglia), Matthew McConaughey (Mark Hanna), Kyle Chandler (Patrick Denham) Sen.: Terence Winter
Gör.: Rodrigo Prieto
Ya Roma ya ölüm
“Il DIvo” ile sinema takipçilerinin dikkatini çeken İtalyan yönetmen Paolo Sorrentino, geçen yıl Cannes’dan eli boş dönen filmi “Muhteşem Güzellik / La Grande Bellezza”da sinemanın ne kadar görkemli olabileceğini hatırlatan tam bir “büyük sinema” örneği ortaya koyuyor. 65’inci yaşını kutlayan yazar Jep Gambardella’nın (Toni Servillo) rehberliğinde Silvio Berlusconi İtalya’sı, Roma tarihi, Hıristiyanlık, entelijansiya, modern sanat ve aristokratlar arasında geziniyoruz. Avrupa Film Akademisi’nden En İyi Film ve En İyi Erkek Oyuncu (Servillo) ödülleri alan film, İtalyan sinemasının ustalarına saygı duruşu niteliğinde. Antonioni’nin ahlak sorgulaması, Fellini’nin düşleri ve Rossellini’nin toplumsal gözlemlerinden izler taşıyan film, salonda izlenmesi çok önemli olan, atmosferiyle etkiledikten sonra üzerine konuşacak pek çok konu veren bir yapım. Yönetmenin eleştirdiği mevzularla duygusal etki yakalamak arasındaki kurduğu denge de benzersiz.
Zorlu bir uyarlama hikayesi
“Mr. Banks / Savıng Mr. Banks”, “Mary Poppins” kitaplarının yazarı P. L. Travers’ın, karakterinin Disney tarafından sinemaya uyarlama sürecinde çıkardığı zorlukları konu alıyor. Çocuklarına verdiği bir söz nedeniyle olduğunu iddia etse de büyük bir hırsla, bu uyarlamayı çekmek isteyen Walt Disney (Tom Hanks) ve Amerika’dan ve çoğu şeyden nefret eden İngiliz Travers (Emma Thompson) arasındaki mücadele filmin olay örgülerinden biri. Diğer olay örgüsü ise Travers’ın çocukluğuna ve çok sevdiği babasıyla geçirdiği yıllara odaklanarak dadı Mary Poppins’in yaratım sürecini gösteriyor. Filmde dikkat çeken olumlu yönlerin başında Emma Thompson’ın performansı geliyor. Gerçekten
ne Walt Disney’in gerçekçi bir portresini ne de Travers’ın çocukluğunun duygusal hikayesini izleyiciye geçirebilen filmde, izleyicinin ilgisini ayakta tutan tek etken Thompson’ın performansı.
Film uyarlama sürecini, İngiliz huysuz kadının Amerika’nın büyüleyici yanlarını ve Disney’in haklılığını kabul ettiği bir yolculuk olarak aktarıyor. Sürecin gelişiminin buna pek yakın olmaması Travers’ın bir daha asla bir Poppins uyarlamasına izin vermemesinden de belli aslında. Vasatın üzerine çıkamayan film, 2010’da Sandra Bullock’a sürpriz bir Oscar kazandıran spor dramı “Kör Nokta”nın yönetmeni John Lee Hancock’ın imzasını taşıyor.
DVD
HAFTANIN YENİLERİ
“KELEBEĞİN RÜYASI”
Yılmaz Erdoğan’ın yönettiği film, Türkiye sinemasının başarılı ana akım sinema örneklerinden biri olarak geçen sezon dikkat çekmişti.
“THE PANIC IN THE NEEDLE PARK / ESRAR BiTTİ”
Uyuşturucu bağımlıları arasında geçen 1971 yapımı film genç
Al Pacino’nun müthiş bir performansını barındırıyor.
“RAVEN / KUZGUN”
Edgar Allan Poe’yu bir cinayet soruşturmasının kalbine yerleştiren film, yazarın hayranları için ilginç olabilir.
Haftanın diğer filmleri...
Bu hafta gösterime girecek tek yerli film, Atıl İnaç’ın yönettiği, başrollerini ise Fatih Al, Nazan Kesal ve Erol Babaoğlu’nun paylaştığı “Daire”. Geçen yıl Adana’da Altın Koza için yarışan film kullanılmayan bir havaalanı etrafında dönen olayları konu alıyor. Popüler oyuncak legoların kullanıldığı animasyon filmi “Lego Filmi / The Lego Movie” ise kurtarıcı seçilen Emmet’ın hikayesini anlatıyor. Diğer Hollywood filmi aksiyon türündeki, Amerika’da gişede batan “Herkül: Efsane Başlıyor / The Legend of Hercules”. Başrollerini Kellan Lutz, Gaia Weiss ve Scott Adkins’in paylaştığı film Herkül’ün köken hikayesini işleyen bir yapım.