Televizyon ağırlıklı bir kariyere sahip Kemal Uzun’un yönettiği “Vay Arkadaş”, kenar mahallede geçen bir öyküyü komedi-aksiyon türünde anlatıyor.
Manik, Tik ve Dildo üç yakın arkadaş. Lakaplarını alma nedenleri ise şöyle: Manik aşırı hareketli, sinirli, heyecanlı bir tip. Tik’in de insanlarla ilişki kurmasını zorlaştıran bir sürü tiki var ve kadınlarla arası çok kötü. Dildo ise tersi. Kendine güvenli bir kadın avcısı.
Dildo’nun babası Efendi bey hastalanır. Manik, Tik ve Dildo’nun ameliyat için yüklü miktarda para bulmaları gerekir. Üç arkadaş, Manik’in baştaki itirazlarına rağmen parayı bulmak için araba çalarlar. Ama çaldıkları arabalardan birinde yüklü miktarda kokain, bir diğerinde ise bir ceset bulurlar. Bu durum da, başlarının mafyayla belaya girmesine neden olur. Bu arada çaldıkları arabalardan biri bir polis memurunun erkek fatma kızı Nil’in olunca, onun da yolu üç arkadaşla kesişir.
“Vay Arkadaş” açılışından itibaren akla ‘90’lar sonu ticari İngiliz sinemasının, öncülüğünü Guy Ritchie’nin yaptığı bir dalını getiriyor. Özellikle de Ritchie imzalı “Ateşten Kalbe, Akıldan Dumana / Lock, Stock and Two Smoking Barrels”ı. Suça az buçuk karışmış kenar mahalle gençlerinin, kendilerini aksilikler sonucu içinde mafyanın da olduğu daha büyük bir suçun içerisinde bulmaları ve filmin hızlı, düz ilerlemeyen kurgusu dolayısıyla akla gelen bir anımsama bu.
“Vay Arkadaş” dönemin İngiliz suç komedilerinin bu özelliklerini yerel diyaloglarla birleştiriyor. Filmin senaristi Caner Güler’in “Geniş Aile” dizisinin senaristi ile birlikte yazdığı diyaloglar, argolu günlük konuşma diliyle akıyor. Espriler de uygun şekilde aralarda karşımıza çıkıyor.
Filmdeki tüm karakterler derinleştirilmeden, klişeler üzerinden yürüyor. Ama bu kötü bir sonuç doğurmuyor. Çünkü kişilik özellikleri bilinçli olarak abartılmış karakterler, hızla inşa olan komplo ve sivri diyaloglarla bir araya geldiklerinde sorunsuzca hikayeyi dolduruyor ve senaryo içindeki işlevlerini yerine getiriyorlar. Filmdeki oyunculuklar da oldukça düzgün.
“Vay Arkadaş”, kendisini fazla ciddiye alan bir film değil. Büyük laflar etmeye, devrim yaratmaya çalışmıyor. Görülen amacı, ticari bir filmle iyi vakit geçirtmek... Bunu da rahatlıkla yapabilecek seviyede.
“Vay Arkadaş”
Yön.: Kemal Uzun
Oyn.: Ali Atay (Manik), Fırat Tanış (Tik), Mete Horozoğlu (Dildo), Rasim Öztekin (Efendi), Demet Evgar (Nil), Bihter Dinçel (Narin), Mustafa Üstündağ (Sadık)
Sen.: Caner Güler
Gör.: Serdar Armutlu
Müz.: Multitap
Olay olan film
Mahsun Kırmızıgül’ün yönettiği üçüncü film olan “New York’ta Beş Minare”, 800’ü aşkın salonda gösterime giriyor. Yani devasa bir dağıtımla. Ama Kırmızıgül, bu filmde aldığı bir kararla birkaç kişi hariç Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) üyelerine filmini göstermedi. O yüzden Milliyet Cumartesi ekinin basıldığı sırada filmle ilgili yorum yapmak mümkün olamıyor.
Tanıtım bültenlerindeki “Filmin zikir sahnesinin, bugüne kadar çekilen en güzel zikir sahnesi olduğu konuşuluyor” ve “Sinemacı ve izleyenlerin muhteşem dedikleri filmin ilk görüntüleri çok çarpıcı” gibi cümlelere de yorumunuzu katmak da aynı şekilde imkansız.
Fragmanından anlaşıldığı kadarıyla Mahsun Kırmızıgül ve Mustafa Sandal’ın canlandırdığı iki polis memuru, ABD’de yaşayan ve terörist olduğu düşünülen Müslüman lideri (Haluk Bilginer) tutuklamak için New York’a gidiyorlar ve olaylar gelişiyor.
Yerli ajan komedisi