Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yönetmen Tom Hooper “Danimarkalı Kız”da LGBTİ için önemli olan bir hikayenin içini boşaltıp melodram malzemesi haline getiriyor...

İngiliz yönetmen Tom Hooper, “Danimarkalı Kız / The Danish Girl”de LGBTİ hareketi açısından önem taşıyan bir hikayeyi ele alıyor. 20’nci yüzyıl başında kadın kimliği Lili’yi keşfeden ve cinsiyet değişimi ameliyatına giren Einar Wegener’in “gerçek hikayesi”ni anlatan film, Eddie Redmayne’e En İyi Erkek Oyuncu, Alicia Vikander’a En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dallarında Oscar adaylığı kazandırdı.

Birçok açıdan hayal kırıklığı yaratan filmde, eşi Gerda’yla mutlu mesut yaşarken, günün birinde ona modellik yaparken kadın olmak istediğini keşfeden ressam Einar, bu kimliğine sahip çıkar. Gerda’nın da ona destek olmasıyla cinsiyet değişimi ameliyatı yaptırmaya karar verir.

Abartılı bir oyunculuk

Film de, uyarlandığı roman da önemli gerçek bilgileri saklıyor: Gerda’nın yüksek ihtimalle lezbiyen olması, dönüştağü Lili’nin ameliyatlarının sayısı ve süresi, bu sırada Gerda’yla ilişkisinin durumu... Gerçek hikayeyi eğip bükerek elde edilen ise zayıf Einar ve sürekli kocasının yanında yer alan, güçlü Gerda’nın aşkı, dostluğu. Hikayenin esas önemli yeri olan Lili’yi geri planda tutan ve anlaşılmasını zorlaştıran bu durum, izleyicisine Gerda’yı takip ettiriyor. Filmin amacı onun “anlayışı”nı alkışlattırmak.

LGBTİ için önemli bir öyküyü gerçek hikayeyi çarpıtıp kullanarak melodram malzemesi haline getirmek, meselenin içini boşaltmak anlamına geliyor. Eddie Redmayne’nin abartılı ve tekrarlardan oluşan oyunculuğu, klişelerle dolu melodram izleği ve temposu da “Danimarkalı Kız”ı sezonun yıldızlıktan uzak filmlerinden biri yapıyor.

Her şey melodram için


“Danimarkalı Kız / The DanIsh GIrl”
Yön.: Tom Hooper Oyn.: Alicia Vikander (Gerda Wegener), Eddie Redmayne (Einar Wegener, Lili Elbe), Ben Whishaw (Henrik), Matthias Schoenaerts (Hans Axgil) Sen.: Lucinda Coxon (David Ebershoff’un romanından)
Gör.: Danny Cohen
Müz.: Alexandre Desplat

Her şey melodram için
Deadpool’a ikinci şans

X-Men evreninin sevilen karakterlerinden, deneysel kanser tedavisi sırasında dış görünüşü bozulmuş ve güçler edinmiş, tuhaf bir espri anlayışına sahip Deadpool da kendi filmine sahip kahramanlar arasına giriyor. Daha önce “X-Men: Origins”de Ryan Reynolds’ın suretinde karşımıza çıkan karakter, Tim Miller’ın yönettiği “Deadpool”da da Reynolds tarafından canlandırılıyor. Film, izleyici ve eleştirmenlerce beğenildi.

Aile sorunları?

Yönettiği “Reprise” ve “Oslo, 31. August”, Joachim Trier’i Kuzey Avrupa sinemasının dikkat çeken isimleri arasına taşıdı. Geçen yıl Cannes’da yarışan “Sessiz Çığlık / Louder Than Bombs”la ABD’de ilk İngilizce filmini çekti. Başrollerini Jesse Eisenberg, Amy Ryan ve Rachel Brosnahan’ın paylaştığı film, annelerini kaybeden bir ailedeki baba-oğul sorunlarına odaklanıyor.

Haftanın diğerleri?

- Ross Katz’ın yönettiği romantik film “Aşkın Seçimi / The Choice”, başrollerini Benjamin Walker ve Teresa Palmer’ın paylaştığı bir yapım. Film bir ilişkiye başlayan komşuları konu ediniyor.

- Uğur Yağcıoğlu’nun yönettiği “Dünyanın En Güzel Kokusu”nda Tuba Ünsal ve Rıza Kocaoğlu başroldeler. Film, çocuk sahibi olmak için evlenen iki yakın arkadaşın hikayesi. Gönenç Uyanık imzalı komedi “Hesapta Aşk”ın başrollerini Meriç Aral ve Derya Şensoy oynuyor. Mustafa Kara ve İsmail Gürbüz’ün yönettiği “Mel-Un” izleyicisini korkutmayı hedefliyor.