Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

FBI’ın temelini atan adam

“J. Edgar”

Federal Soruşturma Bürosu’nu (FBI) kuran ve 40 yıla yakın direktörlüğünü üstlenen J. Edgar Hoover, ABD tarihinin en güçlü ve en tartışmalı figürlerinden biri. Hoover’ın öyküsü “Milk”in senaristi Dustin Lance Black’in senaryosu ve Clint Eastwood’un yönetmenliğiyle izleyici karşısına çıkıyor.
Adalet Bakanlığı’nda çalışan J. Edgar Hoover, komünizmle savaşmak için yeterince katı önlemlere, sistematik bir fişleme sistemine ve olay yeri incelemede etkin yöntemlere sahip olunmadığını düşünmektedir. Bakanlıkta dikkat çekmesinin ardından 1935’te ondan FBI’ı kurması istenir. Laboratuarlar, gizli dosyalar, çakı gibi ajanlar derken, başta kimsenin güvenmediği büro, zamanla güçlenmeye başlar. Hoover ise istediklerini elde etmek için yeri geldiğinde ABD başkanına şantaj yapmaktan bile çekinmemektedir. Diğer yandan sert ve güçlü annesinin baskısı altında yaşayan Hoover, eşcinsel kimliğini ve sağ kolu Tolson’a duyduğu aşkı saklamak zorundadır.

Utanç verici yaşlılık makyajı
Eastwood günümüzün korku duyulan modern soruşturma yöntemlerinin çoğunun temellerini atan Hoover’a serinkanlı bir mesafeden yaklaşmaya çalışıyor, Hoover için sempati veya nefret uyandırmayı hedeflemiyor. Kendisi de bir muhafazakar olan Eastwood, Amerikan muhafazakarlığının ‘komünizm tehdidi’ gerekçesiyle zıvanadan çıktığı bir dönemin ürünü olan Hoover’ı ne yerden yere vuruyor ne de her yaptığında haklı bir kahraman olarak çiziyor.
Filme baskıcı ve tutucu anne figürü, ‘gücün yozlaştırdığı’ bu tür adamların bahanesi kontenjanından geleneksel olarak filme eklenmiş maalesef. Tolson’ın yaşlılık makyajı ise Hollywood gibi bir endüstri için bir utanç kaynağı olarak dikkat çekip “Sosyal Ağ / The Social Network”te ikizleri canlandıran Armie Hammer’ın düzgün oyunculuğuna rağmen filmdeki sahnelerini ciddiye almayı neredeyse imkansız hale getiriyor. Leonardo DiCaprio’nun Akademi tarafından görmezden gelinen performansı ise filme güç katıyor.

Haberin Devamı


Yön.: Clint Eastwood
Oyn.: Leonardo DiCaprio (J. Edgar Hoover), Naomi Watts (Helen Gandy), Armie Hammer (Clyde Tolson), Jeffrey Donovan (Robert Kennedy)
Sen.: Dustin Lance Black
Gör.: Tom Stern
Müz.: Clint Eastwood

Haberin Devamı

“Sen Kimsin?”

Bir sakar dedektif komedisi

“Çok Filim Hareketler Bunlar”ın yönetmeni Ozan Açıktan’ın yönettiği “Sen Kimsin?”in senaryosunu ve başrolünü Tolga Çevik üstleniyor. Çevik’e başrollerde Köksal Engür, Pelin Körmükçü ve Toprak Sergen’in eşlik ettiği film, bir sakar dedektif komedisi.
Tekin ve babasının arkadaşı emekli trafik polisi İsmail (Engür), pek iş yapmayan bir dedektiflik bürosu işletmektedirler. Bir gün kapılarını çalan zengin bir kadın (Körmükçü), onlardan kızı Pelin’i bulmalarını ister. Araştırma sakarlıklar eşliğinde sürerken olayların göründüğü gibi olmadığı anlaşılır.
En ünlüsü “Pembe Panter”in Jacques Clouseau’su olmak üzere sinemaya pek çok başarılı komedi kazandırmış sakar dedektif karakterinin bu filmde güldürdüğü söylenemez. Sürekli bağırış çağırış, tekrarlanan ‘Sen kimsin?’ temalı tiratlar, güldürmeyen diyaloglar ve fiziksel espriler eşliğinde ilerleyen “Sen Kimsin?”, komik olamayan bir komedi olarak karşımıza çıkıyor.

Haberin Devamı

“İyi Olan Kazansın”

İki ajan bir kadının peşinden gidiyor

İyi Olan Kazansın / This Means War”, casus filmleri aksiyonu ile romantik komedileri karıştıran bir film. Yakın arkadaş olan ve birlikte çalışan CIA ajanları FDR Foster (Chris Pine) ve Tuck Henson (Tom Hardy) aynı kadınla çıktıklarını fark ederler. FDR çapkın bir adamken, Tuck ağırbaşlı ve romantiktir. İkisinin de Lauren Scott’tan (Reese Witherspoon) vazgeçmeye niyetleri yoktur. Rekabet, ajan işi sabotajlar eşliğinde ilerler. Lauren ise karar vermeye çalışmaktadır.
“Terminator Salvation” ve 2000 yapımı “Charlie’nin Melekleri” filmlerinin yönetmeni McG’nin imzasını taşıyan film, ne aksiyon ne de romantizmde eğlenceli olabiliyor. Birbirlerinin randevularını mahvettikleri sahnelerin bir dereceye kadar iş görmesine karşın “İyi Olan Kazansın”, başrollerdeki üç oyuncunun da yeteneklerinin harcandığı, tatsız tuzsuz bir Hollywood filmi olarak hayal kırıklığı yaratıyor.