Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

2000 yılından beri animasyona odaklanan Hollywood’un en başarılı yönetmenlerinden Robert Zemeckis, “Uçuş”la eski günlerine bir karakter dramıyla dönüyor

Bir bağımlılık dramı

Denzel Washington filmdeki performansıyla Oscar’a aday olabilir.

Robert Zemeckis, “Back to the Future” serisi ve “Forrest Gump”ın da aralarında olduğu ünlü ticari filmlerde imzası olmasına rağmen son 10 yıldır “The Polar Express” ve “A Christmas Carol” gibi performans yakalama tekniğini kullandığı animasyonlar üzerinde çalışıyordu. Bu 10 yıllık dönem, hünerli yönetmen ile izleyicisi arasında teknik açıdan iddialı ama tam amacına ulaşamayan filmlerin yarattığı soğuk rüzgarlar estirdi. “Uçuş” ile Zemeckis, eski günlerine sağlam bir dönüş yapıyor.
Açılış planında yolcu uçağı pilotu Whip’in bir otel odasında, yanında bir hostesle uyandığını görüyoruz. Akşamdan kalan birasından bir yudum alan Whip, eski karısıyla telefonda tartıştıktan sonra ayılmak için kokain çekip, Orlando’dan Atlanta’ya uçuracağı uçağa gidiyor. Uçak bir fırtınadan Whip sayesinde geçiyor ancak kısa bir süre sonra teknik bir arıza nedeniyle inişe geçiyor. Bu noktada, ne kadar usta bir pilot olduğunu kanıtlayan Whip, akıllara durgunluk veren hamlelerle uçak kazasının hafif atlatılmasını sağlıyor. Kazadan hafif yaralı olarak kurtulan Whip, kahraman ilan ediliyor. Ancak ağır bir alkol bağımlılığı olan Whip’in kaza sonrası tıbbi raporlarında kanında çıkan alkol, hem kazayı araştıran heyete suçu pilota atma kapısı hem de Whip’e hapis yollarını açıyor. Hastanede genç eroin bağımlısı Nicole’le tanışan ve duygusal bir ilişki içine giren Whip, dedesinin çiftliğinde Nicole ile inzivaya çekiliyor. Soruşturmadan suçsuz çıkmak için alkolü bırakması gereken Whip, her kritik anda kendisini içkiye vuruyor.

Kaza sahnesi etkileyici
İlk bakışta bir aksiyon gibi gözüken “Uçuş”, korkutucu ve harika çekilmiş uçak kazası sahnesini bir başlangıç noktası olarak kullanıyor ve seyir süresinin büyük bölümünü ağır bir karakter dramı olarak geçiriyor. Bu dram, filmi açıklama zahmetine girmemeyi seçtiği nedenlerle kendisine zarar veren ve davada suçlu bulunduğu takdirde hayatının büyük bölümünü adam öldürme suçundan hapiste geçirmesine yol açacak bir yıkıma sürükleyen Whip’den besleniyor. Bu sorunlu karakter, özellikle iyi ve erdemli adam rolleriyle bilinen Denzel Washington için büyük bir fırsat ve aktör bu fırsatı çok dozunda bir performansla değerlendirmeyi biliyor. Aynı zamanda uzun süredir, bu tür bir film çekmeyen Zemeckis de formundan bir şey kaybetmediğini kanıtlıyor. Ancak izlerken sorunsuzca akan film, üzerine düşünüldüğünde pek çok noktada yere sağlam basmıyor. Nicole ile Whip arasındaki ilişkinin kuruluşu ve gelişimi hiç ikna edici olmadığı gibi Whip’in finaldeki değişimi de inandırıcı değil. Whip’in ‘onurlu’ davranmaya karar vermesinin altı yeterince doldurulmuyor ve bunu takip eden son bölüm sıradanlığıyla filmin etkileyiciliğine büyük zarar veriyor. Kahramanlaştırma mitine karşı çıkar gibi gözüken film, finalde yine kahramanlaştırmaya sığınıyor. Yakında açıklanacak Akademi Ödülü adaylarında gözden kaçmayacak filmlerden biri olacağa benzeyen “Uçuş”, eksiklerine rağmen Washington’ın performansı nedeniyle ve Zemeckis’in antipatik animasyonlarına ara vermesini sağladığı için ilgiyi hak ediyor. n

Haberin Devamı

“Uçuş / Flight”
Yön.: Robert Zemeckis
Oyn.: Denzel Washington (Whip Whitaker), Kelly Reilly (Nicole), Bruce Greenwood (Charlie Anderson), Tamara Tunie (Margaret Thomason), Don Cheadle (Hugh Lang), John Goodman (Harling Mays)
Sen.: John Gatins
Gör.: Don Burgess
Müz.: Alan Silvestri

Haberin Devamı

Kelimelerden karışık hikayeler

Haberin Devamı

“Çalıntı Hayat”

BrIan Klugman ve Lee Sternthal’ın yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı film “Çalıntı Hayat / The Words”, başarılı bir yazarın (Dennis Quaid) yeni kitabından bölümler okumasıyla başlıyor.
Bu kitapta anlatılan hikayede, genç yazar Rory Jansen (Bradley Cooper), çok âşık olduğu karısı Dora (Zoe Saldana) ile mutlu bir ilişkiye sahip. Ancak yazdığı kitapları bastırmayı başaramıyor. Derken Paris’te bir eskiciden aldığı bir çantadan çıkan bir roman taslağını, kendi eseri olarak bastırıp büyük bir başarı elde ediyor. Ancak taslağın gerçek sahibi (Jeremy Irons) onu bulup kendi hikayesini anlatıyor.
Üçlü bir hikaye örgüsü üzerinden hareket eden film, üç öykünün de hakkını vermekten uzak. Bunlar arasında temasal bir bağlılık bulunmadığı gibi ilk öyküdeki orta yaşlı yazarla kitabının tanıtımda tanışan genç kadın (Olivia Wilde) arasındaki hikaye diğerleri arasında
en eğreti duranı... Farklı nesillerden yetenekli oyuncuları bir araya getiren film, duygusal bir bütünlük sağlayamadığı gibi sinemasal bir tatmin duygusu vermeye yaklaşmıyor.

Bir bağımlılık dramı

‘Açlık’ hikayeleri

“Açlığa Doymak”

Eyüp (Mete Horozoğlu) adlı gazeteci, vicdan azabını yenmek için kırk gün halvette kalmaya karar verir. Sena (Hazal Ergüçlü), tıp okurken abisinin ölümü üzerine kendisini politik mücadeleye dahil eder ve bir bomba eyleminden sonra hapishanede ölüm orucuna girer. Burcu (Didem Balçın) ise fiziksel görüntüsünden memnun olmadığı için sürekli diyetler yapmaktadır. “Kurtlar Vadisi” dizisinin yanı sıra sinema filmi “Kurtlar Vadisi Filistin”i yöneten Zübeyr Şaşmaz, yeni filmi “Açlığa Doymak”ta üç farklı karakterin hikayesi açlık üzerinden birleştiriyor.

Dinazorlarla birlikte

“Benim Annem Bir Dinazor”

ABD ile Güney Kore ortak yapımı “Benim Annem Bir Dinazor / Dino Time”da bir zaman makinasında 65 milyon yıl geriye giden ve dinazorlarla karşılaşan üç çocuğun maceralarını görüyoruz. Yoon-suk Choi ve John Kafka’nın yönettiği filmin seslendirme kadrosunda Rob Schneider, Jane Lynch, Tara Strong ve Pamela Adlon bulunuyor. Film, çocuklara hitap eden bir animasyon...

Çakallarla ikinci buluşma

“Çakallarla Dans 2 Hastasıyız Dede”

Murat Şeker’in yönettiği 2010 yapımı komedi “Çakallarla Dans”, 245 bin kişi tarafından izlenmişti. Bu yapımın devam filmi “Çakallarla Dans 2 Hastasıyız Dede” adını taşıyor. Yine Murat Şeker’in senarist, yapımcı ve yönetmenliğinde gerçekleşen projede, ilk filmdeki dört ana karakterin yeni maceraları anlatılıyor. Şevket Çoruh, İlker Ayrık, Timur Acar ve Murat Akkoyunlu tarafından canlandırılan karakterler, hapiste suçlular üzerine uygulanan bir deneye gönüllü olurlarsa, şartlı tahliye edileceklerini öğrenip, deneyi kabul ederler. Suç önleyici ilaçlar kullanan dörtlü, hapisten çıktıklarında kendilerini
yine sorunların ortasında bulurlar.