İstanbul’da üç sokak köpeğini takip eden ve yarın dijital platformlardan izleyiciyle buluşmaya başlayacak belgesel ‘Stray’in yönetmeni Elizabeth Lo ve yapımcı Zeynep Köprülü ile konuştuk
Yarın dijital platformalarda izleyiciyle buluşmaya başlayacak “Stray”, İstanbul sokaklarında Zeytin adlı bir sokak köpeğinin peşine düşüyor. Filmde Nazar ve Kartal adlı iki sokak köpeği de konu ediliyor. Köpekler, Eminönü, Cihangir, İstiklal Caddesi bölgesinde belgelenirken, onların etrafında şekillenen hayat ön plana çıkmadan akıp gidiyor. “Stray”le ilk uzun metrajlı belgeseline imza atan Elizabeth Lo’nun yönetmenliğini, Ceylan Çarhoğlu, Zeynep Köprülü ve Zeynep Aslanoba’nın da yapımcılığını üstlendiği belgesel, Tribeca Film Festivali’ndeki prömiyerinin ve festival yolculuğunun ardından dijital platformlarda daha geniş kitlelere ulaşacak. “Stray”i yönetmeni Elizabeth Lo ve yapımcılarından Zeynep Köprülü ile konuştuk.
Filmin merkezinde yer alan Zeytin’le nasıl tanıştınız?
Elizabeth
Romanya yapımı ‘Colectiv’, hem belgesel hem de uluslararası film dalında Akademi Ödülleri’ne aday oldu. Ünü kulaktan kulağa yayılan yıldız belgeselini mercek altına aldık.
93. Akademi Ödülleri’nin adayları önceki gün açıklandı. Adaylar arasında “Mank”, “Nomadland” ve “Minari” gibi kurmaca filmler, adaylık sayılarıyla ön plana çıktılar. Adaylar açıklandığı ilk anlarda bu filmlerin gölgesinde kalsa da, geçen yıl “Honeyland”de olduğu gibi hem belgesel hem uluslararası film dalında aday olan “Colectiv”, ünü festivalden festivale, kulaktan kulağa yayılan, yıldız bir belgesel.
Belgesel dalında BAFTA adayı olan ve Avrupa Film Ödülleri’nden En İyi Belgesel Ödülü kazanan Alexander Nanau imzalı film, aynı zamanda Romanya’nın ilk Oscar adayı.
71. Berlin Film Festivali önceki gün dağıtılan ödüllerle sonlandı. Çevrimiçi olarak düzenlenen festivalde yer alan ve adlarını duyuracak beş filmi mercek altına aldık“The human factor”
Festivalin Panorama bölümünde yer alan Almanya yapımı “The Human Factor”, bir ailenin yazlık evinde yaşanan bir olayı ailenin farklı üyelerinin perspektiflerinden inceliyor. Güçlü bir anlatımla aile içindeki iletişim sorunlarını bir gerilim atmosferine dönüştürüyor. Ronny Trocker ikinci uzun metrajlı filmi “The Human Factor”la bu yılki festivalin sinema anlatımı açısından en başarılı filmlerinden birine imza atıyor.
“Guzen to sozo / Wheel of Fortune and Fantasy”
Ana yarışmadan Jüri Büyük Ödülü’yle dönen “Wheel of Fortune and Fantasy”, Japon yönetmen Ryusuke Hamaguchi’nin imzasını taşıyor. Daha önce “Asako I&II”yla tanınan Hamaguchi, yeni filminde kadınları merkeze alan üç hikayeye imza atıyor. Eric Rohmer’i andıran bir üslupla diyalog
Çevrimiçi düzenlenen yarışmaları sonuçlanan 71. Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı’yı Rumen yönetmen Radu Jude’un yönettiği ‘Bad Luck Banging and Loony Porn’ kazandı. Ferit Karahan’ın yönettiği ‘Okul Tıraşı’ ise FIPRESCI Ödülü aldı...Avrupa’da yılın ilk büyük film festivali olan ve pandemi nedeniyle bu yıl çevrimiçi gerçekleştirilen 71. Berlin Film Festivali’nin ana yarışma ve Encounters yarışmasının sonuçlarının açıklanmasıyla son buldu. Bu yıl daha önce Altın Ayı kazanmış 6 yönetmenden Mohammad Rasoulof (İran), Nadav Lapid (İsrail), Adina Pintilie (Romanya), Ildiko Enyedi (Macaristan), Gianfranco Rosi (İtalya) ve Jasmila Zbanic’den (Bosna Hersek) oluşan jüri Altın Ayı için cesur bir tercih yaptı ve Rumen yönetmen Radu Jude’un “Bad Luck Banging and Loony Porn”una büyük ödülü verdi. Seks kaseti sızan bir öğretmeni takip eden film, Kovid-19 sonrası gündelik yaşamı göstermesinin yanı sıra günümüzdeki
71. Berlin Film Festivali ana yarışmasında bulunan Radu Jude imzalı ‘Bad Luck Banging or Loony Porn’ filmi, Kovid sonrası dünyada gündelik hayata yer veren bir Romanya portresi sunarken Ferit Karahan’ın ‘Okul Tıraşı’ da yatılı okulda yaşananlar üzerinden bir Türkiye resmi
Sokaklarda maskeli gezen insanlar, sosyal mesafe, kalabalık toplantı yapmama uyarıları, absürd maskeler… 71. Berlin Film Festivali’nin ana yarışmasında yer alan Rumen yönetmen Radu Jude’un yeni filmi “Bad Luck Banging or Loony Porn”, bir tarih öğretmeninin seks kasetinin ortaya çıkması üzerinden ilerlese de Kovid sonrası dünyada gündelik hayata yer veren ilk filmlerden biri olarak anılacak. Daha önce “Aferim!”, “Scarred Hearts”ın da aralarında olduğu filmlere imza atan Jude, Rumen Yeni Dalgası’nın gerçekçi ve minimalist anlatımından uzak bir Rumen yönetmen. Kariyerinde alıntılara, arşiv görüntülerine yer verip klasik anlatımı kolaja benzeyen yapılarla bozmayı ihmal etmeyen Jude, “Uppercase Print” gibi filmlere de imza
Berlin Film Festivali, 71. yılında pandemi sonrası birçok festival gibi çevrimiçi düzenlenecek. Yaz aylarındaki fiziksel gösterimden önce 1-5 Mart’ta çevrimiçi bölümünü sunacak festivalde Altın Ayı için yarışacak 15 film, dün festivalin artistik direktörü Carlo Chatrian tarafından zamanın ruhuna uygun olarak boş bir salonda açıklandı.
Birçok sinemacının fiziksel gösterimi beklediği bir dönemde Berlin’in ana yarışması heyecan uyandıran sinemacıları bir araya getirmesiyle önem taşıyor. “Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi”yle son yılların en beğenilen filmlerinden birine imza atan Fransız sinemacı Céline Sciamma beşinci uzun metrajı “Petite Maman”yı Berlin’de sunacak.
Sundance Film Festivali’nde pandemiyi merkeze alan filmlerin ilk örnekleri görülmeye başlandı. Belgesel “In the Same Breath” salgını Vuhan’dan ABD’ye takip ederken, “In the Earth” virüsün olduğu bir dünyada geçen korku gerilim üzerinden insan doğa ilişkisine bakıyor
Pandeminin sinemanın da gündemine oturması kaçınılmazdı. Nitekim salgının ilk aylarından itibaren projeler duyulmaya başlanmıştı. Kovid-19’un birinci yılına girerken, bu yıl ağırlıklı olarak çevrimiçi düzenlenen Sundance Film Festivali’nin seçkisinde pandemiyi mevzu alan filmler tek tük izleyici karşısına çıkmaya başladı.
Bu yıl 29 Ocak’ta başlayacak ‘bağımsız filmlerin platformu’ Sundance Film Festivali, takipçilerini Utah dağlarında değil, pandemi şartlarına uygun olarak ekran başında ağırlayacak. Festivaldeki filmlerin yüzde 50’sinin kadın yönetmenlerin imzasını taşıması ise cinsiyet eşitliği sağlıyor.
Robert Redford’un kurucusu olduğu ve “bağımsız sinemanın kalesi” olarak ünlenen Sundance Film Festivali, izleyicileri ile basını oldukları yerden takibe davet ediyor. 29 Ocak’ta başlayacak ve 3 Şubat’a dek devam edecek festival, ABD’de bazı mekânlarda fiziksel gösterimlere de ev sahipliği yapacak olsa da çevrimiçi gösterimlere ağırlık veriyor ve festival direktörü Tabitha Jackson’ın ifadesiyle “Bu yılı yeni izleyicilere, oldukları mekanda ve güvenli bir şekilde ulaşmak için bir fırsat” olarak görüyor. Sinema yazarları da festivali bu yıl “oldukları mekanda” çevrimiçi olarak takip edecek. Festivalin zamanın ruhuna uygun olması sadece ağırlıklı olarak çevrimiçi düzenlenmesiyle sınırlı değil.