Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Donald Westlake’in romanlarına konu olan anti kahraman Parker, daha önce de sinemada kendisini gösterdi ama ilk kez kendi adıyla izleyici karşısına çıkıyor

50 yıllık kahraman ismine kavuştu

Jason Statham, filmde prensiplerine bağlı suçlu Parker rolünde.

Yazar Donald Westlake’in 1960’larda yarattığı ‘anti-kahraman’ Parker, 20’yi aşkın kitapla okuyucuyla buluştu. Aslında sinema izleyicisi de ona yabancı değil: Mesela 1967 yapımı kara film “Point Blank” ve 1999 tarihli “Payback”, Westlake’in Parker serisinin uyarlamalarından bazıları... Yani, onu izledik izlemesine ama kendi ismiyle değil çünkü Westlake, kahramanının kendi ismiyle kullanılmasına izin vermiyordu.
Yazarın 2008’de hayatını kaybetmesinin ardından Parker, ilk kez kendi ismiyle sinema izleyicisinin karşısına “Parker” ile çıkıyor. İngiliz aksiyon yıldızı Jason Statham’ın canlandırdığı “Parker”, kendi gibi profesyonel suçlulardan oluşan bir ekiple bir eğlence parkını soyuyor. Soygunun ardından Parker’ın birlikte çalıştığı ekip ve Parker arasında bir anlaşmazlık çıkınca, Parker kurşunların hedefi oluyor ve öldü diye yol kenarına atılıyor.
Hayatta kalan Parker, Palm Beach’te büyük bir vurgun planlayan ekibin peşine intikam için düşüyor. Palm Beach’te emlakçı olarak çalışan, yeni boşanmış, borç batağındaki Leslie, Parker’ın ev alma niyetinde bir zengin olmadığını fark ediyor ve vurgundan pay karşılığında yardım teklif ediyor.

Ekipte önemli isimler var
Filmin ticari sinema açısından önemli isimlerden oluşan bir ekibi var. Senaristi John J. McLaughlin’in imzasını, pek sevilen “Siyah Kuğu / Black Swan”in kalabalık senaryo ekibinin yanı sıra henüz Türkiye’de vizyona girmeyen, Alfred Hitchcock’u ana karakter olarak alan “Hitchcock”ta da görüyoruz.
Yönetmen Taylor Hackford’u ise “An Officer and a Gentleman” (1982), “Şeytanın Avukatı / The Devil’s Advocate” (1997) ve “Ray”in (2004) de aralarında olduğu ses getiren filmlerden hatırlıyoruz.
Ancak bütün bu ciddi kadroya rağmen ortadaki film, sıradan bir aksiyonun ötesine geçemiyor. Statham, aksiyon sahnelerinde yönetmenleri ve izleyicileri memnun edebilir ama mimiksiz suratıyla Parker gibi bir anti kahramana derinlik veya karakter kazandırabilecek bir aktör değil. Karşılaştırılacağı isimlerin aynı karakteri canlandıran, Lee Marvin (“Point Black”) Robert Duvall (“The Outfit”), Mel Gibson (“Payback”) olduğu düşünülürse, Statham’ın performansının daha da düz kalması kaçınılmaz. Nitekim bu filmdeki Parker, herhangi bir Statham karakterinden farklı değil. Filmin asıl kadın karakteri Leslie’de Jennifer Lopez ise komedi yükünü üstlense de, senaryo onun, işleri karıştıran, erkeğin yardımına muhtaç bir şaşkının ötesine geçmesine izin vermiyor.
Komedi ve aksiyon dengesinin de bir türlü oturmadığı bir yapım olan “Parker” aksiyon sahnelerinde de aksıyor. “Parker”, kahramanını sinemaya verme konusunda çok titiz davranan Donald Westlake’in bu özeninin hakkını vermeyen bir film.

Haberin Devamı

“Parker”
Yön.: Taylor Hackford
Oyn.: Jason Statham (Parker), Jennifer Lopez (Leslie Rodgers),
Emma Booth (Claire),
Nick Nolte (Hurley)
Sen.: John J. McLaughlin
Gör.: J. Michael Muro
Müz.: David Buckley

Haberin Devamı

“Mutluluk”

Haberin Devamı

Berlin’de geçen aşk öyküsü

Alman sinemasının önemli yönetmenlerinden Doris Dörrie, “Mutluluk / Glück”te, ülkesindeki savaştan büyük zarar görerek Berlin’e kaçmış Irina ile sokaklarda yaşayan punk Kalle’nin aşkını anlatıyor.
Zorlu bir yaşam mücadelesi veren iki insanın aşklarını ayakta tutmak için katlandıkları zorlukları anlatan filmin oyuncu kadrosunda Albra Rohrwacher, Vinzenz Kiefer, Andrea Sawatzki ve Petra Kleinert bulunuyor.

“Katil Joe”

Danimarkalı maymun

“Kahraman Maymun / Marco Macaco”, Jan Rahbek’in yönettiği Danimarka yapımı bir animasyon. Marco Macaco adlı maymun, bir kumsalda güvenlik görevlisi olarak çalışmakta ve Lulu’nun kalbini fethetmeye çaba harcamaktadır. Bir gün kumsala Carlo bir kumarhane inşa eder ve Lulu, Carlo’dan çok etkilenir. Kıskançlık krizine giren Marco, bu kumarhaneyi araştırdıkça Carlo’nun adayı ele geçirme planlarını fark eder.

“G.D.O. Kara Kedi”

Şafak Sezer’den yeni komedi

Şu anda vizyonda filmleri bulunan Cem Yılmaz ve Şahan Gökbakar’a bu hafta da Şafak Sezer başrolünde olduğu “G.D.O. Kara Kedi” ile katılıyor.
Şafak Sezer’in canlandırdığı Gürkan Güler, taksicilik yaparak hayatını kazanır ve kardeşleri Duran ve Orhan’la birlikte Balat’ta yaşar. Duran, aşık olduğu Elmas’la maddi durumu yüzünden evlenemez ve Elmas’ı başkasıyla evleneceği gün kaçırır. Orhan ise tesadüfen mafyaya ait elmaslar bulur. Bu iki gelişme, üç kardeşin hayatını altüst edecektir.
Şafak Sezer’e oyuncu kadrosunda Serkan Şengül, Volkan Başaran ve Seda Yıldız’ın eşlik ettiği film, geniş bir dağıtımla vizyona giriyor. Filmin yönetmeni Murat Aslan, “Pak Panter” ve “Maskeli Beşler” serisini yöneten, ticari komedi ağırlıklı bir kariyere sahip bir isim...

“No”

Şili’nin ilk Oscar adayı

En İyi Yabancı Film dalında Akademi Ödülleri’ne aday olarak Şili sineması için önemli bir başarı elde eden “No”, konusu itibariyle de ülke için özel bir yerde duruyor. Film uzun yıllar ülkeyi yöneten diktatör Pinochet’yi yerinden eden halk oylamasına ve ağırlıklı olarak ‘Pinochet’e Hayır’ diyen kampanyanın perde arkasına odaklanıyor.
Genç yönetmen Pablo Larrain, şimdilik kariyerini Pinochet dönemini anlatmaya adamış bir yönetmen ve bu konuda müthiş işler çıkarıyor. Larrain’e haklı bir ün ve övgü kazandıran önceki filmleri “Tony Manero” (2008) ve “Post Mortem”e (2010) eklenen “No” ile yönetmenin Pinochet üçlemesi tamamlanmış oluyor.
Allande yönetimini askeri bir darbeyle yıkan diktatör Augusto Pinochet, 15 yıldır liderdir. 1988’de uluslararası baskılar sonucunda yönetimde kalmak için referanduma gitmek zorunda kalır. Ülkedeki muhalefet, referandumdan ‘evet’ oyu çıkacağına emindir. Yine de ulusal kanalda her gece 15 dakika yayınlanacak bir seçim kampanyası düzenlerler. ‘Hayır’ kampanyasında danışmanlık yapmayı zoraki kabul eden genç reklamcı René Saavedra (Gael Garcia Bernal), Pinochet hükümetinin işkence, kayıp ve tutuklamalarla dolu yönetiminin yarattığı acılara değil, umut vaat eden ve mutluluğa odaklanan bir kampanya yapılmasını savunur.
Pinochet’yi deviren bu kampanyayı sinemaya aktaran Larrain, filminin büyük değişimlerin illa şiddetle değil, güzellikle de olabildiğini anlatmaya çalıştığını söylüyor. Ama bu sözlerden “No”nun her şeyin toz pembe olduğu bir film olduğu anlamı çıkmasın. Yönetmenin önceki filmlerine kıyasla mizah ve umut dozu yüksek olsa da “No”, Pinochet yıllarının yarattığı bunalımı gerçekçi atmosferiyle izleyiciye geçirmeyi başarıyor.
“No” muhalefetten birinin, yerinde bir benzetmeyle Cola reklamına benzettiği kampanyanın mucidi Saavedra’yı da kahraman reklamcı olarak yücelten bir film değil. Saavedra; müşterilerine de Şili halkına da aynı malı (mutluluk, özgürlük) pazarlaması, Pinochet’ye duyduğu nefret, sol görüşlü aile kökenleriyle çelişkilerinin üzerine çok çalışılmış bir karakter ve onu basit etiketlerle sınıflandırmak kolay değil. “No”, güçlü ana karakterinin yanı sıra muhalefet içindeki ayrılıkları ve bir diktatörün kurduğu baskı mekanizmalarını da işliyor, Pinochet’nin gelmesinin de gitmesinin de etkenlerini ortaya koyuyor ve bu yılların izlerinin kolay silinemeyeceğini hiç unutturmuyor.
Kısacası “No”, hem siyasi dönemi dört dörtlük sunan hem de müthiş bir akıcılıkla ilerleyen hikayesiyle yılın en iyi filmlerinden biri.

“Zarafa”

Zürafa ile öksüz çocuk

Fransa - Belçika ortak yapımı animasyon “Zarafa”nın ana karakteri 10 yaşında bir çocuk olan Maki. Köle satıcılarından kaçmayı başaran Maki, Fransa kralına hediye olarak gönderilen zürafayla arkadaş olur. Bu ikili yolculuklarında çölü birlikte geçerler, korsanlarla tanışırlar.
Rèmi Bezançon ve Jean-Christophe Lie’nin yönettiği, çocuklara hitap eden animasyonun Türkçe seslendirme kadrosunda Burak Özçivit’in de aralarında olduğu isimler yer alıyor.