Suriye iç savaşından PKK’nın kârlı çıktığını söyleyebiliriz. Bu günlerde önemli sayıda nüfusu kontrol edebiliyor; ciddi ölçekte ve nitelikte silahlı gücü de oluştu. Terör eylemleri için önemli olan ve Türkiye’ye farklı noktalardan girişe imkân veren coğrafi derinlik de kazandı.
Artık geçmişte hiç olmadığı kadar bol lojistiğe ulaşabiliyor. Para, silah ve giyecek sorun değil. Dahası, devletler ve devlet dışı aktörlerle iyi ilişkileri var ve bunu bir adım daha ileri götürerek temsilciliklerini bile açtı.
Ancak tüm bunlar, yine de, her şeyin uyumlu ve yolunda gittiği anlamına gelmiyor. PKK’nın bölge ülkelerindeki faaliyetleri bir bütün olarak ele alındığında, orta vadede “genel” stratejinin iki sorunlu alanının olduğu görülüyor. Türkiye ayağında hatalı strateji seçimi ve buna bağlı “strateji/yönetim/lider” krizi. Suriye ayağında ise, iç savaşla satın alınan süresi belirsiz bir “savaş hali”.
PKK’nın geçen yaz başlattığı “şehir savaşları” sona ererken, örgüt, terör saldırılarının temposunu artırmaya ve eylemlerini diğer şehirlere yaymaya başladı.
Terör saldırıları, genel olarak terörizmin teorik çerçevesi ve örgüt tarihi bağlamında ele alındığında ortaya ilginç bir tablo çıkıyor. Terör örgütünün eylemlerinin, dönemsel “siyasi ve askeri” stratejiyi gerçekleştirmekten çok, şehir savaşı gibi “maceracı” ve aptalca bir kararı alan ve uygulayan PKK liderlerinin kişisel kariyerlerini kurtarmaya yönelik bir çaba olduğu görülüyor. Bu gün için PKK açısından tek olumlu çıktı, sponsorların ricasını kırmayarak Türkiye’yi içeride yeterince meşgul etmekteki başarısı.
Terör örgütleri rasyonel davrandığı varsayılan yapılardır. Devlet karşısında fiziki, ahlaki ve meşruiyet alanında sınırlı kapasiteye sahiptirler. Bu zayıflık onları maceracılıktan kaçınmaya zorlar. Bu nedenle, yapılması ucuz, önlemesi zor, sadece yıkmaya yönelik, yerini ve zamanını kendisi belirlediği terör eylemlerine odaklanırlar.
Bomba yüklü araçlarla yapılan ve ciddi kayıplara neden olan terör saldırılarının, terörist mantığına göre çeşitli hedefleri vardır. İlki devleti, politikalarını değiştirmeye zorlamak. İstedikleri yapılmazsa, halkın ve dünyanın gözünde küçük düşürme çabası. İkincisi, asker ve polisi, lüzumsuz ve hukuk dışı güç kullanmaya zorlamak. Böylece propaganda savaşında mesafe almak. Son mesaj ise halka verilir. Beni dikkate al! Devlet seni koruyamaz! Ancak ben koruyabilirim, otorite benim.
Bu aralar PKK, terör eylemleriyle yeni bir mesaj kodlamakla meşgul. Politik/askeri amaçlardan çok, şehirlerin yıkılmasına, insanların ölmesine, halk desteğinin kaybına neden olan lider kadronun “stratejik hatalarını örtmek” için sürekli “eylem”.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024